Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Birçok bağımsız tasarımcı ve stüdyo, tasarım süreçlerinde karşılaşabilecekleri problemleri çözmek ve süreci iyileştirmek için farklı yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu süreçler bir plan doğrultusunda ve yöntemsel devam edebileceği gibi, tamamen raslantısal olarak da işleyebilir. Bununla birlikte, genel olarak bir tasarım sürecinde sıklıkla kullanılan aşamalar bulunur.
Birçok bağımsız tasarımcı ve stüdyo, tasarım süreçlerinde karşılaşabilecekleri problemleri çözmek ve süreci iyileştirmek için farklı yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu süreçler bir plan doğrultusunda ve yöntemsel devam edebileceği gibi, tamamen raslantısal olarak da işleyebilir. Bununla birlikte, genel olarak bir tasarım sürecinde şu aşamalar sıklıkla kullanılmaktadır.
Tasarım sürecinin ilk aşaması olan problemin tanımlanması; üzerinde çalışmış olduğunuz fikir veya proje ile vermek istediğiniz mesajın içeriğinin, bu mesajın iletilmesi istenen kitlenin ve mesajınızı engellere uğratmadan nasıl ileteceğinizin belirlenmesidir. Bu aşamada tasarım problemi oldukça açık ve yalın bir şekilde ortaya konur fakat proje sahibi problemin tam olarak farkında olmadığından bir belirsizliğe düşebilir. Burada problemi tanımlayıp analiz edecek kişi tasarımcıdır; tasarımcı problemi tanımlamadıkça çözüm aşamasına geçilemez. Tasarımcının karşılaşacağı büyük problemlerden bir tanesi de proje sahibinin geçmişteki örnek ve alışkanlıklara bağlı kalarak tasarımcıyı, etkileyici olmayan işler yapmaya sürüklemesidir.
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Bu ve benzeri sorunları çözebilmek için kendinize şu soruları sormanız faydalı olacaktır.
Her şeyden önce tasarımınız ile ilgili, mesajınızın yolunu belirleyecek ve katkıda bulunacak (fotoğraf, illüstrasyon, grafik ögeleri, vb.) yardımcı malzemelere ihtiyacınız olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Sonrasında tasarımınızın amacının belirlenmesi gerekir; bu mesajın bilgilendirme amacıyla mı, bir kuramı açıklama amacıyla mı, dinsel, politik, sosyal bakış açılarını tanıtmak amacıyla mı, yoksa sadece eğlendirme amaçlı mı olduğuna karar verilmelidir.
Tasarımınızın hitap edeceği kitlenin büyüklüğü, yaş aralığı, demografik yapısı, ilgi alanı, geçmiş deneyimlerinin analizi, alışkanlıkları, bölgesel veya uluslararası olması ve ortak özellikleri, ileteceğiniz mesajı büyük ölçüde şekillendirmektedir (kuruluşlar, öğrenciler, sporcular gibi).
Hedef kitlenizin özellikleri size ileteceğiniz mesaj konusunda yardımcı olmaktadır. Bu bilgiler ile mesajınızın içeriğini şekillendirerek daha temiz bir mesaj vermeniz kolaylaşacaktır.
Mesajınızı iletmek için seçeceğiniz iletişim yöntemi (billboard, banner, afiş vb.), beklentilerinizi ve ihtiyacınızı karsılayacak en iyi yanıtı vermelidir. Yöntemlerinizi karşılaştırarak hangi yöntemin mesajınızı iletmede en yalın ve mantıklı olduğuna karar vererek bu yolu seçmelisiniz.
Probleminiz hakkında mümkün olduğunca bilgi toplayabilmek, size tasarımınız için bir çıkış noktası sağlayacaktır. Proje sahibinin pazardaki konumu ya da kampanya için belirlenen hedef kitleyi ve diğer önemli ayrıntıları içeren bir rapor önemli bir yol gösterici olabilir. Bu süreçte, proje sahibinin ihtiyaçlarının ve çalışma alanının, diğer tasarımcıların benzer problemler için bulduğu çözümlerin ve tasarımın iletileceği ortam gibi konuların üzerinde durulması gerekir.
Tasarımınızı proje sahibine sunacağınız zaman, yapılan araştırmaları ve topladığınız bilgileri savunarak sunumunuzu desteklemeniz etkili olacaktır. Problem ile ilgili daha önce ne gibi çözümler bulunduğu bilinmeli, farklı tasarımcıların projeleri incelenmeli ve yorumlanmalıdır. Bu kısımda dikkat edilmesi gereken diğer nokta ise, var olan alışkanlıklardan oluşan çözümleri kopyalayarak uygulamaktır ki bu, genellikle mesleki ve ahlaki açıdan doğru değildir. Farklı tasarımcıların bulduğu çözümleri incelemek eğitim sürecinin bir parçası olabilir fakat tasarımcı, yeteneğini ve yaratıcılığını sonuna dek kullanarak elindeki problemi kendi başına çözmek için çaba göstermelidir. Çalışmaya başlamadan önce, projede tasarımcının görevinin tam olarak ne olacağının belirlenmesi ve proje sahibinin pazardaki konumu, pazardaki benzer ürünler, ürünün satış ve pazarlama biçimi, pazar araştırması, ürün veya hizmetin tasarım kimliği gibi konulardaki incelemeler, tasarımcıya proje sahibi ile olan süreçte büyük katkı sağlayacaktır.
Bu aşamanın genel amacı problem hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenebilmektir. Farklı kaynaklardan toplanan bilgiler yaratıcılığa farklı bir boyut kazandıracaktır. Yeni bilgileri yeni çözümler ile uygulayarak tasarımcı, yinelenen bir kısırdöngünün içinden çıkmış olur.
Yeni ve etkileyici bir fikir bulma ve bunu geliştirme yönünde yapılan araştırmalar, tasarım sürecinin en kritik evresini oluşturur. Her tasarım problemi kendi içinde birçok çözüm olasılığı içermektedir. Yaratılan çözümler içinden en etkili olanı seçilmeye çalışılır. Bu aşamada birçok tasarımcı belirli bir plana uymadan deneyimi, bilgisi ve sezgileriyle bir çözüm bulmaya çalışır. Yaratıcılık üzerine yazılmış birçok kitapta yaratıcı düşünce üretmenin birçok yöntemi olduğundan bahsedilir.
İçlerinde en yaygın olan şu altı yönteme bakalım:
Dikey düşünme yöntemi, açık ve mantıksal bir çizgi izlemektedir. Bu, insan beyninin normal çalışma sistemidir. Başka bir deyişle, alışılmış olan etkili ve mantıklı bir çözüm bulma yöntemidir. Kapsamlı düşünme yöntemi ise, umulmayanı ve denenmemiş bir bakış açısını bulmayı hedefler.
Alex Osborn tarafından geliştirilen bu yöntemde, farklı düşüncelere sahip bir grup insan yaratıcı düşünce üretmek ve problem çözmek için bir araya gelirler. Bu toplantılarda ortaya atılan fikirlerin saçma veya alakasız olmasının hiçbir önemi yoktur. Akla gelen her şey ortaya atılır ve katılımcı bireyler utanma duygusunu ya da aptal görünme duygusunu bir kenara bırakmak zorundadırlar. Bu toplantılarda bir düşünce diğerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlar.
Tasarımcı, üzerinde çalıştığı problemi çözmek için belirli bir zaman ayırdıktan sonra bir süre dikkatini başka bir konuya verir. Bu süreçte bilinçaltı problem için çalışmaya devam eder ve düşünceler kuluçkaya yatırılmış olur. Bu, bir konu üzerinde fazla düşünmenin getirdiği tekdüzelik ve kısırdöngüden bir tür kurtulma çabasıdır.
Birçok tasarımcı ve sanatçı tarafından en yaygın olarak kullanılan yaratıcı düşünme yöntemi kağıt ve kalemle not almaktır. Eskizler ve küçük karalamalarla birçok yaratıcı düşünce kağıt üzerine çabucak aktarılabilir.
Sanat ve tasarım alanlarında karşılaştığımız birçok etkileyici buluş; birbirleriyle çelişen, hatta aykırı olan unsurların bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Pablo Picasso, post empresyonist ressam Paul Cezanne’ın çalışmaları ile Afrika masklarının kübizmin doğuşuna ortam hazırlayan esin kaynakları olduğunu belirtmiştir.
Bakma, gözden geçirme, denetleme ve inceleme de tasarımcıların en çok yararlandığı esinlenme yöntemleri arasındadır. Müze ve sanat galerileri, dayanıklı eşyalar satan dükkanlar ya da kütüphaneler, beynin veri bankasını zenginleştirerek yeni biçimlere ve renk düzenlemelerine kaynak oluşturabilirler.
Daha öncesinde değindiğimiz 3 aşama, problemin ortaya konularak olasılıkların araştırılmasına yönelik çalışmalar içermekteydi. Çözüm bulma ise bu olasılıklar hakkında karara varılarak araştırmanın sona erdirilmesidir.
Bu aşamada oldukça nesnel davranılması gerekmektedir. Eğer bulunan çözüm içinde kuşkular barındırıyorsa, üç evreli bir sınamadan geçirilmesinde fayda vardır. Bu aşamalar:
Bu kriterde tasarım elemanlarının içeriği; anlaşılırlık, mesajın gücü, mesajdaki belirsizlik ya da karışıklık, tipografik algılanabilirlik, yazı ve görsellerin mesaja katkısı, kullanılan renklerin çağırışımları ya da istenmeyen bir simgelemenin söz konusu olup olmadığı gibi sorularla değerlendirmeden geçirilir.
Tasarımda kullanılan görsel unsurların bütünlüğü; görsel hiyerarşi, tasarımda yer alan kontrast, görsel unsurların boşluk üzerinde dağılımı gibi sorular ile değerlendirmeden geçirilir.
Tasarımda kullanılan üslubun içeriğe uygunluğu, görsel unsurlardaki anlatımcı ve dikkat çekici özelliklerin yeterliliği, tasarımın beklenmedik unsurlar içerip içermediği, yapılan tasarımın hedef kitle açısından doğru bir ses tonuna sahip olup olmadığı, biçim ve renklerin bu ses tonuna katkısı gibi sorular değerlendirmeden geçirilerek problemin çözümüne ilişkin süreç mantık çerçevesinde ele alınır.
Tasarım sürecindeki son aşama ise bulunan çözümü sunma ve uygulamadır. Tasarımcının — en iyi çözümün proje sahibi tarafından onaylanmaması gibi bir olasılığı da göz önünde bulundurarak — uygulayacağı strateji, yaptığı çalışmaların kabul edilebilirlik oranını yükseltmeye yönelik olmalıdır.
Tasarımcı, çözümlerin avukatlığını yaparken aynı zamanda — proje sahiplerinin genellikle derin bir görüntü ve algılama ile ilgili bilgileri olmaması nedeniyle — proje sahibine sunduğu çözümü salt görsel niteliklerle değil, bununla birlikte, konuya uygunluk ve istenen mesajı etkili bir biçimde aktarabilme özellikleri açısından da savunabilmelidir. Çözüm aşamasından önce problemin tanımlanması ve bilgi toplama aşamalarında proje sahibi ile ortak çalışma halinde olmak iyi bir strateji olup proje sahibinin kişisel katkısından dolayı çözümün daha iyi değerlendirilmesine yardımcı olacaktır.
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat