Bu makale, InVision Inside Design'ın izniyle, Patrik Stafford tarafından kaleme alınan Good UX copy doesn’t have to be short başlıklı makaleden Türkçeye çevrilmiştir. Metin yazarlığı ikna sanatıdır
Bir günde okuduğunuz tüm farklı şeyleri düşünün. Bir şey sizi bilgilendirmeye çalışmıyorsa – bir haber makalesi gibi – o zaman sizi ikna etmeye çalışıyor demektir.
Bu iknalar iyi huylu olabilir:
– “Dikkat kaygan zemin.”
– “Yürüyen merdivenlerde sağda durun.”
– “Tüm içeceklerde bütün gün %20 indirim!”
…ya da biraz daha ciddi olabilirler:
– “Selamlar, yarın saat 8’de ofiste olur musun lütfen?
– “Bunu yapmazsan kovuldun bil. Kovulmak istemezsin, değil mi? ”
– “Eğer bana oy vermezsen, dış mihraklar tarafından yönetilirsin!”
Tamam, sonuncusu biraz sert, fakat mesele aynı: İkna edici bir dili her yerde görüyoruz. Bir konuşma esnasında, bir panoda veya telefonlarımızda. İşin püf noktası bu metinleri daha ikna edici kılan küçük ayrıntıların farkında olmaktır.
Peki… bu ayrıntılar nedir dersiniz?
İlk önce şunu düşünmeliyiz: Aslında bizi ikna eden şey nedir? Bir şeyi yapmaya ikna olmanızın çeşitli nedenleri olabilir. Belki birilerinin iyi davranışlarıdır. Keza gösterdikleri empati de olabilir. Belki de belli bir şeyi yapmanız gerektiğine dair güçlü argümanların açık bir listesi… Ya da üzerine serpiştirilmiş bir miktar otorite…
Ardından şu soruyu yanıtlamak da önemlidir: Kiminle konuşuyorsun ve onları neye ikna etmek için çabalıyorsun? Sadece bu sorunun cevabını bildiğinde bile doğru edebi teknikleri seçebilirsin. Hiçbir dil yapısı diğerlerinden daha az ya da çok ikna edici değildir. İyi metin yazımı (özellikle de iyi konuşma metni yazabilmek), doğru araçları doğru zamanda kullanmayı gerektirir.
Bu noktada Barack Obama’nın sloganına göz atmakta fayda var: “Evet, başarabiliriz.” (Yes, we can.) Bu ifadenin neden bu kadar ikna edici olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Yineleme. Obama, ünlü konuşması boyunca vurgulamak istediği her konuyu, bu cümle ile vurgular, insanları kendi başına bırakmaz, anlamalarına yardımcı olur.
Bir de 2013’te Birleşmiş Milletler kürsüsünde üye ülke temsilcilerine hitap eden Malala Yousafzai’nin konuşmasına bakalım:
“Sevgili kız kardeşlerim ve erkek kardeşlerim, bugün burada kimsenin karşısında değilim. Burada Taliban’a veya diğer terörist gruplara karşı kişisel intikam için konuşmaya gelmedim. Her çocuğun eğitim hakkı için konuşmaya geldim. Taliban başta olmak üzere tüm, aşırılık yanlılarının çocukları için de iyi bir eğitim istiyorum.”
Ahenk. Kısa, net ve açık cümlelerle başlar ve daha uzun hecelerle daha akıcı bir dile geçer.
Peki, bu teknik ve yöntemleri çevrimiçi metinlere nasıl uyarlayabiliriz?
Metinleriniz için 5 yazım tekniği
Nedirler ve nasıl çalışırlar? Kullanabileceğiniz birçok teknik olsa da, bugün 5 tanesini ele alacağız. Metinlerinizi doğru yer ve zamanlarda bu 5 yöntemi kulllanarak zenginleştirebilir ve ardından sonuçları gözlemeye başlayabilirsiniz. Kim bilir, dönüşüm oranlarınızı bile artırabilirler!
1. Aliterasyon (Ses yinelemesi)
Bunu daha önce reklamlarda gördünüz: Tekrar eden sesler ve her kelimenin aynı harfle başladığı cümleler:
“Çakar çakmaz çakan çakmak!”
Peki aliterasyon neden işe yarar? Okurun dikkatini odaklar, metnin akılda kalıcılığını artırır ve bazen de, özellikle yansıma sözcüklerle kullanıldığında, zihinde imgeleri canlandırır.
2. Ahenk (Ritim)
Çoğu insan ahnegi konuşmayla ilişkilendirir. Ancak yazılı metinlerde de vardır.
Çok basit. Kısa cümlelerle başla. Sonrasında daha uzun cümlelere geç. Ardından biraz daha derine dal ve fikri inşa etmeye başla. Okurunun dikkatini bir kez yakaladıktan sonraysa metnin amacını son cümlede patlat… Tıpkı şimdi yaptığım gibi.
Buradaki fikir, okurun dikkatini çekmek için küçük ve kısa başlamak, ardından odağı yakaladığından emin olunca daha fazla ayrıntıyı sağlamaktır. Ancak dikkatli olmakta ve mors alfabesi gibi başlamamakta her zaman fayda var.
3. Yineleme
Yinelemenin neden işe yaradığına dair gerçekten de derin bir açıklama yok: Bir şeyi tekrarladığınızda, o fikrin birinin beyninde yer etmesi de daha olası hale gelir. Bu yöntemi ustaca kullanmak zordur ve ancak okuyucunun bu tekniği kullandığınızı bilmediği durumlarda başarılı olur. Aksi takdirde, ikna ediciliğinizi kaybedersiniz.
Ama bazen de umursamazlar. Örneğin amacınız reklam değil sadece bilgilendirmek ise, açık açık yapılan yinelemeler okuru rahatsız etmez. Yine de fazla abartmamak lazım tabii.
4. Yer değiştiren kelimeler
İşte size eğlenceli bir yöntem: Kelimelere takılmadan, sadece tekniği düşünün: Aynı cümle içinde kelimelerin yerlerini değiştirerek etkisini artırabilirsiniz. Bir örnekle açıklayalım ki iyice otursun:
“Ülkenin senin için neler yapabileceğini sorma; kendine ülken için neler yapabileceğini sor.”
Peki bu neden işe yarar? Çünkü bir yandan okurun beklentilerini ters düz ederek zekasına hitap eder, öte yandan ise ilk bakışta fark edilemeyecek bir simetri yaratarak okuması zevkli bir metin ortaya çıkarır.
5. Üç rakamının bilimi
Üç rakamı kesinlikle bir şeylere işaret ediyor. Örneğin fotoğraf sanatındaki üçte bir kuralı, istatistikte bulunan üç kuralı gibi. Bu kural yazı için geçerli. Komedyenler her zaman kullanırlar. Buradaki fikir, bir şeyi listelerken, bir hikaye anlatırken veya bir dizi ayrı şeyi tarif ederken, onları üçlü bir gruba koymaktır.
Peki niye? Öncelikle, hatırlaması kolay. Bu tekniği kullanan konuşmalara dikkat edin, konuşmacılar genellikle üçlü listeleri kullanırlar. Martin Luther King Jr “hakaret, adaletsizlik ve sömürü” der, Shakespeare ise “Dostlar, Romalılar ve vatandaşlar…” diye seslenir, 1789 Fransız Devrimi’nin simgelerinden olan özdeyiş ise “Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik”ten bahseder…
Bu teknik komedide de çok iyi çalışır çünkü dinleyenin beklentileri alt üst eder. Önce bir şeyi örnek olarak verirsiniz, sonra bununla alakalı ikinci bir örnekle üçüncü maddeye dair bir beklenti yaratırsınız ve ardından üçüncü maddeyle işleri alt üst eder, dinleyici ya da okurunuzu şaşırtırsınız. “Bir rahip, bir keşiş ve bir tavuk bir bara girer…”
Bu kullanımı web ve reklam metinlerinde her zaman görebilirsiniz:
- Hızlı, ucuz ve efektif.
- Sağlam, kaliteli ve güvenilir.
- Lezzetli, doyurucu ve hijyenik.
Örnekler çoğaltılabilir ama konuyu anladığınızı tahmin ediyorum…
Sonuç olarak: Kelime oyunları tıpkı baharat gibidir
Yazmanın “doğru” veya “yanlış” bir yolu yoktur. Sadece eldeki durum için en iyisini kullanmanızı sağlayan bilgi ve tecrübeye sahip olmanız gerekir. Ancak izlemeniz gereken bir kural vardır: Bu teknikler tıpkı yemeklerimizdeki baharatlar gibidirler: Hiçbirisini kullanmadınız mı? O halde yavan, tatsız ve iz bırakmayan metinler yazmış olursunuz. Çok mu fazla kullandınız? O zaman ağır, yorucu ve bunaltıcı bir şeyler ortaya çıkar.
Ötelere berilere, biraz ondan biraz bundan bir şeyler mi eklediniz?
İşte o zaman çok lezzetli olacağına eminim.
Merhaba, bu konuda kaynak önermeniz mümkün mü? Daha derinlemesine öğrenmek adına.
Merhaba, metin yazarlığı konusunda kendinizi geliştirmek için öncelikle hangi alana odaklanacağınıza karar vermeniz gerekli. Metin yazarlığı başlığı altında (dijital sektörde) kullanıcı deneyimi yazımı (UX writing), içerik yazarlığı (content writing), SEO odaklı metin yazarlığı (SEO writing), sosyal medya/reklam yazarlığı gibi altbaşlıklar bulunuyor. Bunlardan birisinde uzmanlaşmaya karar verdikten sonra o alana dair okumalarınızı yapabilirsiniz.