Bu da, bu tip firmaların, dijital dünyada faaliyet gösterebilme becerisini oldukça azaltıyor. Fakat küçük ölçekli firmalarda yapılan hataların telafisi, büyük firmalara göre daha çabuk ve zararsız bir şekilde gerçekleştirilebildiği için, bu durum avantaja çevrilebiliyor.
Çoğu büyük firma, yeterince çevik olmadığının farkına varsa da, üstlerinden o hantallığı atmaları çok uzun zaman alıyor. Açıkçası bu tip firmaların içten içe, San Fransisco’daki startup kültürüne kıskançlıkla baktığını fakat süregelen alışkanlıkların verdiği tembellikle, değişime adapte olamadıklarını düşünüyorum.
Startup kültürüne sahip olmak kolay değil
Ancak sorun kabul edilse ve değişme isteği olsa da, kültürel yapıyı aşmak zor olabiliyor. Bir örnek vereyim.
Dijital dönüşümü benimsemiş, üst düzey yöneticilerinin daha çevik olmaya ve insanların iş yapışını hızlandırmak için dijital araçları kullanmaya odaklandığı bir kurum hayal edin. Bu kurumun, çalışanlarının online eğitim alabileceği bir inovasyon projesi yaptığını ve ekipten birinin de, işleri hızlandırmak amacıyla Squarespace kullanmayı önerdiğini düşünün. Bu öneri, ekipten değil de, yönetimden bile gelmiş olsa, kurum içi bürokrasi çıkmazına girmesi muhtemel olacaktır.
Çünkü, bu tip firmalarda “yeni” şeyler, her zaman tedirginlik yaratır. Bu tip bir platformu önce IT’nin onaylaması gerekir, sonra hukuk departmanı, gizlilik ve kullanım koşullarını kontrol eder. Muhtemelen daha birçok departman işin içine dahil olur ve sizin o “mvp” aşkınız kursağınızda kalır.
Squarespace gibi bir üçüncü taraf hizmeti kullanmanın tabii ki bazı riskleri vardır. Muhakkak olası bir felaketi önlemek için gerekli kontrolleri yapmış olmak, atılacak doğru adımlardan biridir fakat buradaki sorunun, çözüme odaklanmak yerine, soruna odaklanmak olduğunu düşünüyorum. Büyük şirketlerin riskten kaçınmaya gereğinden fazla dikkat etmesi, çözüm yerine soruna odaklanmaları, inovasyonu yavaşlatıp, çevikliğin de önüne geçmesine neden oluyor.
Riskten kaçmanın riski
Evet, yeni bir platforma bu kadar çabuk geçmenin bazı riskleri mutlaka vardır. Fakat, riske karşı kazanımların ne şekilde olacağı hesaplanmadan pes etmek, ileride çok daha fazla riski göğüslemek zorunda kalmanıza neden olabilir.
Güven eksikliği
Burada bir diğer etken de “güven”. Startup, çalışanlarının alacağı karara veya ihtiyaç duyduklarında yardım isteyebileceğine güvenir. Büyük kurumlar ne yazık ki bunu yapmaz.
Tabii ki çalışan sayınız arttıkça içlerinden birinin düşünsesizce davranışlar sergileme riski de artacaktır. Ama tekrar etmek gerekirse, ivmeyi korumak istiyorsanız bu fedakarlığı yapmaya hazır olmalısınız.
Bu süreçlere karşı çıkmak ve onları güncellemek mümkündür. Ama bu da çok zaman alacaktır, çünkü onları gözden geçirme sürecinin kendisi de zaman alan bir şey. Paydaşların danışmanlık alması, komiteler kurması ve yeni geçerli uygulama prosedürleri üzerine anlaşması gerekecektir.
En büyük kültürel engel: Korku
Aşılması gereken ve aşıldığında tüm süreçlerinizin daha da çevik olmasına neden olacak kültür: Korku. Yukarıda verdiğim örnekteki şirket, her şeye rağmen Squarespace hesabı açabilirdi. IT ve hukuk departmanlarından birileriyle yaptığı gayrı resmi konuşmaya dayanarak bir karar alabilirdi. Ancak, sorumluluk almaktan korktu. Bu yüzden benim tavsiyem, sorumluluk alamayacak kadar tembel olmayın.
Bu pek çok kurumun aşması gereken bir şey. İşleri batırma korkusunun üstesinden gelinmesi, kurum içi güveni pekiştirecek ve o kurum çalışanları da işte ancak o zaman risk almaya istekli olacaklar.