Kullanıcı deneyimi tasarımı ile gerçek hayatın ufak çaplı simülasyonlarını yaratırken, basit, net ve sonuç odaklı bir sorgulama akışı uygulamak hayati önem taşıyor. Soru sormak gerçekten de bir sanat ve bunda ustalaşmak başarının anahtarı. Cevapları bilmek size sadece okulda yardımcı olacak, soru sormayı bilmekse tüm hayatınızda…
Kullanıcı deneyimi tasarımı ile gerçek hayatın ufak çaplı simülasyonlarını yaratırken, basit, net ve sonuç odaklı bir sorgulama akışı uygulamak hayati önem taşıyor. Soru sormak gerçekten de bir sanat ve bunda ustalaşmak başarının anahtarı. Cevapları bilmek size sadece okulda yardımcı olacak, soru sormayı bilmekse tüm hayatınızda…
“How many roads must a man walk down, before you call him a man?”
Hayat hakkında çok fazla söyleyecek sözü olan büyük ozan Bob Dylan, 1962 tarihli şarkısı “Blowin’ in the Wind”in giriş dizesinde “Kaç yol yürümeli ki bir adam, ona adam denene dek?” diye sorar. Bu soru aynı zamanda Douglas Adams başyapıtı Otostopçunun Galaksi Rehberi serisinde süperbilgisayar Deep Thought (Derin Düşünce) tarafından 7 buçuk milyon yılda hesaplanan “42” cevaplı “hayat, evren ve her şey” hakkındaki mutlak sorunun en iyi olasılıklarından biri olarak karşımıza çıkar.
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Belki bu soru değil ama sorduğumuz soruların tamamı “hayat, evren ve her şey” hakkında en ilkel çağlardan bugüne kadar bir fikir sahibi olmamızın sebebi. Zaten insan olmanın en temel gerekliliği, merak etmek, fikir yürütmek, sorgulamak yani soru sormak değil mi?
Tarihin başlangıcından beri bilim insanları, düşünürler ve sanatçılar soru sorarak bugün sahip olduğumuz kültürü ve bilgi birikimini ortaya koydular. Bugün, geleceğin teknolojilerini, sanat eserlerini ya da gündelik deneyimlerini tasarlarken de aynı mirastan yararlanıyor ve yepyeni sorularla daha iyiye doğru ilerliyoruz. En azından yapmamız gereken bu.
Sözde sorulara sonsuz cevaplar
Soru sormak gerçekten de ilerlemenin ilk koşulu. Ama aynı Bob Dylan gibi her zaman cevaplanacak sorular sormuyoruz. Bu tarz “sözde” sorular bizi daha fazla düşünmeye ve azami seviyede yaratıcı olmaya yönlendiriyor. Bugün hepimizin cevaplamaya çalıştığı “kullanıcı ne ister?” de bu tür sonsuz cevaplı sorulardan biri.
Çok değil bundan 10 sene önce tuşsuz bir telefonun kullanıcı deneyimine dair o güne dek bilinen her şeyi altüst edeceğini kimse düşünmüyordu. Şimdiyse herkesin aklında bir sonraki ezber bozanın ne olacağına dair karmaşık bir sorular kümesi var. Şu an asıl önemli olansa bilinmeze yönelik doğru soruları sormak ve ulaşacağınız cevaplar konusunda biraz şanslı olmak.
Büyük resmi bir kenara bırakıp, soru sorma sanatına daha hedefe yönelik bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekirse, kullanıcı deneyimi tasarımı ile gerçek hayatın ufak çaplı simülasyonlarını yaratırken, basit, net ve sonuç odaklı bir sorgulama akışı uygulamak gerekiyor. Her detayı titizlikle dikkate almak ve her soruna mutlak çözüm bulmaya çalışmak bu süreçte sadece zaman kaybına yol açacak. Sorgulama, tasarımın temel taşlarından biri, bu yüzden sorularınız da en az tasarımınız kadar yalın, anlaşılır ve faydalı olmalı.
Neden, Nasıl, Eğer?
Araştırmacı yazar ve inovasyon uzmanı Warren Berger, 2014 yılında yayınladığı, dünya çapında çok satan “A More Beautiful Question: The Power of Inquiry to Spark Breakthrough Ideas” kitabında, soruların cevaplardan daha büyük önem taşıdığını vurguluyor: Cevapları bilmek size sadece okulda yardımcı olur, soru sormayı bilmekse tüm hayatınızda…
Günümüzde, toplumda ve özellikle iş dünyasında soru sormak birçok açıdan bir ayıp olarak görülse de tek ve en büyük gerçek şu ki hiçkimse tüm cevapları bilmiyor. Daha kötüsü çoğu kişinin ne yaptığı ve ne yapacağı konusunda hemen hemen hiçbir fikri yok.
Peki bunun çözümü ne? Aslında en iyi çözüm çocuk gibi düşünmek ve soru sormaktan asla vazgeçmemek ama birçok örnek vakayı ve verileri mercek altına alan Warren Berger, çok soru sormanın mümkün olmadığı durumlarda, güzel soru sormayı öneriyor. Berger başarılı bir ilerleme süreci için şu 3 temel soru tipini tanımlıyor:
Neden?
Temel kabul edilen varsayımları ve değişmez kabul edilen mevcut durumu sorgulamanın en iyi yolu herhalde “neden?” sorusunu sormaktan geçiyor. Edwin Land’in oğlu günün birinde “Neden fotoğrafları görmek için beklemek zorundayız?” diye sormasaydı, babası Polaroid fotoğraf makinesini yaratmayacaktı. Bu size uzak bir örnek gibi gelmesin, bugün 400 milyonun üzerinde kullanıcısı olan Instagram ilhamını Polaroid’den aldı.
Nasıl?
Bir çözüm asla yetmez. Bir şeyi, tek bir yolla, kesin olarak doğru yaptığınıza ikna oluyorsanız muhtemelen büyük bir yanlış yapıyorsunuz demektir. Farklı çözümler önermeli, hipotezler yaratmalı ve denemeli, somut veriler elde etmek için denemelerin sonuçlarını farklı açılardan değerlendirmelisiniz. Google, ünlü Glass ürününün prototip aşamasını, yaratıcı ve analitik düşünme yetilerini birleştiren ve “Nasıl?” sorusunu güzel sormayı bilen bir ekiple sadece 45 dakikada tamamladı.
Eğer?
Hiç ihtimal vermediğiniz seçenekler, hiç bir araya getiremediğiniz ikililer, hiç beklemediğiniz fikirler “eğer” diyerek inanılmaz sonuçlara sebebiyet verebilirler. Twitter fikri ortaya çıktığında dijital dünyada halihazırda birçok sosyal medya kanalı ve blog platformu vardı. Ama Jack Dorsey “Eğer blog, kısa mesaj ve sosyal medya bir araya gelirse ne olur?” diye düşünmeseydi bugün o ünlü mavi kuşu kimse tanımayacaktı.
Bu üç temel soru sözcüğünün, başarılı cevaplara ulaşma konusunda güçlü etkilere sahip olduklarını aklınızın bir köşesinde bulundurmanızda fayda var. Tasarım felsefenize, çalışma sisteminize ve müşterinizin beklentilerine göre, bu temel sorular ekseninde, kendi sorgu kalıplarınızı oluşturmak emin olun birçok açıdan işinize yarayacak.
Hedefe nokta atışı
Soru sormanın yaratıcı etkisi ve tasarım sürecinde soruların önemi, elbette kullanıcı deneyimi tasarımı özelinde de geçerli. Hubspot kurucu ortağı ve UX Direktörü Joshua Porter web için kullanıcı deneyimi tasarımı konusunda Inc. dergisinde yayınlanan makalede sürecin temellerini oluşturan 6 kilit soruyu şöyle sıralıyor:
Bu sayfayı kim kullanacak?
Bu sayfa kullanıcı için hangi problemi çözüyor?
Buna ihtiyaç duyduklarını nereden biliyoruz?
Kullanıcıların bu sayfada yapmalarını istediğimiz ilk hamle nedir?
Kullanıcıları bu hamleye yöneltebilecek olan nedir?
Bu sayfanın istediğimiz şeyi yaptığını nereden bileceğiz?
Bunlara ek olarak Career Builder UX direktörü Cliff Sexton 4 soruyla geliyor:
Kullanıcılar bu sayfaya nasıl -hangi kaynaklardan- ulaşıyor?
Kullanıcılar bu sayfada ne kadar kalıyor?
Bu sayfadan neleri eksiltebiliriz?
Bu çözümü kullanıcılarla nasıl test edebiliriz?
Ayrıca Yahoo UX Tasarım Araştırmacısı Catalina Naranj-Bock:
Bu sayfada kullanıcıların ihtiyaçlarını, web sitemizdeki diğer sayfalardan nasıl daha farklı ve daha iyi biçimde karşılıyoruz?
ve Harvard Üniversitesi Dijital Direktörü Perry Hewitt:
Bu sayfanın yönetim ve devamlılık modeli nedir?
sorularını ilave ediyor. İşin uzmanlarının tasarım sürecinde bizzat kullandığı bu 12 soru gerçekten de güzel, sonuç odaklı ve ilham verici. Elbette bu soruları kendi tasarım sürecinizde birebir temel kabul etmek mutlak başarıyı garanti etmiyor. Yine de bu düzine, kendi temel soru setinizi hazırlarken ve dahil olduğunuz her bir proje için kullanacağınız özel soru setleri için sağlam bir kaynak oluşturuyor.
Doğru cevaplara doğru
Evet, yukarıda bahsettim gibi, her sorunun tek ve mutlak bir cevabı yok ama güzel sorular, iyi cevaplara, farklı bakış açılarına ve yaratıcı tasarımlara giden yolu aydınlatıyorlar. Asıl önemli olan, mutlak doğru kabul edilen kavramları dahi sorgulayıcı bir kafa yapısıyla ele almak; kutunun dışında değil, odak noktasını kaybetmeden, gezegenin hatta galaksinin dışında düşünmeye çalışmak… Sesli düşünmenin, soru sormanın ve farklı doğruların ayıplanmak şöyle dursun desteklendiği süreçler, bugünün ve geleceğin ezber bozan tasarımlarının kapılarını açacak. Anahtar, kesinlikle bir soru işareti şeklinde.