Makaleler

Kolektif hafıza: Beraber deneyimlemek, değişmek ve dönüşmek

Merve Yazıcı, ait olduğumuz toplulukların bizi ve deneyimlerimizi nasıl şekillendirdiğini, ünlü sosyolog Maurice Halbwachs'ın görüşlerine de yer vererek ele alıyor.

Merve Yazıcı 10 Kasım 2021

Bellek için tabula rasa önermesi gerçek midir? Yoksa hafıza, kolektif bir üretimin eseri midir? Mekân ile kurulan ilişki, bellekte bilgininin tutunması için yeterli mi? Hepsi birbiriyle ilintili, bir o kadar ortak, bazen bireysel, bazen toplumun izinde. Ünlü sosyolog Maurice Halbwachs’ın belleği nasıl nesneleştirdiğini ve nelerle ilişkilendirdiğini inceleyeceğiz.

Sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi alanlarda tartışmaya açılan bellek kavramı, bireysellikten toplumsallığa evrilen bir olgu olarak Halbwachs tarafından ele alınınca, mimarlıkla ilişkilendirilen konu başlıkları arasına girmeye başlamıştır. Hafıza, Wang (2020) tarafından doğası gereği özel olan, zihnin ve beynin bir ürünü olarak tanımlanmaktadır. Soyoluş ve ontogeni sürecinde, organizma ve ekolojisi etkileşiminden doğan insan hafızası aynı zamanda kolektif ve kültüreldir.

‘’Gözlerime inanamıyorum!’’ ne kadar alışılmış bir şaşırma tepkisi, değil mi? Halbwachs, bunu diyen insanın iki varlıktan meydana gelmiş olduğunu savunmaktadır. Ya eskiden bu olayı görmüş olan taraftadır ya da anlatılanları görmese de diğerlerinin tanıklıklarıyla bir fikre sahip olarak bunun ifadesini vermeye hazırdır. İşte tüm bu tanıklar sen, ben, biziz. Kolektif hafızayı oluşturan özneleriz.

Bu içerik ücretsiz!

Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.

Üye misin?
Keşfetmeye Devam Et