Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Dijital Dünyanın Kadınları serimizin beşinci bölümünde 9-6 kamu çalışanı, 6-9 girişimcilik ve teknoloji mentoru Seda Çakmak konuğumuz oldu. Kendisiyle "elinin hamuruyla format atmak"tan, yazılım dünyasındaki erkek yoğunluğuna kadar birçok konuya değindik.
Bilgisayar Programcılığı ve İşletme bölümlerinden mezun olan Seda Çakmak, ilk 5 yıl özel sektörde çalışıp 6. yılını da kamu sektöründe doldurmak üzere. Kendi deyimiyle ise teknolojiyi, interneti, inovasyonu ve algoritmayı çok seven bir kamu(!) görevlisi. Yıllardır Ankara özelinde ve Türkiye genelinde girişimcilik, yaratıcılık, teknoloji ve yazılım gibi birbirlerini tamamlayan ekosistemlerde var olmaya çalışan bir kadın. HayalimdekiRobot projesi koordinatörü, alternatif Ankara yaşamına dair Lavarla isimli içerik sitesinin kurucularından, Startup Nedir? yazarlarından ve şimdilerde ise global bir inisiyatif olan Hello Tomorrow Türkiye‘nin Ankara koordinatörü… Kendisiyle hem kamu hem de özel sektör bağlamında kadın erkek eşitliği ve konuya kişisel bakışını konuştuk.
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Dijital dünya ve girişimcilik ekosistemi ile yakından ilgilenen, yazan, iş geliştiren, kurgulayan, teknolojiyi, interneti, inovasyonu ve algoritmayı çok seven biriyim. 11 yıllık çalışma hayatımın son 5 yılını kamuda geçiriyor olsam da gönlüm hep felsefesi olan ve değer yaratan işlerden yana. O yüzden benim mesaim 9-6 ile 6-9 olarak ikiye ayrılır… Şu ana kadar bir çok girişimde ve projede bulundum, halen mentorluk yaptığım platformlar var ama şu an global bir inisiyatif olan Hello Tomorrow’un Ankara koordinatörlüğünü yürütüyorum. Derneğin amacı dünyamızı değiştirecek ve geleceği iyileştirecek teknolojileri bulmak ve gelişmesine yardımcı olmak. Bir temsilci olarak buradaki görevimiz ise ülkemizde geliştirilen bilim ve teknoloji tabanlı girişimleri dünyadaki inovasyon ağına katmak ve küresel platformlarda ülkemizin rolünü arttırmak.
Uyandığımda ilk yaptığım şey kedime mama vermek oluyor, keza sizden mama bekleyen bir canlının miyavlamasına asla dayanamazsınız… Aslında benzer bir soruyu hep ben sormak istemişimdir insanlara; “Sabah seni yatağından kaldıran şey nedir?” diye… Bu soruyu herkes önce kendine sormalı diye düşünüyorum çünkü vereceğimiz cevap bizi gerçekten bu hayata ve yaşamımıza bağlayan şey olacak. Benim motivasyonum ise hala kurtarılacak bir dünya olması. Ciddiyim. Ben dünyayı kurtaracak kişiyim 🙂
Ortaokulda iken evimize her gün muhakkak bir gazete girerdi. Ben de gazetede gördüğüm bilgisayar görsellerini keser, yastığımın altında biriktirirdim. “Bir gün benim de olacak” hayaliyle uyurdum. O zamanlar bilgisayara ulaşmak imkansızdı tabii. Ta ki liseye kadar… 2002 yılında kimya dersinden aldığım uygulama ödevini araştırmak için bir arkadaşımdan yardım isterken beni Google ile tanıştırması paha biçilemez bir heyecandı. Sadece bu değildi tabi. Bize teknoloji dünyasının kapılarını açan her zaman filmler olmuştur bilirsiniz. Bilim kurgu filmleri de her zaman ilgimi çekmişti. Küçükken, kuzenlerimle izlediğim filmler hakkında konuşur, genellikle gerçek dünyada olmayan bir teknoloji kullanılmışsa; “Sence gerçekten var mı?” diye sorardık ve “Yok öyle bir şey, film icabıdır” derdik. Yine bir film sonrası aynı soruyu ben sordum. Çocuklardan birinden aldığım cevap müthişti. Benim dile getiremediğim ve alaycı tepkilerle karşılaşırım korkusuyla gerçek düşüncelerimi söyleyemediğim bir zamanda onun böyle bir çıkış yapması beni çok heyecanlandırmış, zihnimde büyük kapılar açmıştı: “Eğer bir insan bunu düşünüp üzerine film yapıyorsa, tabii ki gerçektir.” Ya da bir gün gerçek olacaktır… İşte o bütün teknoloji algım bu yorumdan sonra şekillendi ve bir tutkuya dönüştü.
Bilgisayar teknolojisi ve programlama okuyordum. İlk bilgisayarımı da üniversitenin ilk yazında almıştım. Ders çalışmak içindi fakat onunla yapmak istediklerim ders çalışmaktan fazlasıydı. Bunun yanında, hayatım boyunca bilgisayar oyunu oynamayı asla beceremedim.
Oldum olası teknoloji ve dijital hayat hakkında düşünür, yorum yaparım. Artıları eksileri ile insanlığın teknolojiye olan reaksiyonunu ölçmeye çalışırım. Algılarımızın ve davranışlarımızın ne derece değiştiğini gözlemlerim. Yeni teknolojik gelişmeleri elimden geldiğince takip ederim. Hatta bundan müthiş haz duyarım. Bunlarla yetinmeyip yazacağım bir mecra bile oluşturmuştum. 3 yıl önce İnsan ve Teknoloji adında bir websitesi açıp yorumlarımı oraya aktarmaya başlamıştım. Fakat sonrasında hayatıma giren başka girişimler ve projelerden dolayı devamını getiremedim. Benim için hep bir kanayan yara oldu ama kendimi yeniden yazmaya hazırlıyorum.
Başlarda kariyerimi seçme lüksüm yoktu, çalışmak ve para kazanmak zorundaydım, deneyimsiz ve bilgisizdim. Bu yüzden önüme çıkan her fırsatı değerlendirdim. Ama mizacım gereği bir çizgim vardı; ne yapıyorsam elimden gelenin en iyisini yapacaktım ve önüme gelen her işi hakkını verene kadar öğrenecektim. Bu çizgiyi takip etme gayreti, benim bir çok alanda deneyim sahibi olmamı sağladı. Bu sayede hiç işsiz kalmadım. Elbette bundan sonraki kariyerimde neyi seçeceğimi çok daha iyi biliyorum ve seçiyorum da. Benim önceliğim işimi ve doğal olarak kariyerimi farkındalık ile seçmek. Beni hedefime götürmeyecek işlerde vakit harcamamak önceliklerim arasında. Çünkü zaman herkes için farklı ve çok değerli.
Teknik olarak aynı değil, fakat okuduğum bölümün (Bilgisayar teknolojisi ve programlama) yaptığım işlere katkısı çok fazla. Şu an kod yazmıyorum ama özellikle algoritma derslerinin zihinsel becerim üzerinde çok etkili olduğunu, yaptığım bir çok işte görebiliyorum. Çalışma hayatı ile ilgili desteklediğim bir görüş var: “İş işte öğreniliyor.” ama bir yandan da eğitiminiz sizin becerileriniz ve iş ahlakınız ile birleştiğinde o işe imzanızı atıyorsunuz.
Kamunun dışında olmayı hedeflediğim kesin ama ne yaparsam yapayım, içinde bulunduğum parçalı ve küçük yapılardan edindiğim deneyim ve becerileri aktarabileceğim, bir parçası olacağım daha büyük bir yapıda olmayı hedefliyorum. Bu yapının geleceğe yön veren dinamikleri taşıması da en çok istediğim şey.
Kesinlikle katılıyorum hatta bununla ilgili bir istatistik bile paylaşabilirim. Mentoru olduğum bir platform var, Kod Dünyası. 40bin civarı Instagram takipçisinin %70 i erkek. Sadece bu örnekten bile sektördeki varlığının güçlü olduğunu anlayabiliriz. Yanlış anlaşılmasın, mesleki başarıdan bahsetmiyorum, basit bir olasılık hesabı bu. Bir alanda ne kadar çok bulunursanız o alana hakim olursunuz. Mesleki başarıya gelince; ben ’87 doğumluyum. Yani ara çağ çocuklarından biriyim. Haliyle teknolojinin hiç olmadığı bir hayat ile birdenbire teknolojiye geçiş yapılan bir hayatı aynı dönemde yaşadık. O dönemde erkek çocukları “internet cafe”lerde saatlerini harcayıp “msn” “hack”lemeye (!) çalışırken, kız çocukları ders çalışıp kardeşine bakmak zorundaydı. Koca bir sektörün kadın-erkek dağılımını sadece bu örnekten yola çıkarak bile analizini yapmak mümkün bana kalırsa… Fakat her sektörde olduğu gibi zamanla bu yargı da değişti. Bilgisayarların üzerine dantel örtmüyoruz sonuçta 🙂 Kadınların varlığı önceki yıllara göre daha çok ve geometrik bir ivme ile artıyor diyebiliriz. Bu da çok sevindirici.
Evet karşılaştım. Format atmak 🙂 Bunu yapamayacağım söylendiğinde 19’umdaydım. “Bu kadar basit bir şeyi neden yapamayayım ki?” diyip yeni aldığım bilgisayara format atmıştım. Gösterdiğimde şaşkın bakışlara maruz kaldığımı hatırlıyorum. Ama gururum ve özgüvenim tavan yapmıştı. Bu olaydan sonra böyle bir durumla yeniden karşılaşmadım.
Eşitlikten bahsedebilmemiz için sunulan imkanların ve şartların da eşit olması gerekir. Eskiden beri makineye atfedilen cinsiyet erkekti. Bu bilinçle yaşayan toplumda elbette böyle bir eşitlik algısı yoktu ama bilişim ve teknoloji öyle hızda ilerliyor ki bu yargıların aynı hızda kırıldığını da görebiliyoruz.
Bir şeyden ne kadar çok bahsedersek, onu o kadar güçlendirmiş oluruz. Aslında cinsiyet ve eşitsizlik gibi kavramları da yine bizler çok konuşarak varlığını güçlendiriyoruz. Bir şeyi normalleştirmek için o şeyden çok bahsetmek lazım fakat bizler maalesef olumsuz tarafından yaklaşıyoruz. O yüzden olması gerekeni konuşalım diyorum. Erkekler her konunun çözümünde rol oynamalı. Desteklemeli, müsaade etmeli, hatta cesaretlendirmeli.
Böyle bir durum yaşadığımı hatırlamıyorum. Yaşamış olsam bile üstünde durmamış olduğumu düşünüyorum.
Sektörde çalışan kadın-erkek dağılımını eşitlemek, kadına biraz daha söz hakkı tanımak, kadın olduğu için değil, bir insan ve bir birey olduğu için bu yaklaşımı benimsemek eminim ki bir çok sorunun çözümü olacaktır. Ortaya yeni açılımlar, değişik pencereler ve daha fazla dinamizm çıkması hepimizin kazancına olacak.
Becerileri ve istekleri ne olursa olsun, hayal ettikleri her şeyi yapabileceklerini unutmasınlar. Varlıklarını güçlendirecek her adımı korkmadan atsınlar. Bunun için gerekli olan şey sadece çok çalışmak, gayret etmek ve istemek. Zaten bir kadın o işe el atmaya görsün, her şey daha farklı işler…
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat