Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
“Kullanıcı arabirimi” kavramı bize çoğu kez bir web sitesini ya da bir mobil uygulamayı; başka bir deyişle ekranlar içerisinde görüntülenen arabirimleri hatırlatıyor olsa da, daha geniş bir perspektiften baktığımızda bir kullanıcının yaşamsal deneyiminde yer alan her tür aracı katmanı bir kullanıcı arabirimi olarak tanımlayabiliriz. Bu yazımda, Washington Üniversitesi’nden Thomas Pryor ve Navid Azodi’den, ve işitme ve konuşma engelli kullanıcıların hayatlarını iyileştirmek amacıyla tasarladıkları ve geliştirdikleri SignAloud adlı akıllı eldivenden söz ederek; kullanıcı arabirimi ve kullanıcı deneyimi tasarımının ticaret dışında başka hangi alanlarda fayda sağlayacağından söz etmek istedim.
Artık "mobile app deep linking" denilen yöntem aracılığıyla, mobil uygulamalarınız içerisindeki (ana, ürün detay veya başvuru vb.) ekranlarını aynı alışageldiğimiz bir web sitesi bağlantısı gibi arama motorlarına indeksletebiliyor ve tarayıcınız içerisinden tetikletebiliyoruz. Rüya gibi öyle değil mi? Peki, buna neden ihtiyacımız var?
Önünüzde, üzerinde çalışmaya başlamanızı bekleyen yeni bir proje var. Sizden yeni bir görsel arabirim için wireframe'leri oluşturmanız bekleniyor. Peki, bu wireframe'de ne kadar detaya girmelisiniz? Ortaya çıkacak wireframe, final arabirimin aslına ne kadar uygun olmalı?
İnsanların, “çekici” buldukları kişilere güvenme olasılığının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı teori, web siteleri ya da uygulamalar için de geçerlidir; kullanıcıların kendileri için daha iyi gözüken web sitelerini kullanmaları ya da uygulamaları satın alma olasılığı, diğerlerine göre daha yüksektir. Peki, görsel tasarım, kullanıcı deneyimine nasıl etki ediyor?
Teknoloji alanındaki gelişmeler, önceden “lüks” kabul ettiğimiz şeyleri bizler için birer ihtiyaca dönüştürdükçe, yaşamsal deneyimimizi yeni ürün ve servislerden oluşan görünmez bir küreyle çevreliyor; bu yeni “ihtiyaçlarımızı” karşılamak için attığımız her adımda, kendimiz ve ihtiyaçlarımızın arasına ördüğümüz bu katmanı güçlendiriyoruz. Önceleri “olsa iyi olur” düşüncesiyle değerlendirdiğimiz bu katman, artık bizler için inorganik birer uzuv niteliği taşıyor ve varlığımızın temel bileşenlerinden biri haline geliveriyor. Peki, bir ürün ya da servis tasarlarken kullanıcımızı salt fayda ile en hızlı şekilde nasıl buluşturabiliriz? Başka bir deyişle, kullanıcılarımızın yolundan nasıl çekileceğiz?
Teknoloji ve otomotiv dünyasının öncü markaları, tüm imkanlarını seferber edip sürücüsüz otomobilleri bir an önce tüm dünyaya sunmaya hazırlanıyorlar. Bu tarihi dönüm noktası birçok anlamda hayatlarımızı yeniden biçimlendireceğe benziyor.
Facebook’un rüzgarını yelkenine doldurarak bangır bangır gelen Oculus Rift ile birlikte sanal gerçeklik (VR), bir bilim-kurgu hikayesi olmaktan çıktı. Sanal gerçeklik oyunları ve 360 derecelik videolar, içerik akışlarımızda kendilerine gün geçtikte daha çok alan buluyorlar. Yeni yeni hayat bulan bu mecra nereye gidiyor, ve en önemlisi: kullanıcıları nasıl bir deneyim bekliyor?
Sezgisel olarak çözmeye çalıştığımız tüm problemler, bilimsel yaklaşımlarla çözülebilir. Bu yazıda, yaptığımız işin temelinde yatan, fakat günlük pratikler nedeniyle kısmen geri planda kalmış bilimsel yaklaşımları ve teorileri derlemeye çalıştım.
Geçtiğimiz haftalarda birçok yerde karşılaştığımız ve “İnterneti çökerten adam” manşetleriyle tanıdığımız Azer Koçulu’nun hikayesini duymuşsunuzdur. Azer Koçulu, yaşanan bir iletişim krizi sonrasında npm’deki 273 kod paketini silerek internette küçük bir krize sebep olmuş, Facebook gibi büyük firmalar tarafından geliştirilen bazı yazılımların çalışmaz hale gelmesine yol açmıştı. Olay yavaş yavaş gündemden düşse de, asıl önemli sorular bu kriz sonrasında sorulmaya başlandı. Açık kaynak kodlu projeler ve özgür yazılım aslında ne kadar özgür hareket edebiliyor? Açık kaynak kodlu yazılım geliştiriciler telif hakları karşısında ne kadar korunabiliyor?
Hem yeni başlayanların hem de bu alanda saçını ağartmış emektar profesyonellerin kullanıcı deneyimi tasarımı hakkında bilgisini artırmasını ve pekiştirmesini sağlayacak çok sayıda ücretsiz kaynak var. Bunlardan "okunmazsa olmaz" 9 tanesini sizin için listeledik. Üstelik güzel bir haberimiz var: bu e-kitapların hepsi ücretsiz!
Web ortamında bir bilgiye ulaşmak istiyorsak, bunu en hızlı ve en verimli şekilde yapmak, aradığımız bilgiyi kolayca tüketmek ve bir sonraki deneyime devam etmek istiyoruz. Peki, bu konudan sorumlu olan biz kullanıcı deneyimi tasarımcıları, kullanıcılarımıza en iyi okuma deneyimini nasıl sunabiliriz? Peki, biz kullanıcı deneyimi tasarımcıları, kullanıcılarımıza en iyi okuma deneyimini nasıl sunabiliriz?
Segmente etmediğiniz verilere bakmak sadece genel geçer çıkarımlar için yeterli olur. Ancak hayatına devam eden bir ürün ile ilgili almanız gereken taktik ve stratejik kararlara ışık tutmak için bunlardan daha fazlasına ihtiyaç duyarsınız.