Aksi olan şu ki, sindirim sisteminde yanlış gidebilecek birçok şey var. Enzim yetersizlikleri, mikrobik dengesizlikler, enfeksiyonlar ve bağırsak geçirgenliği gibi. Bu problemler bize sivilce, artirit, moral bozuklukları, alerjiler ya da nörodejeneratif hastalıklar olarak geri dönebilir.
Bu tarz problemlerin kaynağını belirlemenin etkili stratejilerinden biri ise eliminasyon diyetleridir. Hastalar bazı besin gruplarını 3-4 hafta boyunca diyetlerinden çıkardıktan sonra yeniden hayatlarına sokarak probleme kaynak olan besin grubunu bulmaya çalışır.
Bu metodoloji bize fiziksel ve dijital yaşantımızda fayda sağlayabilir. Hayatımızı Marie Kondo’nun şu basit sorusunu sorarak sadeleştirebiliriz:
Bu [öğe] bize mutluluk sağlıyor mu?
Bu soruyu sormak sadece küçük bir başlangıç. Asıl faydayı, soruyu yanıtlarken ortaya koyuyoruz. Bir şeyleri çıkarmayı göze alarak, Derek Sivers’ın karar verme felsefesinde yer alan şu yanıtla ilerlemekte fayda var:
‘Kesinlikle evet’ değilse, ‘hayır’.
İlk seferde alabilme metodu
Çoğumuzun zevkle izlediği Mythbuster TV programının sunucularından Adam Savage’ın çokça alet edevat kullandığını biliyoruz. Kendisi alet edevatlar kadar, onları düzenli tutmayı da seviyor ve bunun için bir prensibi var: İlk seferde alabilme.
Bu prensip aslında çalışma alanınızı organize etmeye yönelik bir tasarım tercihi ve şu anlama geliyor:
‘Bir öğeyi almak için başka bir öğeyi yerinden hareket ettirmeye gerek olmamalı.’
Özetle, zamanımızın çoğunu bu araçları kullanmaya harcayabilmeli, onları aramaya ve bulmaya harcadığımız zamanı ise en aza indirgeyebilmeliyiz.
Bir yerde toplama metodu
Bir yerde toplamak, Fransızca adıyla ‘mise en place’, yemek yapma dinamiklerinden gelen ve ‘gerekli olan herşeyi bir yerde toplamak’ anlamına gelen bir metodolojidir. 1 dakikalık hazırlık süreci, 10 dakikalık çalışma sürecine eşdeğerdir. İyi bir hazırlık yapmak mükemmel sonuçlar almayı kolaylaştırır, zamanı ve alanı en iyi şekilde kullanmanın yollarını açar ve gereksiz şeyleri bir kenara bırakıp önemli olan şeylere odaklanmamızı sağlar.
Knolling metodu
Knolling, birbiriyle ilişkili olan nesneleri paralel olarak ya da 90 derece açıyla yerleştirme prensibine dayalı bir düzen metodudur. Bu terim ilk olarak, Knoll adında ve açılı mobilyalar üretmesiyle ünlü bir mobilya markasının atölyesinde çalışan görevli Andrew Kromelow tarafından ortaya atılmıştır. Atölyedeki araç gereçleri açılı olarak yerleştirerek, düzenli bir çalışma ortamı oluşturmasından ortaya çıkan bir terimdir.
Tam-zamanında metodu
Tam zamanında, orijinal adıyla Just-in-time, Japonya’da ortaya çıkan ve 1980’lerde batı tarafından kullanılmaya başlanan bir üretim metodolojisidir. Süreçte yer alan ‘çöpü’ ayrıştırmaya odaklanır. Gerekli ve gereksiz şeyleri biriktirip ayrıştırmak olarak da özetlenebilir. Kökeni Toyota’nın TPS adı verilen Toyota Üretim Sistemi olsa da bugün Lean (Yalın) model olarak da anılır.
Özel bir bilgi aradığınızda bütün ansiklopedileri okumak yerine, bu bilginin yer alacağı özel bir kitaba ya da kaynağa başvurmak buna örnek olarak ele alınabilir.
Dürtme metodu
Dürtme metodu, hiçbirşeyi yasaklamadan ya da kimsenin seçimini değiştirmeden, kişilerin davranışlarını yönlendirmek olarak ele alınabilir. Bir yanımız bizi rasyonel tercihler yapmaya itse de, diğer yanımız kimi zaman doğru kararlar vermemizi engelleyebilir. Rasyonel yanımız sağlıklı beslenmeyi seçse de kendimizi kötü besinlerle beslemekten alıkoyamayabiliriz.
Karar verme sürecindeki psikolojik sınırlarımızı bilirsek, karar verme yapımızı güncelleyebilir ve hayatlarımız üzerinde daha iyi bir kontrole sahip olabiliriz.
Örneğin, eğer kilo vermeye çalışıyorsak, kilolu olduğumuz zamandan ve mevcut zamandan bir fotoğrafı görebileceğimiz bir yere yapıştırarak, mantıksal tarafımızın duygusal yanımız üzerinde üstünlük sağlamasına yardımcı olabiliriz.
Fiziksel alanımızı yönetmek
Bilimsel araştırmalar fiziksel olarak dağınık ortamların beynimizi olumsuz yönde etkilediğini ve verimliliğimizi düşürdüğünü kanıtlıyor. Fiziksel alanımızı kontrol altına almak çok geniş bir kavram olsa da, şu öneriler iyi bir başlangıç yapmamıza yardımcı olabilir:
- Bütün öğelerden kurtulun (herşeyi kutuların içine koyun).
- Gerekli olan öğeleri kutudan çıkarın.
- Öğeleri karmaşık bilgiyi basitleştirecek şekilde gruplayın.
- Öğeleri bulunduğunuz yerden rahatlıkla okuyabileceğiniz şekilde etiketleyin.
- Görsel ipuçları ile elde etmek istediğiniz alışkanlıkları kendinize hatırlatın ve önemli şeylere zihninizde öncelik verin.
- Knolling metodunu kullanın.
- Kullanılmayan öğeleri elden çıkarın.
- Yatağınızı toplayın. Evet, basit ama başarmak güzel şey…
Dijital alanımızı yönetmek
Dijital ortamdaki dağınıklık da fiziksel ortamda olduğu gibi bizi ağırlaştırıyor. E-postalar, bildirimler ve uygulamaların her biri dikkatimizi çekmek için yarışarak, odaklanmamızı ve bilgiyi işlememizi zorlaştırıyor. Bu durumla şu metodlara başvurarak savaşabilirsiniz:
- Gelen kutunuzu sıfırlayın. (Şunlar işinize yarayabilir: Email Game, Inbox Pause ve beklentileri kontrol altına almak için otomatik yanıtlayıcılar)
- Facebook erişiminizi sınırlandırın.
- Masaüstünüzü düzenleyin. Gereksiz ikonlardan kurtulun ve Spotlight ya da Albert gibi uygulamalarla çalıştırmak istediğiniz uygulamalara hızlıca ulaşın.
- Telefonunuzu düzenleyin. Uygulamaları klasörlerle gruplayın. Uygulamalarınızı Spotlight ya da Siri gibi uygulamalarla açın.
- Çalışma saatlerinde bildirimleri kapatın.
- Telefonunuzu çalışma saatlerinde uçuş moduna geçirin.
Ne elde edeceğiz?
Bunlar verimliği elde etmeye, zamanı ve zihnimizi daha verimli kullanmaya uzanan yolda bize yardımcı olacak birkaç basit metodoloji. Önemli olan bu metodolojileri alışkanlığa dönüştürebilmek. Eğer bunu başarabilirseniz şunları elde etmek oldukça mümkün:
- Daha fazla verimlilik
- Daha az zaman kaybı
- Yaratıcılık seviyesinde artış
- Çok görevlilikte (multitasking) ve dikkat dağınıklığında azalma
- Gereksiz ve önemsiz aksiyonlarda azalma
- Planlanmış ve anlamlı çalışmada artış
Kullanıcı deneyimi tasarlayan profesyoneller ya da tasarlanan deneyimi tüketen kullanıcılar olarak, kendi hayatımız için bir kullanıcı deneyimi tasarlayabilmeliyiz, değil mi? Ünlü tasarımcı Charles Eames’in bir sözüyle bitirelim:
‘Detaylar detay değil, tasarımın kendisidir.’
Yazı Kevin Nguyen’in Designing a UX for Life adlı makalesinden yaralanılarak oluşturulmuştur.