Nesnelerin interneti (Internet of Things – IoT) nedir?
İnternete bağlılık oranları gün geçtikçe artıyor ve her gün bir cihaz daha internete bağlanma özelliğiyle güncelleniyor. “Nesnelerin interneti”, nam-ı diğer IoT, bu olanaklardan beslenerek birbirleriyle konuşan nesnelere verilen ad. Bir web sitesi üzerinden açılıp kapatılabilen bir elektrik anahtarından daha karmaşık örüntülere kadar her türlü etkileşim ağı bu isimle anılıyor. Kullanıcının kendisi başta olmak üzere akıllı telefonlar, kahve makinaları, çamaşır makinaları, kulaklıklar, lambalar, giyilebilir cihazlar; özetle hayal gücünüzle sınırlı bütün nesneler bu ağ üzerinde bir araya gelerek akıllı bir deneyim sunabiliyor.
Gartner adlı araştırma firması, 2020 yılına kadar 26 milyar cihazın IoT destekli olacağını öngörüyor. Bunun 100 milyarın üzerinde olacağını öngörenler de var.
Peki, kendi kendimize bir IoT uygulaması yapabilir miyiz?
Elbette. IoT desteği ile üretilen birçok üründen birini kullanarak basit bir kurgu yaratabileceğiniz gibi, (biraz meraklıysanız) mevcut cihazlarınıza IoT özelliği kazandırabilirsiniz. Fakat cihazlarınızın internet erişimine sahip olması yeterli değil. Dilerseniz, bir IoT sisteminin temel bileşenlerine hızlıca göz atalım.
Bir IoT sistemi hangi bileşenlerden oluşuyor?
– IoT destekli ürünler
Öncelikle internetten veri alabilen, internete veri gönderebilen, hatta mümkünse bu ikisini aynı anda yapabilen cihazlara ihtiyacımız var. WeMo Switch benzeri hazır cihazlardan faydalanabileceğiniz gibi, mevcut cihazlarınızı “hack”leyerek onları internet uyumlu hale getirebilirsiniz. Mevcut cihazlarınızı Arduino, Raspberry Pi gibi geliştirme kartlarını kullanarak genişletebileceğiniz gibi, cihazlara IoT özelliği sağlamayı hedefleyen Electron ya da Pinoccio gibi arabirimlerden de faydalanabilirsiniz.
– Bir programlama arabirimi
Cihazların internet erişimi olabilir, fakat bu yeterli değil. Cihazlarımızın veri alışverişini hangi metodlarla yapabileceğini bilmemiz gerekiyor. API’lar (Application Programming Interface) sayesinde cihazları açıp kapamamız, cihazın sensörleri sayesinde okudukları veriler gerçek zamanlı olarak erişmemiz, hatta cihazlar üzerindeki özel giriş ve çıkışları kontrol edebilmemizi sağlıyor. Bunu “donanımla konuşmamızı sağlayan yazılım katmanı” olarak özetleyebiliriz.
IoT özelliği bulunan ya da IoT özelliği eklemeyi sağlayan cihazlara komutlar göndererek sensörlerinin algıladığı veriyi okuyabilir ya da cihaz üzerindeki bir devreyi internet üzerinden çalıştırabiliriz.
– Bir algoritma
İnternet erişimine sahip cihazlarımız var. Bu cihazlarla “hangi dilde” konuşacağımızı da biliyor. Sırada bir algoritma oluşturmak var. Basit bir algoritmayı çalışır hale getirmek için IFTTT (If This Then That) ya da Zapier imdadımıza yetişecektir. Algoritmalara basit örnekler verecek olursak:
[Telefonumdan şu websitesindeki bu butona bastığımda] [salonumun tavan aydınlanması] {şu ayarlarla} [açılsın].
[Saat 07:00 olduğunda] [Kahve makinası] [çalışmaya başlasın].
[Bahçedeki toprağın nemi] [belirli bir değerin altına düşerse] [sulama sistemi çalışsın].
Nerede, ne zaman ve nasıl?
IoT, kişisel kullanımda ya da ev kullanımında hayatımızı kolaylaştırdığı gibi, daha büyük skalalarda da faydalar sağlıyor. Günümüzde pratik kullanıma ilişkin milyonlarca fikir geliştirilse de, IoT’nin dünyayı nereye götüreceğini kestirmek güç. Giyilebilir cihazlar, her geçen gün bir yenisi üretilen sensörler, yepyeni algoritma oluşturma araçları kullanıcı ve nesne arasındaki ayrımı ortadan kaldırıyor; kullanıcıyı nesne, nesneyi ise kullanıcı haline getirmenin kapılarını aralıyor.