Hepimiz için zamanın kısıtlı olduğu ve teknolojinin oldukça hızlı geliştiği bu internet çağında, belki de ancak yıllar boyunca bireysel deneyim sayesinde öğrenilebilecek değerli bilgilere bu kadar kolay ulaşabiliyor olduğumuz için şanslı sayılırız. Günümüzde bir girişimde bulunmak isteyen genç bir üniversite mezunu, nasıl iş planı oluşturabileceğinden bir firmanın faaliyet gösterdiği sektöre göre nasıl yönetileceğine kadar ihtiyaç duyduğu bilgiye internet aracılığı ile kolayca erişebiliyor.
BBC Studios’a ait Science Focus sitesindeki bir yazıya göre, çevrimiçi depolama bağlamında dört büyük servis sağlayıcı olarak sayılabilecek Google, Amazon, Microsoft ve Facebook’un sahip olduğu veri hacminin yaklaşık olarak 1.2 milyon terabayt olduğu iddia ediliyor. Haliyle, bu kadar büyük bir veri hacminin önemli bir parçasını oluşturan içeriklerin tümü hakkında bilgi sahibi olmak imkansız. Öğrenmeye ayırabildiğimiz kısıtlı zaman içinde tercihlerimize göre ilgimizi çeken içeriği tüm bu bilgi karmaşası içinden seçip, sindirmeye çalışıyoruz. Üstelik, eriştiğimiz bilginin de doğruluğu konusunda karar almak için ayrı bir çaba sarf etmemiz gerekiyor; kitapların bir sayfalık makalelerde özetlendiği bu dönemde tanımlamaların yeterince yapılmaması, okuyucunun tükettiği içeriği algılamasını zorlaştırırken olduğu gibi kabullenmeye yönlendiriyor. Böylece her gün sosyal mecralarda trend konusu olmuş, birçok kişi tarafından konuşulan ve paylaşılan fakat temelde ne olduğu konusunda sadece fikir sahibi olunan içeriklerle karşılaşıyoruz.
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Girişimcilik haberlerini takip ediyorsanız, “start-up projelerinin başarısız olmasında temel neden” gibi ifadeler ile makale, haber ve benzeri içeriklerin başlıklarında sık sık karşılaşmışsınızdır. Kısa bir zaman önce, takip ettiğim ve kendi mecrasında otorite sayılan bir web sitesinde ben de benzer bir başlıkla karşılaştım. Makaleye yakın dönem içerisinde başarısız olmuş start-up örnekleri ile başlanmış; örneklerin hemen ardından bu başarısızlıkların temel nedeni olarak erken ölçeklendirme olduğu belirtiliyor. Erken ölçeklendirmeye örnek olarak ise şunlar veriliyor:
Hızlıca ve çok fazla sayıda işe alım yapılması,
Ürün hazır olmadan müşteri edinimine çok harcama yapılması,
Ana metrikler analiz edilmeden pazarlama bütçelerinin artırılması.
E tabi, birde şık ve anlamlı bir Excel grafiği var yazıda; peki benim gibi meraklı birisine bu kadar bilgi yeter mi? Böyle değerli bir bilgiyi görmüşüm, hemen başladım araştırmaya.
Girişimler ve ölçeklendirme ilişkisi
Öncelikle araştırma yapacağımız konunun elementlerini tanımlamakta fayda var; startup ve ölçeklendirme nedir? Kelime anlamına baktığımızda bir şeyi harekete geçirme sürecine yada eylemine start-up denildiğini görüyoruz. Kısaca start-up olarak adlandırdığımız firmanın tanımı için ise “yeni kurulmuş ve gelişme aşamasındaki şirket” diyebiliriz. Eric Ries, Yalın Girişim adlı kitabında “aşırı belirsiz koşullar altında yeni bir ürün veya servis üretmek için tasarlanmış insan yapımı kurum” olarak tanımlama yapıyor. Bu tanımlamaya göre firma veya endüstri büyüklüğü gibi etkenler göz ardı ediliyor. Günümüzde daha çok ikinci tanımlamaya yakın kullanıldığı söylenebilir; bununla birlikte yeni kurulmuş bir şirketin gelişme aşamasında olması da büyüme olarak nitelendirilebilir. Öyleyse ölçeklendirme nedir? İlk paragrafta bahsettiğim makalenin verdiği örneklere baktığımızda ölçeklendirmenin tanımı olarak “üretimde ve müşteri ediniminde erken büyüme” olarak tanımlanıyor. Bu noktada tamamen yeni bir başlangıç olan start-up sürecinin doğal olarak büyüme sürecine sahip olduğunu söyleyecek olursak, makaleye göre dikkat edilmesi gereken temel problem hazır olunmadan hızlı büyüme elde edilmesi. Nitekim, neye hazır olmaya makalede sadece bir cümle içerisinde yer veriliyor; erken büyümenin ürün-pazar uyumu sağlanmadan büyüme olduğundan bahsediliyor ama üstüne pek gidilmiyor.
Fundable.com’daki bir makaleye göre “inkremental oranda kaynak artırmasına karşılık ciroda üstsel büyüme elde etmek” ölçeklendirme olarak nitelendiriliyor; buna ek olarak geleneksel ölçeklendirmeyi ise kaynak artırımı karşısında eşit oranda ciro artışı ile ilişkilendiriyor. O zaman erken ya da değil, ölçeklendirme başarılmış ise start-up’ın başarısız olması pek olası değilmiş gibi gelmedi mi size de? Ama o kadar çok makale var ki bunu iddia eden, hepsi de yanılıyor olamaz. İşte burada biraz daha detaya inmemiz gerektiğini anlıyoruz ve ölçeklendirmeyi uygulama alanlarını öğrenmek için hemen ölçeklendirme tiplerini araştırmaya başlıyoruz (ne de olsa internetimiz var).
Klasik start-up ölçeklendirmesi belirsizlikler karşısında verimi önceliklendiriyor. Şirket kurmanın bir uçurumdan kanatları tamamlanmış bir uçakla atlayıp, düşüş sırasında üretimini tamamlamak gibi olduğu benzetmesi yapılıyor. Yani temel işlevini, uçmayı süzülebilecek kadar minimum derecede yerine getirebilecek ürünü geliştirmekten ve kullanıma sunulduktan sonraki süreçte uçma verimini artırarak, düşüş hızını zamanla azaltmaktan bahsediliyor. Eric Ries da “yalın girişim” modelinde ürün-pazar uyumu olarak adlandırdığı bu süreci, minimum kullanılabilir ürünü (MVP) üretip, start-up sürecinin başında bulunan aşırı belirsiz koşulların etkisini pazardan elde ettiği geri bildirim ve veriler ile azaltmak, artan verim ile ölçeklendirmek olarak açıklıyor. Bunun için ürün geliştirme sürecini olabildiğince yalın ve kısa döngüler halinde tutmak gerekiyor. Böylece üretim sürecini tamamlamış bir ürünün ancak pazara sunulduktan sonra bu ürünün sunduğu özgün faydaların kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamadığını ve dolayısı ile satılmadığını keşfetmek yerine, bu ürünü “alpha” yada “beta” versiyonunda sunarak hem kullanıcı geri bildirimleri ile ürün geliştirme sürecini doğru yönde ve dinamik tutmayı, hem pazarlama ve yönetim faaliyetlerine erken başlayarak kontrollü büyümeyi sağlamayı hem de ürün-pazar uyumunu uygulama ile erken tespit edip, stratejik bir karar değişikliğine gidebilmeyi hedefliyor.
2. Klasik ölçeklendirme
Klasik ölçeklendirme ile büyüme, kurumun faaliyet gösterdiği koşullardaki belirsizliğin belirli derecede azalması ile verimli büyümeye odaklanıyor. Bu yaklaşım, proje bazında yatırım getirisinin (ör: ROI) istikrarlı olarak sermaye maliyetini aşmasını sağlamak için Tükçe karşılığı hassas getiri oranı olan “hurdle rate”in kullanıldığı klasik şirket yönetim tekniklerini yansıtıyor; hassas getiri oranını bir proje için tamam mı devam mı kararı almamızı sağlayacak kabul edilebilir minimum yatırım getirisi oranı olarak düşünebiliriz. Makaleye göre bu tip bir optimizasyon, oturmuş ve istikrarlı bir pazarda getirileri olabildiğince artırmayı hedefliyorsanız uygulanabilecek iyi bir strateji.
3. Hızlı ölçeklendirme
Hızlı ölçeklendirme, büyüme oranını artırmak için verimlilikten fedakarlıkta bulunmayı uygun görüyorsanız uygulayabileceğiniz bir strateji. Nitekim, hızlı ölçeklendirmenin klasik ölçeklendirmeye benzer bir şekilde belirsizliğin az olduğu, maliyetlerin iyi anlaşıldığı ve tahmin edilebildiği koşullarda uygulandığına dikkat çekmemiz gerekiyor. Bu nedenle pazar payı kazanmak yada ciro hedeflerini tutturmak için etkili bir yöntem olduğunu kabul edebiliriz. Makalede, finansal hizmet sektöründe bu tip ölçeklendirmenin sık kullanıldığı örnek olarak veriliyor. Özellikle analist ve bankerlerin dikkatle hazırlanmış ve sağlıklı çalışan hızlı ölçeklendirme yatırımları gibi finansal modelleri uygularken tereddüt etmeden karar alabildiklerini belirterek bu ölçeklendirme tipinin finansal hizmetler sektörünün pazar yapısı ile olan uyumuna dikkat çekiliyor.
4. “Blitz” ölçeklendirmesi
Son ölçeklendirme tipi olarak kelime anlamı ani ve şiddetli saldırı veya yenilgi anlamına gelen “blitz” kelimesinden türemiş “blitz” ölçeklendirmesi veriliyor. Bu yaklaşım, verimlilik pahasına yapılacak fedakarlığın karşılığının alınabilirliğine dair belirsiz koşulların etkisinin azalmasını beklemeden tamamen hız kazanmaya odaklanıyor. Klasik start-up ölçeklendirmesi için uçurumdan atladıktan sonra uçağı tamamlayarak düşüş hızını yavaşlatma analojisi öne sürülmüştü; blitz ölçeklendirmesi ise henüz kanatlarını oluşturma aşamasında iken parçaları bantlayarak uçağın gövdesini üretmeye ve bir çift jet motoruna bağlayıp uçurumdan atmaya benzetiliyor. Aslında doğada da sık sık görebileceğimiz “yap ya da hayatını kaybet” içgüdüsel yaklaşımına çok uzak değil. Böyle bir yaklaşımın pratikte uygulanabilirliğini tartışmamak elde değil.
Öte yandan, blitz ölçeklendirmesini hesaplanabilir bir şans oyununa benzetirsek, uygun koşullarda kullanıldığında bu strateji, girişimciler için çok güçlü bir araç olabilir. Sürdürülebilir sermaye tüketim gücüne sahip girişimcilerin elinde rekabetin yüksek olduğu pazarlara girebilmek için optimal bir stratejiye dönüşebiliyor. Alınan risk karşılığında beklenen kazanç yeterince yüksek olduğu sürece konumunu güçlendirmiş pazar liderlerini, hız faktörü ile devre dışı bırakıp pazar payı kazanırken, rakiplerin çözüm üretmesine zaman tanımayıp sadece yetişme oyununa mecbur bırakma fırsatı blitz ölçeklendirme tipini oldukça çekici kılıyor. Google ve Facebook’un klasik start-up ölçeklendirmesi ile başlayıp ürün-pazar uyumunu başardıktan sonra pazar liderliğini yakalamak için blitz ölçeklendirmesine geçtiği belirtiliyor. Ayrıca yeni pazar oluşturan ürün projelerinde kullanıldığında rekabet tehdidini azalttığı gözlemleniyor.
Şu ana kadar yaptığımız araştırmada, start-up projelerinin başarısız olmasının temel nedenin ne olduğunu öğrenmeye çalıştık; “temel neden erken ölçeklendirmedir” beyanını başlangıç noktamız olarak aldık ve bu beyan içerisinde geçen anahtar kelimelerin tanımı yaptık. En nihayetinde, elde ettiğimiz tanımları etkileyen faktörleri inceledik. Araştırma kapsamımız dahilinde edindiğimiz bilgiye göre başarısızlığın sebebinin ürün-pazar uyumunu sağlamadan kaynak artırımı ile büyümeyi yakalamaya çalışmak olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Öte yandan, bunun erken ölçeklendirme hatası olduğu söylenebilir mi? Yoksa ifadeyi, uygulanan ölçeklendirmeyi başaramama yada uygun ölçeklendirme tipinin kullanılmaması olarak mı düzenlemeliyiz?
Okuduğum en doyurucu yazılardan bir tanesi. Gerçekten çok teşekkürler. Henüz bir girişime atılmamış olsam da gelecek dönemler için böyle bir düşüncem var. Yavaş yavaş bilgi biriktiriyorum.
Bunlar da ilgini çekebilir
İlgini çekebilir
DAM BİLGİ TEKNOLOJİLERİ A.Ş. | SHERPA BLOG SİTE KULLANIM KOŞULLARI
Demek şifreni unuttun.
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Okuduğum en doyurucu yazılardan bir tanesi. Gerçekten çok teşekkürler. Henüz bir girişime atılmamış olsam da gelecek dönemler için böyle bir düşüncem var. Yavaş yavaş bilgi biriktiriyorum.