Büyük fikir değil, test edilebilir ilk fikir

Nedir bu test edilebilir ilk fikir dedikleri?

Pazarlama, kitleleri ve algıları etkileme becerisine sahip bir alan olduğu için hem pratikte hem de teoride her zaman büyük fikir, doğru mecra, doğru hedef kitle ekseninde debelenir durur. Halbuki büyüme, bir büyük fikir bulunca değil, test edilebilir ilk fikri bir an önce uygulamaya geçirerek test edip onu küçük iterasyonlarla geliştirerek yakalanır. Ne demek istediğimi bu yaklaşımı başarıyla uygulayan bir örnek üzerinden anlatayım:

Eski yöntem: Günümüzde de kullanılan pazarlama anlayışı aşağıdaki gibi işliyor. Bir içgörü üzerine bir “büyük fikir” bulup, o fikrin “büyük lansman” ile hayata geçirilmesi için günler, hatta haftalar, aylar ve “büyük bütçeler” harcanıyor. Daha sonra o pazarlama kampanyasının sonuçları ölçümlemeye çalışıp, bu süreçte neyin çalışıp neyin çalışmadığını anlamaya çalışan bir kaos dönemiyle devam eden bir kısır döngüye giriliyor.

Yeni yöntem: Büyüme odaklı çevik pazarlama ise şu anda uygulanan konvansiyonel pazarlamanın uyguladığı “büyük bütçe – büyük fikir” yaklaşımının tam aksine Test Edilebilir İlk Fikir (Minimum Viable Idea) yaklaşımını benimsiyor. Bunu tüm adımlarda çevik döngüler ile gerçekleştiriyor.

Bu yeni yöntemin en kritik detayı ise “Kime konuşacağız? Ne konuşacağız? Nasıl iletişim yapacağız? Nerede iletişim yapacağız?” temel sorularının tamamına yanıt olabilecek nitelikte, yarat – ölç – öğren prensipleriyle test edilebilir fikirler ortaya çıkarıp, en kısa sürede fikirlerinizin (daha doğrusu hipotezlerin) doğruluğunu valide etmek ya da çalışmayacağını görmek üzerine kurulu olması belki de. Büyüme odaklı çevik pazarlama yaklaşımı ile birlikte çalışır ve kaliteli işlerin sayısı, hızı ve ölçeklenebilme potansiyeli fazlasıyla artıyor.

Bu yazıya temel kaynak olan ve growth marketing yaklaşımını başarıyla uygulayan firmalardan biri olan Skyscanner hakkında detaylara bu yazıda göz atabilirsiniz.