Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Görsel sanatlarda boş alan bırakma endişesini ifade eden, latince kökenli horror vacui kavramının temel özelliklerinden, zaman içinde bu algının nasıl bir değişime uğradığından, çeşitli alanlardan örnekler yardımıyla bahsetmeye çalıştık.
“Nesne-odaklı” teriminin sadece yazılım geliştiriciler için geçerli bir terim olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Fakat bu algı son yıllarda değişmeye başladı ve websitesi sahiplerinin, tasarımcıların ve içerik uzmanlarının nesne-odaklı olma fikrine ısınmaya başladığını görüyoruz. Gelin nesne-odaklı düşünmenin, yazılım geliştirme dışında hangi alanlarda faydalı olduğuna göz atalım.
Start-up'lar için başarılı olmanın anahtar noktalarından birisi şüphesiz müşteri kayıp oranı dediğimiz (yabancı kaynaklarda churn rate olarak geçer) metriği olabildiğince aşağılara çekmektir. Özellikle SaaS girişimler iş ve gelir modellerini oluştururken müşteri bağlılığını sağlamayı esas edinerek hareket ederler. Müşteri kayıp oranını istenilen seviyede tutmak, girişimlerin sayısının artması ve değişen kullanıcı davranışları nedeni ile her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
Sizler de benim gibi, problem çözümü esnasında beyaz tahtanın karşısına geçip, eline aldığı beyaz tahta kalemi ile, tasarım bekleyen problemin çözümünü tırnaklarınızı yedirtecek kadar basit ve güzel resmedebilen tasarımcıları camdan atıp, helvalarını afiyetle yemek isteyenlerden misiniz?
E-ticaret'in kasası olan ödeme adımlarında müşterinizi daha iyi ağırlamanız için gerekli ipuçlarından bahsetmek istedik. Müşteriye güven vermek ve onu oyalamamak eksenindeki temel ipuçlarını inceleyerek siz de kendi sitenizi değerlendirebilirsiniz.
AARRR! metriklerini anlattığımız serinin ikinci makalesinde, kullanıcıların web sitesi ile hedeflediğimiz şekilde etkileşime girmeleri için nasıl teşvik edebileceğimizi öğreniyoruz.
Tasarım Prensipleri serisinin ikinci bölümünde hiyerarşi, denge ve matematikle devam ediyoruz.
Etnografi, sosyal bilimlerle az da olsa ilgili olanların duymamış olmasının imkansız olduğu, sık kullanılan bir kavram. Peki sosyal bilimlerle iç içe geçmiş bu kavramın tasarım ve kullanıcı deneyimiyle alakası nedir? Etnografik inceleme ve araştırma yöntemleri, kullanıcıyla ürün ya da hizmet arasında kurulacak olan bağın kaderini nasıl etkileyebilir?
Yazılım geliştiricilerin, kullanıcı deneyimi yaratımı sürecinde yeri var mı yok mu? Kadim soruyu, biz de kendimize sorduk ve bakın ne cevap verdik.
AARRR metrikleri serisinin ilk bölümünde kullanıcı edinimi (acquisition) konusunu ele aldık.
Obama’yı Beyaz Saray’a taşıyan font, bir deneyimin başlangıcı olarak ifade edilebilir. Gotham yaygın şekilde kullanıldı ama Obama, sadece kullanmakla kalmadı, mitinglerde söyledikleriyle, fontun ismini hafızalara kazıdı.
Kullanıcı araştırması UX tasarımının ilk ve önemli bir aşamasını oluşturur. Kullanıcınızı ve ihtiyaçlarını anlamanızı ve de gerçek ihtiyaçları karşılayacak bir ürün yaratmak üzere bilgi toplanmanızı sağlar. O halde kullanıcı araştırması kimi durumlarda bir ürünün başarılı olmasına neden ve nasıl engel olabilir?