Estetik dediğimiz şey aslında, öğrenme aşısı ve motivasyon dopinginden başka bir şey değil. Yani “güzellik / estetik” gibi kavramlar, kullanıcıya yaşattığı iyi / kötü deneyim açısından, aynı iki ürün arasında, kullanıcı için tercih sebebidir diyebiliriz.Ürünün fonksiyonalitesini sunabilmek, kullanıcıyı içeri çekebilmek ve işin hakkını verebilmek için aralanmış bir kapıdır.
Ürünü vitrinde görürsün, aralık kapıdan girer ve ürünü denemek istersin. Ürünü denediğinde, vitrinde gördüğün andan itibaren sende oluşturulan beklentiyi tamamen karşılayabilir ya da vitrinden sana hissettirilen o albeni tamamen yerle bir olabilir. İşte senin “deneyim maceran” o ürünü vitrinde gördüğün andan itibaren başlamıştır. Bu hikayedeki en güzel kısım, sen bu deneyimi yaşarken, aslında ürün sahibinin de, kendi kısmına ait deneyimi yaşaması ve bundan pay çıkartması gerektiğidir. Deneyim, sağladığınız / yarattığınız çözümün, iyi & kötü yanları ile karşı tarafta bıraktığı etkidir. Kullanım anında hissiyat olarak başlayan, sonrasında hatıraya dönüşen duygusal bir etkileşimdir. Ne hissettiğimiz ve sonrasında ne hatırladığımızdır. İşte tam da bu noktadan sonra devreye, o deneyimle alakalı hatırladığımız kısımlar sonucunda aldığımız aksiyonlar giriyor.Bu yazdıklarımla alakalı bir örnek vermem gerekirse, o da her proje bitiminde yaptığımız “evaluation” adımı olacaktır. Daha öncesinde, proje yönetim metodolojimiz olan SHERPATH ile alakalı bir yazı yazmıştık. SHERPATH, progresif iterasyonu temel alır. Retrospective Evaluations SHERPATH PROCESS’in son adımı olan Evaluation bölümünde değerlendirilir.
Yani projenin başlangıcından, yayına girene kadar olan “deneyimi” tüm ekiple değerlendiriyor, proje boyunca olumsuz giden konuları masaya yatırıp, nedenlerini bulmaya çalışarak, aslında bir sonraki projede yapmamamız gereken veya daha iyi yapabileceğimiz noktaları tespit etmiş oluyoruz.
Bu sayede, yaşadığımız / yaşattığımız deneyimi analiz etme, deneyim stratejimizi kuvvetlendirme, bir sonraki aşamada çok daha iyisini yapabilme fırsatını kendimize ve işin çıktısını deneyimleyen insanlara tanımış oluyoruz.Sonuç olarak, kavramları kavramlar ile tanımlamak, “deneyim” kelimesinin sözlük anlamını ezberlemek, copy – paste yapmak yerine, deneyimletebilmek için deneyimlemelisiniz. Bu da, işinize, aldığınız maaş veya keseceğiniz fatura olarak bakmak yerine, “aynı” olandan sıyrılabilmek için deneyimleyip, analiz edip, çok daha iyisini “deneyimletmek” için harcadığınız / harcayacağınız enerjiyle olacaktır. O zaman tekrar soruyorum: Biz deneyim üretiyoruz, peki ya siz?
Bonus İçerik (hadi yine iyisiniz):
Daniel Kahneman: The riddle of experience vs. memoryBill & Melinda Gates Foundation Visitor Center
Disqus olayı daha güzel olmadı mı? 🙂
Teşekkür ederiz Yakup Bey 🙂