Lisans eğitimini tamamladıktan sonra, her yeni mezun gibi güvenli seçenekte karar kılar ve Citibank’ta çalışmaya başlar. Bu iş aşağı yukarı 1 sene sürer, çünkü kendi işini kurmak için planlar yapmaya başlamıştır bile… 1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sualtı Sporları Kulübü’nde (BÜSAS) Nevzat ile tanışır ve arkadaş olurlar. Bir süreliğine yolları ayrılsa bile, 2000 senesinde tekrar buluşurlar ve ünlü “Güney Kampüsü”nde buluşarak fikirlerini masaya yatırmaya başlarlar. Yemek Sepeti de bu fikirlerden biridir. Fikrin potansiyelini tartmak için bazı restoranları ziyaret edip fikir alırlar. Sonrasında bunun iyi bir fikir olduğunda hemfikir olup denemeye karar verirler. Nevzat devam ettiği MBA eğitimini bırakır, Melih de işinden istifa eder. Melih’in Citibank’tan istifasının ardından Yemek Sepeti 4 ortakla birlikte kurulur. 2009’a kadar tonla geliştirmeyle tüm altyapısal yükü kullanan yazılımı Melih yazar. Kurulum aşamasında üç ortak uygulama aşamalarının çeşitli bölümlerini üstlenirken, dördüncü ortak olan Gökhan yatırımcı olarak yerini alır, Cem de satışlardan sorumludur. 2001’de 26 restoranlık bir portfolyo ile, Türkiye’deki ekonomik krizin tam ortasında, site yayına alınır. 2004 ve 2005 yıllarında geniş bant Internet’in yayılmasıyla birlikte de beklenen büyüme başlar…
2003 yılında hala bu girişimden sabit bir gelir sağlayamayan Melih, doktora yapmaya niyetlenir ancak askere gider… Askerdeyken banka hesabında her ay 500 ve 800 ABD doları civarında bir para görüp çok sevinir ve bu sevinç, askerlik bitiminde hesabındaki toplam 35,000 TL ile zirve yapar. 5 yılllık özverili çalışmanın sonunda artık kendi evine çıkabilecek ve ilk arabası olan Toyota Corolla’yı alabilecektir. 2006’da ise artık 30 kişinin çalıştığı ve dördüncü ofislerine taşınan bir şirket haline gelirler. Yatırımcılar kapılarını çalmaya başlar. Samwer kardeşler, Rocket Internet haricindeki ilk fonları olan “European Founders Fund” ile ilk yatırımcılardan biri olur. O sıralarda Rocket, ismine yakışır bir performans sergiler ve 3 milyon ABD doları ile girdikleri Yemek Sepeti, yazının ilerleyen kısımlarında da görebileceğiniz gibi, onlar için çok iyi bir yatırım olur. O sıralarda yatırımcılar tüm ödülleri toplar ve Yemek Sepeti tabiri caizse Türkiye’nin -henüz adı konulmamış- en iyi girişimi haline gelir. 2007 yılında henüz 5 şehirde hizmet veren girişim, Endeavor tarafından yüksek potansiyel taşıyan teknoloji girişimi olarak tanınır. 2009 ve takip eden sene içinde ekonominin de gayet iyi bir seyirde ilerlemesiyle, bir diğer Rocket girişimi de parlamaya başlar: Groupon. Aynı süre zarfında Markafoni de performansının zirvesindedir ve Ebay de GittiGidiyor’a satılır. Yatırımların genellikle Türkiye dışından geldiği bir süreç sırasında, Yemek Sepeti tam tersi bir yönde büyüyerek uluslararası alanda Rusya ve Dubai pazarlarına girer ve 2012 senesinde bir diğer büyük yatırımcı devreye girer: 44 milyon ABD doları tutarındaki yatırımıyla General Atlantic. Şirket büyümeye devam eder, yatırımlar da gitgide artar. Bu noktada Cem’in 2009’da artık hem İstanbul’da hem de girişimcilik ekosisteminde yer almak istememesi sonucunda Korhan Erçin takıma satış yöneticisi olarak dahil olur. Korhan tam bir bira uzmanı, hatta Belçika biralarına dair benden çok şey bildiğini bile söyleyebilirim! Aynı hem koleksiyoner hem de çizer olarak zamanda büyük bir çizgi roman tutkusu var, gerçek bir sanatçı ve bir gün tam zamanlı olarak bu hobisine vakit ayırdığını görmeyi çok isterim!
2012 ve takip eden sene içerisinde yönetimde yaşanan bir gerilim sonrasında Melih teknolojiden sorumlu müdür unvanını bırakır ancak yönetim kurulu üyeliği ve hissedarlığı devam eder. Bu sene içinde hem evlenir hem de boşanır ki bu örnek de bize ortaklığın zaman zaman ne kadar zor olabileceğine dair net bir fikir verir. Bu tecrübenin neredeyse aynısını hem de kendi kardeşiyle yaşamış biri olarak, zor günlerin sizi ne kadar güçlendirebileceğini gayet iyi anlıyorum ancak ruhunuzda bıraktığı derin izlerin ne kadar kalıcı olduğunu da hatırlatmak istiyorum…
Uzun lafın kısası, 2014 yılında 8 ülke ve 25 duraklık bir Güney Amerika gezisine çıkar ve bir yıl sonra döndüğünde, ona bu hayalini artık ertelememesi tavsiyesini veren kadınla evlenir. Bu sırada Yemek Sepeti karlılığı yüksek bir şirket profiliyle daha da büyümenin yollarını aramaktadır. Bu sırada Berlin merkezli bir girişim merkezi olan Team Europe Ventures Delivery Hero projesini hayata geçirirken, Rocket Internet de 2012 yılında Food Panda ile Asya pazarına girer ve Batı’ya doğru yönelmeye başlar. Ayrı ayrı büyümeye devam eden bu iki rakip, bir noktada karlılıklarının devamı için şirketleri ve ülkeleri bölüşürler. Ardından Rocket Internet Delivery Hero’ya yatırımcı olarak dahil olur, bir süre sonra ise Food Panda’yı Delivery Hero’ya satar. Melih ve diğer ortaklar ise bu hamleye pek anlam veremezler. Aynı esnada ise dünyadaki diğer rakipler de büyüyerek Yemek Sepeti için potansiyel birer rakip konumuna gelirler. Tıpkı Yemek Sepeti gibi 2001 yılında kurulan Just Eat 2014 yılında 2.4 milyar ABD doları değerlemeyle halka arz edilir. Danimarka’da kurulan bu girişim, 5.6 milyon kişilik bir pazarda var olurken, Yemek Sepeti ise 80 milyonluk bir pazara hitap eder. Takvimler 2015 yılının Nisan ayını gösterdiğinde, Yemek Sepeti 600 milyon ABD dolarına Delivery Hero’ya satılır. Rocket Internet için 40 kat, General Atlantic için ise 3 yılda 6 kat kar anlamına gelen bu satış, müthiş bir ekonomik başarı hikayesi olarak Rocket Internet’in hanesine yazılır. Yemek Sepeti çalışanları için geçerli olan yeniden tahsis sürecinin sonunda gerçekleşen bu satış ile çalışanlar da bu anlaşmadan karlı çıkarlar.
Galata Business Angels üyelerinden birisi olan Melih, bu röportajın yapıldığı güne kadar 30 erken dönem girişim için 2 milyon ABD doları tutarında yatırım yapar. Yarısını GBA, yarısını ise direkt profesyonel ilişkileri üzerinden gerçekleştirir. Sadece Türkiye’den de değil, İsrail, Birleşik Krallık ve İsviçre gibi ülkelerde de yatırımları bulunuyor. Endeavor Catalyst ve 500 Startups gibi fonlarda da yatırımı olan Melih, röportaj boyunca hepsinin detaylarını anlatıyor. Her birini hatırlıyor olması gerçekten şaşırtıcı. Her ne kadar kurduğum girişimleri ve şirketleri hatırlıyor olsam da, bu kadar detaylı rakam ve tarih kesinlikle veremem. Melih ise mütevazi, detaycı ve oldukça bilgili birisi. İyi bir yatırımcı olmasının yanı sıra, çok da iyi bir mentor.
2008 krizinin ardından, tam olarak 2009-2013 arasında Türkiye’nin çok iyi bir dönem geçirdiğini hatırlatan Melih, bu süre zarfında yurtdışından Türkiye’ye “tersine” bir beyin göçü yaşandığını, 2013’te Gezi Parkı protestolarının ardından ise durumun tersine döndüğünü belirtiyor. Şu sıralarda ise şiddeti her gün artan bir beyin göçü ile karşı karşıyayız. Kendi çevremde bile bunu gözlemliyorum. Sonuç olarak çoğu kişi Türkiye’ye yatırım yapmaktan ya da iş kurmaktan çekinir oldu. Üstüne üstlük uluslararası rekabet de giderek kızışıyor ve fikirleri kopyalayıp Türkçe’ye çevirip iş kurma trendi artık çalışmıyor… Melih bu noktada Paypal’ın eski başkan yardımcısı Reid Hoffman’dan alıntı yapıyor: “Büyük düşün, küçük başla, hızlı hareket et.” Bana soracak olursanız, girişiminize Türkçe bir isim vererek uluslararası arenada boy göstermeye çalışmak, değerlemenizi azaltan bir adım olacaktır, ancak dediğim gibi, bu sadece benim fikrim. Insider hakkında konuşurken oldukça heyecanlanan Melih, bu girişimin Türkiye’den çıkan en umut vadeden girişimlerden biri olduğuna inanıyor. Hızlı bir tempoda genişliyorlar ve yeterince iyi bir yatırım yapıları da var. Melih de her bir turda bulunuyor. 500 Startups’ın eforunu da, Türkiyeli yatırımcılara sağladığı yeni bakış açısı açısından çok değerli buluyor. Bu da bizi girişimler konusuna geri getiriyor. İyi bir girişim ekibinde bulunması gereken özellikler üzerine konuşurken, ekibin iş açısından başarıya aç olmasını, ayakta kalma yeteneklerinin güçlü olmasını ve gelen yatırımları yine işe harcamalarını beklediğini söylüyor. Yazının başında Yemek Sepeti’nin ilk zamanlarında nasıl ayakta kaldığından bahsetmiştik; tamamen öz kaynaklar yoluyla. Bunların haricinde tutku, birbirini tamamlayan bir takım, tecrübe, iyi tanımlanmış bir pazar ve doğru zamanlama konularını da es geçmiyor. Melih “neden” diye sormayı çok seviyor ve yatırımcılarla geçirdiği onca süre boyunca bu sorunun değerini çok iyi anlamış olmalı. Bir yandan kolaymış gibi görünse de, diğer yandan belki de sorulabilecek en doğru soru. Yemek Sepeti serüveni esnasında tüm “neden”lere doğru cevaplar üretemediklerinden neredeyse eminim, ancak böylelikle zor yoldan öğreniyorsun ve yüzeysel cevaplar artık sizi tatmin etmiyor. Fark etmiş olabileceğiniz gibi, konuların kökenine inmeyi seviyor.
Melih’e göre e-ticaret alanında gidilecek yol hala var. Diğer yandan ise yeni jenerasyonun yavaş yavaş kontrolü eline alıyor olması, geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Her ne kadar yetenekli insanlar giderek artıyor olsa da, antlaşma akışlarının hala çok dar olduğunu düşünüyor. Uluslararasını düşünerek hareket etmek önemli ancak ev sahibi olduğun pazarda da güçlü olmalısın. Teknoloji girişimlerinin çoğunun çok fazla ürün odaklı olduğunu, pazarlama faaliyetlerine neredeyse hiç vakit ve para ayırmadıklarını söylüyor. yine de her konu dönüp dolaşıp ülkenin içinde bulunduğu duruma geliyor. Zaten yatırımlara bakacak olursak manzara çok net: Yurtdışı kaynaklı yatırımlar neredeyse sıfır ve girişimlerin de neredeyse hepsi iç pazara yönelmiş durumda. Yakın gelecekte de muhtemelen böyle devam edecek keza yüksek enflasyon, siyasi belirsizlikler ve uzun zaman önce güncellenmiş olması gereken yasal çerçeve gibi durumlar halen pazarı iş yapma şekillerini etkiliyor. Çoğu Türkiyeli yatırımcı emlak piyasasına doğru harekete geçerken, yabancı yatırımcılar ise istikrar ve yasal zeminde yapılacak olan düzenlemeleri bekliyorlar.
Melih şu anda 40 yaşında. Mutlu bir evliliği, çok tatlı bir kızı ve hayalindeki dünya turunu yapmış olmanın rahatlığı var. Peki “Daha da mutlu olman için neye ihtiyacın var?” diye sorduğumda cevabı “Sevdiğim şeyleri yapmak.” oluyor. Başka bir cevap hayal edemezdim. Girişimcilik ekosisteminde kalmak istemesi de cabası, anladığım kadarıyla kendisine benzettiği takımları ve kişileri desteklemekten hoşnut. Tutku ve hırs onu tanımlayan ve besleyen özellikler. Dolayısıyla yatırım ve rehberlik yoluyla yardım eli uzatabiliyor olmaktan hoşlanıyor. Odaklanma, odaklanma ve odaklanma; konunun köklerine inmekten zevk aldığı her halinden anlaşılıyor. Bu da sanırım içindeki mühendisin bir tür dışavurumu çünkü mühendisler böyledir; sorunun temel nedenini irdeler o “lanet olası” sorunu çözmeden bırakmazlar.
Ailesi ve içinin rahat olması Melih için mutluluk demek. Ailesi için bir takım planları var, ancak anladığım kadarıyla burada olmayacak. Ülkenin şu anki halinin bireylere yansıttığı belirsizlik ortamından memnun değil. İş açısından bakacak olursak ise hala problem çözmek ve bir etki yaratmak istiyor. Sanırım bir kez milyonlara dokunan bir girişime hayat verince, bunu bir kez daha yapmak bir tür alışkanlık haline geliyor. Tıpkı Reid Hoffman örneğinde olduğu gibi. Melih, geçmişteki iş deneyimleri hakkında ne kadar konuşkan biriyse, kişisel sorularda da bir o kadar kapalı bir kutu gibi. Gerçek bir “gerçekleyici” ve bunu da perdenin arkasından yönetmeyi tercih ediyor. Konuşması çok zevkli ve edindiğim izlenim sonrasında rahatlıkla söyleyebilirim ki, girişiminize yatırım yaptıktan sonra da sizin için en iyi ortaklardan birisi olacaktır.
Takip etmeye değer bir kişilik…
*Bu röportajın İngilizce orijinali 10 Mayıs 2017’de yayınlanmıştır.