Makaleler

Kullanıcı deneyiminin görünmeyen katmanı: Ses

Telefon çağrıları, mesaj bildirimleri, etkinlik hatırlatıcıları ve alarmlar derken dünyamız git gide daha gürültülü bir hal almaya başlamış olsa da, bilim kurgu filmlerinde tasvir edilen dünyanın vaktiyle hepimizi heyecanlandırdığı bir gerçek. Sesler, kullanıcı deneyiminde nasıl bir rol oynuyor?

Berk Bayri 25 Ağustos 2015

Telefon çağrıları, mesaj bildirimleri, etkinlik hatırlatıcıları ve alarmlar derken dünyamız git gide daha gürültülü bir hal almaya başlamış olsa da, bilim kurgu filmlerinde tasvir edilen dünyanın vaktiyle hepimizi heyecanlandırdığı bir gerçek.

Peki, bugünkü yaşantımızla geçmişten beri bize sunulan hayaller ne kadar örtüşüyor? Ses, kullanıcı deneyiminde kendine nasıl bir yer buluyor?

“I never think of the future – it comes soon enough.”

― Albert Einstein

Gelin, öncelikle görsel ve işitsel arabirimlerin filmlerde nasıl tasvir edildiğini hatırlayalım:

2015 yılındayız ve kullandığımız cihazların ve arabirimlerin bu filmde tasvir edildiği gibi olduğunu söylemek pek mümkün değil. Windows 95’in Brian Eno tarafından bestelenen meşhur açılış sesinden akıllı telefonumuzun sürekli ertelediğimiz ve neredeyse duymaz hale geldiğimiz geri alarmlarına, işitsel geri bildirimler artık hayatımızın bir parçası. İnternetin ilk yıllarında gördüğümüz Geocities benzeri kişisel web sitelerini ve nihayet geride bırakmakta olduğumuz Flash çağını saymazsak, web deneyimi sırasında çok fazla ses duyduğumuz da söylenemez. Bunun elbette bazı nedenleri var.

Bu içerik ücretsiz!

Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.

Üye misin?
Keşfetmeye Devam Et