Sakın büyüme; bu bir tuzak!
Evet, bugüne kadar herkes size büyümeniz gerektiğini söyledi. Ama herkesin “büyük” olduğu yetişkinler dünyasında yeni ya da farklı fikirler ortaya koymak için herkes gibi düşünmek sizce ne kadar mantıklı?
Üstelik yeni bakış açılarını edinmek için belki sayfalarca yazı okumak, düşünce sisteminizde önemli değişiklikler yapmak ve en önemlisi pek de az olmayan miktarlarda zaman harcamalısınız. Oysa çocuk gibi düşünmek için yapmanız gereken tek şey kısıtlarınızı, korkularınızı ve sorumluluklarınızı – en azından bir süreliğine – bir kenara bırakmak olacak.
Wall Street Journal’da yaratıcılık üzerine yayınlanan makaleye göre; farklı düşünme üzerine yapılan bir araştırmada, 7 yaşında gibi davranmaları istenen deneklerin açıkça daha yüksek puanlar aldıkları gözlemleniyor.
National Geographic’in Emmy ödüllü belgesel dizisi Brain Games, Use It or Lose It bölümünde çocuklardan ve yetişkinlerden Droodle adı verilen basit çizimleri anlamlandırmalarını istiyor. İzleyin ve çocuk aklının yetişkinleri nasıl alt ettiğini kendiniz görün:
Çocuk aklı nasıl çalışır?
Hepimiz hayatımızın bir dönemini sadece böyle düşünerek geçirdik. Bu yüzden bu konuda size bilmediğiniz hiçbir şey anlatamam ama eski güzel günlere dair şu hatırlatmalar eminim ki işinize yarayacak:
- Aklınızdan geçenleri söylemekten korkmayın: Çocuklar korkusuzdur. Bu yüzden düşünürken ve konuşurken kısıtları yoktur. Aklınızdan geçen her düşünce mükemmel olmak zorunda değil. Hatta birçoğu saçma sapan olacaktır. Hepsini mutlaka not alın, kesinlikle ve belki de çok kısa zaman sonra işinize yarayacaklar.
- Soru sormaktan sakınmayın: Çocuklar soru sormaktan asla sıkılmaz. Bu yüzden kendinize ve çevrenizdekilere soru sormaktan asla çekinmeyin. Diğer yandan 8 yaşında bir çocuk kadar çok soru sormanız başkaları için sıkıcı olabilir. O halde soru sorma sanatında biraz uzmanlaşarak; çok değil güzel soru sormayı deneyebilirsiniz.
- İlk defa görüyormuş gibi bakın: Çocuklar mükemmel gözlemcilerdir. Birçok nesneyi – gerçekten de ilk defa gördükleri için – tüm detaylarıyla ve çok farklı bakış açılarıyla incelerler. İlgi odağınız her ne olursa olsun, ona alıştıkça aslında yabancılaşacaksınız. Bu yüzden baştan bir yabancı gibi bakmayı deneyin ve alışmadan önce tüm detayları sil baştan keşfedin.
- Oyuna zaman ayırın: Çocuklar endişelenmez, eğlenirler. Çocuk olmanın en güzel yanı, gelecek kaygısı olmadan kafayı sürekli oyunla meşgul etmek belki de. Oyunlar ve oyuncakların beynin farklı – ve günlük hayatta pek sık kullanılmayan – bölgelerini çalıştırarak yaratıcılığı doğrudan etkilediği bir gerçek. Inc. Magazine’de yayınlanan ve Facebook çalışanlarının yaratıcılıklarını nasıl beslediklerini konu alan makalede günde birkaç dakika da olsa LEGO oynamanın farklı düşünme konusundaki yararına güçlü bir vurgu yapılıyor.
- İlgisiz bağlantılar kurun: Bir çocuk için bir cetvelin ışın kılıcı, bir ayakkabının yarış arabası ya da karton kutunun uzay gemisi olması gayet normaldir. Bu da yetmezmiş gibi bu farklı hayaller birbiriyle birleşir ve yepyeni bütünler olarak karşımıza çıkarlar. Yeni ve iyi bir ürün fikri mi arıyorsunuz? O halde böyle düşünmemek için bahaneniz ne?
- Gerçeküstüne inanın: Çocuklar için gerçeklik çok zayıf bir algıdır ama ejderhalar kesinlikle gerçektir ve vardır. Kendi kendine giden arabalar ve tatilde Mars’a seyahat de öyle… 20. yüzyılın başında “hayal ürünü” olarak görülen birçok obje ve kavram bugün gündelik hayatımızın alışıldık parçaları. Tamam, ejderhalar konusunda söz veremem ama bir çocuğun aklıyla hayal edebileceğiniz pek çok şeyi pekala gerçeğe dönüştürebilirsiniz.
- Hata yapın, yaramazlık da: Çocuklar utanmazlar. Yanlış yapsalar da bundan rahatsızlık duymazlar çünkü yanlışı tanımlayan kısıtlar – yetişkinler müdahale etmediği sürece- onları bağlamaz. Bu kısıtları tanıdıklarında ise bilinçsiz yanlışlar “masum” yaramazlıklara dönüşür. Siz de masumiyetinizi kaybetmediğiniz sürece yaramazlık yapmaktan çekinmeyin. Çünkü dolabın üzerindeki şekerleme kavanozu her zaman yasak olacak ama yaramazlık yapmadan ona ulaşmanın 99 yolunu bulamayacaksınız.
- Tutkunuzu asla kaybetmeyin: Herşeyi isteyin, idare etmeyin! Çocukken en çok istediğiniz şey neydi? Ve ona sahip olabilmek için neler vermezdiniz? Aynı motivasyonu yakalayabilmek, en sıkıcı işlerin bile üstesinden gelmenize yardımcı olacak.
- Etkileşime açılın: Çocuklar herkesle eşit konuşur, onlar için makamlar, unvanlar ve sınıflar yoktur. Bu yüzden her kaynaktan iletişime ve etkileşime açıktırlar. İnsanlara dair verilmiş ya da öğrenilmiş yargılarınız sizi birçok anlamda kısıtlıyor olabilir. İşinizi planlarken, uygularken ve tamamlarken önce yakın çevrenizle sonra görüşlerine güvendiğiniz profesyonellerle ve belki de bu işle hiç ilgisi olmayan vizyoner kişilerle fikir alışverişine bir şans verin.
Eğlenmeden olmaz
Bunları okurken biraz olsun eğlendiyseniz, çocuk gibi düşünmeye başladınız demektir. Kabul, hayat her yönden aklımızı bölesine zorluyorken çocuk aklına geçiş yapmak bu bir anda olacak bir şey değil. Yine de aynıların arasından sıyrılıp gerçek farkınızı işlerinizde ortaya koymak için en basit ve eğlenceli yol bu belki.
Bir an önce LEGO kutunuzu tozlu raflardan indirin ve yetişkinliğin kısıtlarını kapının dışında bırakın ve o kutunun içinde düşünmeye başlayın.