Efektif dashboard tasarımı için kullanılabilirlik ipuçları
Dashboard, yani kritik verilerin sunumunu yaptığımız gösterge paneli ekranlarının kullanıcılar tarafından anlaşılması zor ve karmaşık olarak algılanması istenilmeyen bir durum. Peki, dashboard tasarlarken dikkat edilmesi gereken, kullanıcıyı aksiyon almaya yönlendiren kullanılabilirlik prensipleri neler?
Dashboard, yani kritik verilerin sunumunu yaptığımız ekranların tasarımında dikkat edilmesi gereken, kullanıcıyı aksiyon almaya yönlendiren kullanılabilirlik prensipleri neler?
Bilgiyi görselleştirirken amacımız; mesajı kolay, hızlı, doğru ve anlaşılır biçimde iletmektir. Karşı taraf mesajı alırsa aksiyon da alır.
Dashboard; bir veya daha fazla hedefi gerçekleştirmek için gereken en önemli bilginin tek bir ekrana uyarlanmasıdır.
Türkçe karşılık olarak “Gösterge Paneli” ifadesini tercih ediyorum. “Bu kadar mı yani?” diyorsanız, daha fazlası için referanslar bölümünde önerdiğim kitapları inceleyebilirsiniz.
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Dashboard tasarlarken amaç; gösterilmesi gereken çok sayıda veri yumağından dikkat dağıtmayan, iyi organize edilmiş ve kolayca anlaşılabilen bir bilgi ekranı üretmektir. Bu ekran sayesinde kullanıcı iletilmek istenen mesajları algılayabilir, alması gereken aksiyonları fark ederek harekete geçebilir.
Dashboard’lar için kullanılabilirlik ipuçlarını listelemeye en temelden, yani Steve Krug’un meşhur sözü “Beni düşündürtme” ile başlayalım. “Kullanıcı düşünmeyecekse kim düşünecek?”, “Bu ekranı kim kullanıyor?”, “Bu bilgi hangi amaca hizmet ediyor?”, “Verilmek istenen mesaj ne?”, “Kullanıcının fark edip işleme alması istenen kritik nokta hangisi?”; tüm bu soruları iyi düşünüp kullanıcıya sunulacak ekranı en ince ayrıntısına kadar kurgulama görevi tasarımcıya ait. Kısacası, tüm bunları veriyi görselleştiren kişi düşünmeli.
Kısa süreli bellek üzerine yapılan araştırmaları okumuşsunuzdur. Bu araştırmalar, kısa süreli belleğimizi kullanarak yaklaşık 7 ünite bilgi saklayabildiğimizi söyler. Bu bilgi ışığında, kullanıcının ekranda gördüğü verileri anlamak için çok efor harcamadan, yani düşünmeye pek ihtiyaç duymadan yorumlamasına yardımcı olmak esas amaçtır.
Kısa süreli belleği desteklemek için ilk seçenek, kritik verileri özelleştirip özet halinde sunarak detaylı bilgiyi içeride göstermektir. Bilginin özet olarak sunulması, incelemek istediği veriyi seçerken kullanıcıya hız kazandırır. Veriyi gruplayıp ilgili verileri sekmeler içinde derlemek, özet oluştururken işinizi kolaylaştıracaktır.
Altın kural
Veri görselleştirme konusunda en temel prensip her zaman aklımızın bir köşesinde olmalı:
Gerekmiyorsa görselleştirme!
Kısa süreli belleği desteklemek için verileri tablo yerine grafiklerle gösterebiliriz. Tabii söz konusu veri görselleştirme olunca, her veriyi grafikle görselleştirmek zorunda olmadığımızı da söylemekte fayda var. Aktarılmak istenen bilgi kendisini kolayca yansıtabiliyorsa burada grafikle görselleştirme ihtiyacı yoktur. Kötü bir görselleştirme iletişimi bozacağı için bilgi aktarımına da engel olur. Rakamlarla basitçe ifade edilebilen bir bilgi, olduğu şekilde sunulabilir. Ufak birkaç düzenlemeyle tablolar en şık görsel sunum aracına dönüşür. Tabloları sevin, onlar düşmanınız değil!
İkinci prensip
Görselleştirme yaparken farkında olunması gereken diğer prensip:
Görsel elementler verinin iletimini desteklemek için orada bulunmalıdır.
Bu prensip için Edward Tufte’nin en kutsal ilkesi diyebiliriz. Kitapları, bilgi ekranı tasarımında çok önemli detaylar içeriyor. İncelemenizi tavsiye ederim.
Chartlar, grafikler, renkli tasarımlar ve etrafı süsleyen ikonlar gözünüzde canlanmasın.
Basit ve kolay görünüm, kullanılabilirliği destekleyen öncelikli konulardan biridir. Dashboard ekranının, anlaşılması zor ve karmaşık görünmesi istenilmeyen bir durum. Zor okunan şeylerin zor yapıldığı algısı bize okunabilirlik konusunda dikkat edilmesi gereken prensipleri hatırlatıyor.
Okunabilirliğin artması için; seçilen yazı tipi, beyaz alan kullanımı, metin boyutu, x-height değeri gibi parametreler dikkate alındığında, sunulan verinin kolayca algılanması ve yorumlanabilmesi mümkün olacaktır.
Ayrıca renk kullanımı da ekranda kritik bilgiye odaklanmayı sağlayıp farkları vurgulamayı kolaylaştırır. Doğal renkler tercih edilerek tasarlanan ekranda dikkat çekmesi istenen alanlar doğal olmayan renkler ile öne çıkarılabilir. Ardışık, ayrıştırıcı veya kategorik renklendirmeyle veriler arasında bağlam kurulduğunda dashboard ekranı da görsel bir ahenge kavuşacaktır.
BBC Weather ekranı renk kullanımı, sekmeler altında ilgili öğelerin gruplanması, özet sunarak derinlemesine bilgiye kolay erişim sağlaması gibi özellikleriyle iyi tasarlanmış bir dashboard örneğidir.
Tasarlanan dashboard ekranında tercih edilen tipografik dil ve renk grubunda bir standart belirlemeli ve tutarlı şekilde bu standart izlenmeli.
Kullanıcının işini kolaylaştırın
Düzen farklılıkların ortaya çıkmasını sağlar: Dizgi ve hizalama cömertçe kullanılan beyaz alanlarla desteklendiğinde kritik noktaların fark edilmesini sağlayacak bir görüş sunar ve kullanıcının veriye odaklanmasını, değerlendirmesini ve yorum yapmasını kolaylaştırır.
İyi organize edilmiş ilişkili bilgiler: Özet bilgilerle hazırlanan bildirim kutuları önemli ölçümlere odaklanarak kullanıcının karar vermesini kolaylaştır.
Hedefler ve performans dengesi: Tek bakışta önceki, anlık ve optimum hedeflere dair bir projeksiyon sunmak kullanıcının risk değerlendirme görevini kolaylaştır.
Büyük resmi göster: Küçük küçük onlarca bilgi ve uyarı yerine önemli bilgiyi vurgulamak kullanıcının alması gereken aksiyonu berraklaştırır.
Gezinmeyi sağla: Derinlemesine bilgiye ulaşırken düzenli önizlemeler sunup veriler arasındaki ilişkinin kavranması sağlandığında, karar verme süreçleri kısalacaktır.
İyi bir dashboard için temel prensipler
Hedef kitleyi düşünün. Bu ekranda kim, neye, neden bakıyor?
Eğitim gerektirmeden kolay kullanılabilen ve kişiselleştirilebilir ekranlar tasarlayın.
Ölçümlediğiniz en kritik performans göstergesini (KPI) belirleyin. Görev odaklı bir akışla bu KPI için yapılması gerekenleri destekleyin.
İnteraktif bir etkileşim sunarak basit gösterimli bilgilerden derinlemesine veriye erişim sağlayın.
Anlık data, durumun ne olduğunu göstermek için yeterli olmayacaktır. Verileriniz güncel olsun ama geçmişle ilişkisini koruyarak sunmaya çalışın.
Değişik formatlardaki veriyi (tablo, grafik vb.) ekranda işlevsel hale getirin.
Veriler arasında bağlam kurup kullanıcının karar verme sürecine destek olun.
Basit ve anlaşılır olmaya çalışırken iyi görünmeyi ihmal etmeyin.
Her bilgiyi göstermek zorunda değilsiniz. Elinizde çok sayıda veri olmasına rağmen seçici olun, ekranı bilgiyle doldurmayın.
Estetik ve etkileyici görünüm önemlidir. Unutmayın; amaç büyülemek değil, veriyi ön plana çıkarmak. Yalın olan çoğu zaman kazanır.
Aşağıdaki TED konuşmasında izlemekten keyif aldığım bir anlatımı vardı Hans Rosling’in. 7 Şubat 2017’de hayata gözlerini yumdu 🙁 Yaptığı çalışmalarla kendisini hatırlayacağız.
keyifle okudum eline sağlık