Sistemde bu kadar yeni iş olanağı varken, bu değişikliğe adapte olmak isteyen, size sitelerini yeniletmek için başvuran insanlara ya da firmalara nasıl yaklaşmanız gerektiğiyle ilgili olarak kendi tecrübelerimden derlediğim bazı pratik çözümleri aktaracağım. Bu bilgilerin, özellikle freelance çalışan ve tecrübesi az olan tasarımcılar için faydalı olacağına inanıyorum.
Mesela, ilk toplantıya çalışmış olarak gidin; “Bakalım ne çıkacak?” diye giderseniz farkınız belli olmaz. Firmayı; dünyada ve Türkiye’deki rakiplerini inceleyin. Özellikle yabancı örneklerin hitap şekillerine dikkat edin. Yaptıkları işi veya ürünü nasıl ifade ettikleri çok önemli.
Müşteri ilişkilerinizi ve tasarım sürecinizi nasıl iyileştirebilirsiniz?
Müşterileriniz için en büyük soru işareti, web sitelerinde sunacakları içerik olacaktır. Bu konuda bilgili ve yetkin olduğunuzu göstermeniz onları rahatlatacaktır. Siz de örnekler ve bilgiler vererek, süreç içinde yönlendirici olacağınızı hissettirin.
Beğendiğiniz web sitelerini göstermekten çekinmeyin. Hatta aynısı gibi olursa ne olur diye de düşünmeyin. Burada önemli olan, müşterinizin tarzını tam olarak anlayabilmek. Siz ne kadar “Doğrusu bu değil” deseniz de, onların akıllarında hep beğendikleri web siteleri olacaktır. Bununla mücadele etmeyin. Beğendiği tarzı mükemmelleştirmeye çalışın. Böylece vakit kazanabilirsiniz.
İçerik konusuna geri gelelim, çünkü bu önemli. Müşterinizin mevcut web sitesindeki içeriği aynen koyup, sadece görüntüyü modernleştirme isteğine elbette karşı koyun. Müşterilerinize, belli bir kurgu içinde sunulmayan içeriklerin artık okunmadığını; merak ettirecek sorular ve yönlendirmeler olmadan, paragraflarca misyon-vizyon içeriği sunmanın bir işe yaramadığını anlatın. Ancak bunları anlatmanın en etkili yolu, bu kurguyu onlara göstermektir. Yoksa kuru kuru “Misyon-vizyon içeriğini kaldırıyoruz” derseniz, “Eyvah bu tasarımcı beni ve hizmetimi tam olarak anlatamayacak galiba” kuşkusu duymalarına neden olabilirsiniz. O yüzden, bu tip kurguları ya ikinci toplantıya bırakın ya da yaptığınız ön çalışma ile, basit de olsa örnek vermek amacıyla bir kurgu üreterek gidin. Böyle yaparsanız etkilendiklerini göreceksiniz. Konuşma ilerledikçe dizginleri size bırakacaklarını ve “Galiba bu çocuk bu işi çözecek, beni de fazla uğraştırmayacak.” diye düşünmeye başlayacaklarını göreceksiniz. Bu izlenimi yarattığınız anda işler çok daha kolay ilerleyecektir. Yoksa her aşamada kendini size karışmak zorunda hisseden bir müşteri yaratırsınız, ki bu iki taraf için de zorlayıcı olur.
Mümkünsetoplantıya gitmeden önce, müşterinin tarzına ve sitenin işlevine göre, kafanızda web sitesinin teknolojisini de irdeleyin. Web sitesinin altyapısı WordPress mi olacak, yoksa standart HTML mi? Eğer WordPress kullanılacaksa, aklınızdaki kurguya uygun bir WordPress teması var mı? Eğer site HTML ile geliştirilecekse, muhtemelen bir de backend işleri de olacaktır; ki bu tip işlerde, (eğer çok iyi yazılım geliştirme ekibiniz yoksa) sadece arabirim tasarımı sorumluluğunu almayı tercih edin.
WordPress’i çok iyi öğrenin ya da çevrenizde Wordpress konusunda bilgi sahibi olan bir yazılım geliştiricisi bulundurun. Ama mutlaka, WordPress’in sağına soluna dokunabilecek kadar bilgi edinin. WordPress temaları konusunda ekstra efor sarf etmemek iyi bir fikir olabilir. Alışkın olduğunuz temalardan devam edin. Örneğin; kurumsal siteler için Enfold, bloglar için ise Soledad ve yoğun içerikli web siteleri için Smartmag temalarını öneririm.
İlk toplantınızda, hedefin ne olduğunu sorun. Bu web sitesine gelen insan sayısının çokluğundan ziyade, ziyaretçilerin müşteriye dönüşmesinin öneminden söz edin. Bunu web sitesini değiştirmek isteyenler üzerinde ispatlayabilirsiniz de. Google Analytics raporlarını incelemek istediğinizi söyleyin. Eğer henüz bir Google Analytics hesapları yoksa, hemen kurmaya ve arabirim tasarımı süreci devam ederken, en az 1-2 hafta süreyle raporları gözlemlemeye ikna edin. Ziyaretçilerin, referans sayfalarına, varsa kariyer sayfasına ve yüksek oranla, adres almak amacıyla iletişim sayfasına uğradıklarını gösterebilirsiniz.
Bazen firmalar, ziyaretçi sayılarını önemseyebilir ve bununla övünebilir fakat genellikle, “Son zamanlarda eleman arayışınız arttı mı?” sorusuna “Evet” cevabı vereceklerdir. İş başvurularının arttığı süreçlere, web sitelerinin iletişim sayfaları daha çok ziyaret alır. Ama bunu öğrenince morallerini bozmazlar, çünkü rakamlar müşteriler için her zaman önemlidir 🙂
Sonuç olarak, içeriği hikaye anlatımı ile vermediğiniz sürece, kurumsal web siteleri 1-2 sayfa ile sınırlı kalabilir. Bu sayede hem yüksek bir bütçe vermek durumunda kalmaz hem de projenin, içeriklerin hazırlanmasını bekleme süreci nedeniyle gereğinden fazla uzamasını engellemiş olursunuz.
Peki müşterinizi hikayeli anlatıma ikna mı ettiniz? O zaman kağıt kalemi hazırlasanız iyi olur, zira muhtemelen bütün içerikleri siz yazmak durumunda kalacaksınız. İçerikleri müşterinizin hazırlamasını beklerseniz, bunun neden olacağı paradoks içinde yok olabilirsiniz. Bir bakarsınız, 1 yıl geçmiştir ve ana sayfayı dördüncü kez tasarlamaktasınız. Günümüzde web tasarımcıları aynı zamanda içeriği de tasarlamak ve üretmek zorunda kalabiliyorlar. “Devir çalışkan tasarımcı devri” diye boşuna demiyorlar.
Bunun benzeri bir durum fotoğraflar için de geçerli olabilir: bi türlü teslim edilmeyen ya da tasarımın son aşamasında gelen sürpriz fotoğraflar ve tasarımınızın bütünlüğünü bozan iğrenç görseller… Özellikle WordPress tabanlı web siteleri tasarlarken müşterinizin “Ben güncelleyeceğim” hayalini düşünerek hareket edin. Seçtiğiniz temanın sınırlarını zorlayacak yaklaşımlardan mümkün olduğunca kaçının. Bilgisayar kullanım bilgileri Word’de yazı yazıp kaydetmekten daha fazla olmayan kullanıcıların güncelleme yapmak isteyebileceğini hesaba katın, yoksa nezaketinizi aylarca suistimal edecek çok tatlı bir telefon sesi ya da “lütfeeeen” uzatmalı bir e-postayla sizi bir güncelleme serüvenine sokabilirler. Bir de bu nitelikte 4-5 tane müşteriniz olduğunu düşünün; tüm güncellemeler elbette Pazartesi günü 11:00 civarında gelecektir.
Müşterilerinizin diğer bir endişesi de “Google da ilk sayfada çıkacak mıyım?” olacaktır. Bu soruyu direkt olumsuz yanıtlamayın ama gerçekleri basitçe anlatmaya da üşenmeyin. Google’da üst sıralarda çıkmanın arama bazlı olduğunu; bunun belirli bir süre ve hedeflediğiniz aramaların cevaplarını barındıran içerikler gerektirdiğini, bu içeriklerin orijinal ve güncel olmasının şart olduğunu anlatın. Eğer yazılım sorumluluğunu da üstlendiyseniz, teknik olarak bütün gereklikleri yapmaya çalışacağınızı söyleyin. WordPress’in bu konularda da avantajını göreceksiniz.
Bazı müşteriler Google Adwords’e denemek için 100 TL reklam verdiklerini, ama hiç sonuç alamadıklarını söyleyeceklerdir. Onlara, Google reklamlarının ayrı bir profesyonellik gerektirdiğini, yoksa aynı sonucu almak için 10 kat fazla harcama yapmalarının gerekeceğini; bu işin uzun soluklu olduğunu denemelerle, analizlerle ve çıkan sonuçlara göre yapacakları müdahalelerle ilerleyen bir süreç olduğunu anlatın.
Bunu yerine başlangıç olarak sosyal medyayı hareketlendirmeyi önerin. Yapacakları aylık reklam harcamalarını bir sosyal medya uzmanına vererek çok daha iyi sonuç alabileceklerini, hatta web sitelerine sürekli güncel içerik girerek, zaman içerisinde öne çıkabileceklerini söyleyin. Bundan sonrası, artık müşterinizin sorumluluğunda olacaktır.
Tasarımcılar için, ziyaretçilerin nasıl birer müşteriye dönüştürülebileceği konusunda eğitim verme zamanları başladı. Web sitelerini yenilemek isteyenler, artık sadece iyi bir tasarımcı değil; kendileri için odaklanacak ve çözüm üretecek, bir kurgu yaratabilecek ve bunun sonuçlarını görüp, buna göre güncellemeler yapmayı göze alabilecek tasarımcılar arıyor.
Sizin bu konuda görüşleriniz ya da önerileriniz var mı? Yorum yazarak paylaşmaktan çekinmeyin.