Makaleler

Kullanıcıların duygularını tasarlamak

“Form, işlevi izler.” Amerikalı mimar Louis Sullivan’ın 1986 yılında ortaya attığı bu yaklaşım, bir dijital deneyim ya da bir ürün tasarlarken en temel yol göstericilerimizden biri olsa da; tasarım, aslında kullanıcının duygularını şekillendirmeyi amaçlıyor. Bunu zaten fark etmeden yapıyoruz; öyleyse neden bilinçli olarak yapmayalım?

Berk Bayri 31 Ağustos 2016

“Form, işlevi izler.”

Amerikalı mimar Louis Sullivan’ın 1986 yılında ortaya attığı bu yaklaşım, bir dijital deneyim ya da bir ürün tasarlarken en temel yol göstericilerimizden biri olsa da; tasarım, aslında kullanıcının duygularını şekillendirmeyi amaçlıyor. Bunu zaten fark etmeden yapıyoruz, öyleyse neden bilinçli olarak yapmayalım?

Bir penseyi ya da bir dokunmatik arabirimi ele alalım. Evet; işlev, üretilen her ürünün çekirdeğinde yer alıyor ve ürünleri, belirli ihtiyaçları karşılamaları amacıyla tasarlıyoruz. Fakat formun işlevi izlediği fikri, fikrin ortaya atıldığı günden bugüne tasarımcılar tarafından tartışılmaya devam ediyor. Hatta Avusturyalı mimar Adolf Loos, süslemenin bir suç olduğunu iddia ediyor.

Richard Buchanan ise, 1986 yılında yayımlanan kitabında ürün tasarımının ana hedefini, kullanıcıların hayatlarına kabul edebilecekleri ürünler tasarlamak ve bu sayede onların yaşam kalitelerini artırmak olarak tanımlıyor. Bu “hayata kabul etme” süreci aslında 3 bileşenli bir “ikna” süreci ve duygular, diğer iki bileşen olan teknoloji ve karakter ile beraber hareket ediyor.

Bu 3 bileşenin ikna sürecinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu gelin, Amerikalı psikolog Harry Harlow’un maymunlar üzerinde yaptığı bir deneyle örneklemeye çalışalım. Bu deney, rahatsız edici olsa da, konuyu anlamamıza yardımcı olabilir.

Bu içerik ücretsiz!

Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.

Üye misin?
Senin İçin Öneriyoruz