Aslında Facebook grupları çok eski bir hikaye
Neden eski bir hikaye? Facebook’un ilk dönemlerinde “XXX’i Seven 1.000.000 Kişi Bulabilirim” adlı gruplar bile vardı. Bu gruplar zamanla hayatımızdan uzaklaştı ve daha küçük, belki de internetin alt kültürü olarak adlandırabileceğimiz farklı kimliklere büründü. Cosplay tutkunları bir yerde gruplandı, kedi severler daha çok kedi görebilmek için en patili gruplara dahil oldu. Sonuç olarak pek çok markanın ulaşmak istediği hedef kitle (genç kitle) sayfalardan uzaklaşıp gruplara dağıldı. Tabii ki orta yaşlı ve yaşlı kitlenin içinden çıkmadığı gruplar da var. Bunlara da geleceğim.
Şimdi birkaç nedenle Facebook gruplarının neden iyi bir dönüşüm kaynağı olacağına bakalım.
1. Yüksek erişim ve etkileşim oranı
Facebook gruplarının en temel özelliği siz kapatmadığınız sürece her yeni paylaşımda bir bildirim gelmesi. Eğer sayfaya gidip “bildirimleri kapat” demezseniz gruptaki aksiyonlardan her zaman haberdar olmaya devam edersiniz. Bu da grupta bir paylaşım yapıldıktan sonra pek çok kullanıcının hızlı bir şekilde bildirim yoluyla bilgilendirilmesidir. Yani kullanıcıya bir anda erişilmiş olur.
Güncel kalma ve günceli takip etme ihtiyacı duyan kişiler de bu bildirimlere tıklayarak gruba giriş yapar. Burada kendini ait hissettiği komunite içinde olduğundan dolayı ve özellikle uzunca bir süre geçtikten sonra bu bir bağa dönüştüğü için etkileşime girer. Erişim etkileşimi beraberinde getirir. Grup kullanıcı paylaşılan içeriğe yalnızca beğeni ya da kalp gibi reaksiyonlarla değil aynı zamanda yorumlarla da cevap verir.
2. Kendi kendini yönetebilen komüniteler
Facebook gruplarının benim en sevdiğim özelliklerinden bir tanesi de Facebook’un belirli badgelerle üyeleri harekete geçirmesi, onlara “Konuşma Başlatan” “Katkı Sağlayan” gibi titrler vermesi. Bu da kullanıcının önemli hissetmesine, daha çok paylaşım yapmasına ya da yapılan paylaşımlara destek olmasına neden oluyor.
Grup belirli bir süre büyüdükten sonra ise artık moderatörler devreye giriyor. Bu grupta moderatör olmak da önemli bir titr çünkü yorum silebiliyor, sayfanın değerini de koruyabiliyor. Aslında küçük bir ülke gibi, bir admin / başkan var. Hemen altında yardımcı başkanlar. Böylece kendi kendini yönetebilen bir sistem haline geliyor.
3. Yüksek tıklama oranları
Web sitenize trafik çekmek istiyorsanız Facebook grupları bir dinamoya dönüşebilir. Ancak bunu yapmadan önce bir bağ ve güven ilişkisi kurmanız çok değerli. Kullanıcıların sizden doğru bir şekilde faydalanabileceğini bilmesi gerekiyor. Örneğin bir süpermarketsiniz ve bir grup açtınız. Bu grup indirim kataloglarını yayınladığınız bir sayfa olsun. Bu sayfada indirim kataloglarını normalde sosyal medya hesaplarınızda paylaştığınız versiyondan daha farklı paylaşmalı, onların işlerini kolaylaştırmalısınız.
İndirim kataloğunu sayfa sayfa ayırıp kullanıcıların daha rahat görebileceği bir hale getirmelisiniz. Ki sonrasında sitenize davet ettiğinizde size güvendiği için tıklasın ve siteye giriş yapsın.
Ya da bir sağlıklı beslenme markasısınız. O halde yaratacağınız grupta sağlıklı beslenme önerileri verip farklı türde içerikler paylaştıktan sonra yeni yazdığınız yazıyı okumaları için onları siteye davet edebilirsiniz.
Evet, tıklanma oranı çok yüksek ancak bu noktada en önemli şey size güvenmeleri ve linke tıklamaktan imtina etmeyecekleri bir noktada olmaları. Facebook gruplarını tık dinamosu olarak görmeden, fayda yaratarak ve kullanıcının ilgisini yüksek tutarak başarılabilir bu.
4. Mükemmel bir hedefleme olanağı
Eğer kendi alanında büyümüş ve kullanıcıların aktif olduğu bir grup varsa ve siz de bu alanda bir markaysanız reklam için harcadığınız parayı çok daha doğru bir şekilde harcayabilirsiniz. Bir margarin firması olduğunuzu düşünelim. Facebook akışında reklamınızı görüntüleyenleri her ne kadar hedefleyebiliyor olsanız da bu daha büyük bir operasyon gerektirir. Ancak siz yemek konusunda uzun zamandır güncelliğini koruyan bir Facebook grubuna giriş yapar ve bu sayfada reklamınızı -yine kullanıcıyı rahatsız etmeden- yaparsanız elde edeceğiniz geri dönüşler hem daha odaklı hem de daha hızlı olacaktır.
Yazının girişinde bahsettiğim yaşlı teyzelere buralarda rastlayabilirsiniz örneğin. “Boşnak Yemekleri” isminde birden fazla Facebook grupları kesin vardır 😉
Spor markasıysanız neden koşu gruplarına giriş yapıp onlara fayda sağlamayasınız? Kullanıcılara sizi sevmeleri için nedenler neden vermeyesiniz? Sanıyorum dijital pazarlamanın en atıl ancak en verimli kısmı genellikle unutuluyor. Çünkü o büyük reklam bütçelerini yönetmeye başlayan dijital pazarlama uzmanları iletişimin işin kaynağında olduğundan uzaklaşıyor ve yalnızca sayılara odaklanıyor. Oysa ki doğru iletişimle birlikte çok daha az para harcayarak daha büyük etki yaratılması mümkün. Yalnızca bazen konfor alanından çıkıp araştırma yapmak, biraz daha kurcalamak gerekiyor.
5. Farklı sebepler için kullanılabilme olanağı
Facebook gruplarını yalnızca “fan” işi olduğunu düşünmek biraz yanlış olur. Yalnızca destek hizmeti verebilmek için dahi bir Facebook grubu yaratabilirsiniz. Örneğin büyük bir telekomünikasyon şirketisiniz. Yaratacağınız Facebook grubunda kullanıcılar için Sıkça Sorulan Sorular bölümü yaratabilir, kullanıcıların soruları grup içinde arayarak cevaplarını bulmalarını sağlayabilirsiniz.
Aynı zamanda daha kapalı devre bir alanda sorunlarla uğraşacağınız için de her fotoğrafın altında “Telefonum neden çekmiyorrrr!!21’!!!111” gibi yorumlar görmeyebilirsiniz. Tabii ki var olan kullanıcıyı gruba çekmek başka bir mesele fakat başarıldığında iletişimin kemik noktası da olabilir.
6. Hızlı ve güvenilir geribildirim mekanizması
Yeni bir ürün mü çıkaracaksınız? Focus group’a mı ihtiyacınız var? Artık yok! Facebok grubunuz varsa aslında bir focus group’unuz var demektir. Anketi kullanarak onlara fikirlerini sorabilir, ürün hakkında geri bildirim alabilir ve hatta geliştireceğiniz özelliklerden hangisinin daha önce olması gerektiğini sorabilirsiniz.
Aktif bir Facebook grubu genellikle doğru yanıtlar almanıza yardımcı olacaktır. Kendi deneyimler, markaya/yayıncıya ya da sayfanın ilgili olduğu alana olan bağlılıkları ile birlikte elinizde kısa sürede büyük bir bilgi olmuş olacak. Facebook grubunun büyüklüğüne göre elde edeceğiniz sonuçlar ürününüzün baştan yaratılmasına sebep bile olabilir.
7. Aktifleştiren Facebook özellikleri
Kullanıcıyı aktifleştiren pek çok özelliğe sahip Facebook grupları aynı zamanda. Örneğin izleme partisi ya da eğitim serisi. Tavsiye isteme, etkinlik etiketleme ve tabii ki anket. Tüm bunlar bir arada olduğunda aktif kullanıcıların olacağını görmemek bir minik yanlış olur.
Bu ilişkinin yalnızca internette kalmak durumunda olmadığını tekrar hatırlayın. Takipçiler ya da kullanıcılar ile birlikte kendi grup etkinliklerini düzenleyebilir, yollara düşebilir, tatiller yapabilirsiniz. Örneğin bir SUV markasısınız. Segmenti yüksek olsa da yaratacağınız Facebook gruplarında herkesin kendi aracı ile geldiği bir gezi düzenleyebilir, grubun da kendi içinde canlı bir etkileşimle bir araya gelmesini sağlayabilirsiniz. Ya da ayakkabı markası olarak birlikte koşular düzenleyebilir, bu koşulara sponsor olabilirsiniz. Çok sık kullanılan “sky is the limit”in neden motto olması gerektiğini de bir kez daha görmüş oluyoruz.
8. Marka savunucuları ve avukatlarına erişebilme
Gruplarda bir süre sonra as-üst ilişkisinin olduğunu söylemiştim. Ancak bana göre gerçekten en güzel kısmı brand advocatorların burada bulunması ve böyle bir marka elçilerinden oluşan grubu çok verimli kullanabileceğiniz.
Yine spor markası üzerinden gidelim. Bir ayakkabı markası olarak marka elçilerinize buradan yapılacak işleri atayabilir, işi oyunlaştırmaya kadar götürebilir ve sadık kitleyi kendinize bir kez daha aşık ederken yeni kişilerin bu kişiler sayesinde içeriye katılmasını sağlayabilirsiniz.
Yani toparlarsam iletişimin güçlü olabileceği, fayda sağlanarak kullanıcıya yaklaşılan bir Facebook grubunun neredeyse başarısız olma ihtimali yoktur. Ancak şunu da unutmamak gerek, Facebook grubunu Facebook sayfasını yönetir gibi yönetemezsiniz. Aktiflik, süreklilik ve kullanıcıları dinlemek işin özü.