İşte en basit, en önemli ancak belki de üzerinde en az efor harcanan sorumuz. “Bizim kullanıcımızı bizden iyi mi tanıyacaksınız?” egosu ile başlayan her kullanıcı araştırma sürecinde olduğu gibi peşin peşin “inanılmaya-hazır-dogmaların” üzerine inşa edilen tasarım süreçleri, tasarımcı daha ne olduğunu bile anlayamadan “Beni tatmin edene kadar çalışacaksın” ultimatomuyla karşılaşmasına sebebiyet verecektir. Kullanıcıyı tanımak ile kulanıcının sisteminizle etkileşime girdiğinde yaşadıklarını bilmek veya öngörmek, bambaşka uzmanlıklar gerektiren ve mutlaka işinin ehli bir kullanıcı deneyimi araştırmacısının liderliğinde yürütülmesi gereken eylemlerdir.
3. İşin kapsamı ve kısıtları nedir?
Gönül, her probleme yanıt bulacak o ulvi tasarımı yapabilmeyi ister. Ancak projelendirilmeyen, başlangıcı – bitişi, hedefleri, öncelikleri, limitleri ve bütçesi tanımlanmayan her iş gibi kullanıcı deneyimi tasarımı da ışık hızıyla arap saçına dönebilir. Belki de benzeri durumdaki operasyonel çabalara kıyasla kaosu getirme konusunda ışık hızının dahi üzerine çıkabilir zira kullanıcı deneyimi kadar multi-disipliner, araştırma ve iterasyona dayalı üretim gerektiren çok az sayıda çaba bulunmaktadır.
İşte bu sebeple, işin kapsamını ve kısıtlarını tanımlarken, “Ne kadar zamanımız, bütçemiz var? Hangi teknik platformlarla yola çıkacak ve sonrasında nerelere yayılacağız? Teknik altyapımız nelere izin veriyor, nelere izin vermiyor? Benim öngöremediğim ancak sizin bilginiz dahilinde olan başka ne gibi kısıtlar içinde hareket edeceğiz?” sorularına yanıt almak, yanıt alamadığımız her sessizlik anında da bu soruların cevapsız kalmaları durumunda yaşanabilecek kaotik ortamlarla ilgili örnekler paylaşmak büyük önem taşır.
4. Başarı kriterimiz nedir?
“Kullanıcılarınızın sistemle olan etkileşimlerini mi artırmak istiyoruz? Sepetten satış dönüş oranlarına mı, sepetteki ürün sayısına mı yoksa rakibin bizden çalmaya başladığı müşterinin geri dönüş hızına mı odaklanacağız? Aktif kullanıcımızı mı artıracağız yoksa sadık müşterimizin erime oranını mı azaltacağız?” ve benzerindeki soruların ardı ardına sorulduklarında proje sahibinde “İyi de bunların yanıtları bilsem, seninle niye çalışayım ki?” iç sesini tetiklediğinin farkındayım. Eğer ki o ses tetiklenmiyorsa, siz de bir deneyim tasarımcısı olarak çok daha büyük bir problemle karşı karşıya olduğunuzun farkına varın, zira işte o durumda projenizin sahibi, kafasında herhangi bir başarı kriteri olmaksızın projenizi başlatmaya karar vermiş demektir. Her an bir başarı kriteri tanımlayabilir, onu 1 gün sonra değiştirebilir veya “bir arkadaşından duyduğu” yepyeni bir ölçüm metriğini projenin temel başarı kriteri haline getirebilir.
Önemli olan başarı kriterinin tüm proje paydaşlarınca bilinmesi ve kabul edilmesidir, onun kimin söke söke ortaya çıkardığı değil.
Bu 4 soruluk liste, daha onlarcası ile zenginleştirilebilir. Ancak liste ne kadar uzarsa, projenin başlangıcındaki sorgulama süreci o kadar vakit gerektirecektir. Vakit nakittir. Dikkatli harcanmalıdır.