Son yıllarda ismini sıkça duyduğumuz Tasarım Odaklı Düşünme metodolojisi “tasarım” kelimesinin zihinlerimizde uyandırdığı ürün geliştirmekten ve estetik kaygılarla hareket etmekten çok daha fazlasını içeriyor. Stanford Üniversitesi’nde filizlenen bu yaklaşım neden bir anda popüler oldu ve iş ortamında olsun kişisel projeler için olsun nasıl tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlandı? Bu soruların cevabı oldukça basit. Çünkü; bu yöntem kurumların iş kültürlerini yenilemekten ve geliştirmekten tutun da çalışan motivasyonunun artırılmasına, eğitim ve sağlık gibi sistemlerin geliştirilmesinden kişinin kendi fikir tasarımını yapılandırmasına kadar çok yönlü alanlarda kullanabileceğiniz bir yaratıcı düşünme süreci. Tüketicinin ihtiyaçlarını önceliklendiren ve sorunlarını çözen bu süreç, özünde insanı odağına yerleştirir. Tasarımcı, kişi ve kurumların bir ürünü ya da hizmeti nasıl kullandıklarını doğal ortamında gözlemler. Ardından tüketicinin deneyimini iyileştirmek için ürünü ya da hizmeti tasarım döngüsünde iyileştirmeye devam eder.
Tam da burada bir parantez açıp, oyunlaştırma sürecinin Tasarım Odaklı Düşünme aşamalarında öne çıkan katkılarından bahsedebiliriz. Bir problem karşısında çözüm niteliğinde öne sürülen oyunlaştırma, temelinde “İnsan motivasyonunu nasıl sağlarız?” sorusunu merkezine alır. Hedefe uygun oyun mekaniklerini belirler ve disiplinler arası alanlarda olumlu sonuçlar sağlaması amacı ile tasarım sürecine uygular. Bu sayede, kişi ve kurumlar kendi problemlerini çözmeye teşvik edilir. Oyun kavramının harika bir problem çözme alt yapısını sağladığı bu süreç gibi oyunlaştırma tasarımları, özünde gizli ve güçlü bir problem çözücüdür. Örneğin; Oyunlaştırma Uzmanı ve Kullanıcı Deneyimi Tasarımcısı Jasmin Karataş, kullanıcıya fikir oluşturma süreci boyunca rehberlik eden, Tasarım Odaklı Düşünme sürecine dayanan ve adım adım ilerlemeye dayalı Mynset isminde bir kart oyunu tasarladı. Bu oyunda amaç; basit bir yöntem uygulayarak herkesi her şeyi çözmesi için güçlendirmek ve farklı düşünerek değerli fikirler yaratmak.
Oyunlaştırma ve Tasarım Odaklı Düşünme birbirini nasıl besler?
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Tasarım düşüncesini diğer problem çözme yaklaşımlarından ayıran en önemli iki kriterden biri temelde kişinin gerçek ihtiyacının ne olduğuna odaklanması, diğeri ise problemin doğru çözümünü ilk seferde tasarlayamayacağı için kişinin yinelemeli bir süreç içerisinde olmasıdır. Bu sayede kullanıcı çözüm sürecinde oldukça aktiftir ve akışta kalır. Macar-Amerikalı Psikoloji Profesörü Mihaly Csikszentmihalyi’ninbulduğu akış dediğimiz kavram üretkenliğin tanımlandığı ve yapılan işe odaklanmayı belirleyen kriterlerdir. Beceri gerektiren zorlu aktiviteler sırasında motivasyonun sürekliliği akış teoremi sayesinde sağlanır. Oyunlaştırma süreçlerinin vazgeçilmez bir parçası olan akış Tasarım Odaklı Düşünme sürecini kapsar.
Tasarım odaklı düşünme neden önemlidir?
Kalıcı değer yaratmayı sağlar
Somut bir insan ihtiyacını çözmeyi hedefler; tüketicinin daha önce üzerinde düşünmediği veya fark etmediği bir sorunu tespit edebilir. Bu sorunlara etkili ve sürekli çözümler yaratabilir.
Belirsiz veya tanımlanması zor olan sorunları ele alır
Tüketiciler genellikle çözülmesi gereken problemleri fark edemeyebilir ya da altta yatan gerçek sorunu sözlü ifade edemeyebilir. Ancak dikkatli bir gözlem sonunda problemler, tüketicinin fikirlerine göre çalışmak yerine gerçek tüketici davranışından gördüklerine dayalı olarak tanımlanabilir. Bu sayede, çözümlerin ortaya çıkması bir hayli kolaylaşır.
Daha yenilikçi çözümlere yol açar
Bu düşünce sistemi problemi tanımladıktan sonra çözümler üretmenin doğrusal bir süreci olan geleneksel problem çözmenin aksine düşüncenizi sürekli geliştirmenin ve tüketici ihtiyaçlarına karşılık vermenin bir yoludur.
Tüketiciler, yenilikçi ve sosyal açıdan bilinçli şirketlerden satın almaya daha isteklidir. Tasarım Odaklı Düşünme ezberci, hazır reçetelerden ziyade her seferinde farklı bir pencereden bakmayı gerektirir.
Kuruluşların daha hızlı ve daha verimli çalışmasını sağlar
Tasarım Düşüncesi, bir sonucu tasarlamadan uzun süre bir problemi araştırmak yerine, prototipler oluşturmayı ve ardından ne kadar etkili olduklarını görmek için test etmeyi tercih eder.
Tasarım odaklı düşünme yaklaşımından hangi sektörler ve roller yararlanabilir?
Tasarımcılar tarafından ortaya çıkarılan TOD artık tüm disiplinlerden insanlar tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin;
Stanford Üniversitesi Profesörü Bernard Roth kitabında TOD sürecinin bireyleri her zaman istedikleri ama asla yapamadıkları şeyleri başarmaya teşvik için kullandığını belirtiyor ve ekliyor; kilo vermek, kaygıyla savaşmak ve hatta yeni bir iş kurmak için Tasarım Odaklı Düşünmeyi kullanabilirsiniz.
Hayatlarında bu tasarım düşüncesini kullanmak isteyen insanlar önce kendileri ile empati yapmalıdır. “Bu sorunu çözsem nasıl hissederim?” İkinci adımda eldeki sorunu tanımlamak için bu sorunun belirlediğimiz yanıtlarını kullanmalıdır.
Fikirleri eyleme dönüştürmek ve kendi yaşamınızda yinelemeli bir döngüye girmek için kendimizi TOD sürecini kullanmaya teşvik etmeli ayrıca neyin işe yaradığını bulana kadar çözümleri detaylı ayarlar ile prototiplerini çıkarmalı ve sürekli test etmeliyiz.
Tasarım odaklı düşünme aşamalarının oyunlaştırma ile ilişkisi
1 .Empati kurun
Tüketicinin neye ihtiyacı olduğuna dair önyargıda bulunmak yerine empati yaparak gözlemlemek tüketicinin farkında olmadığı sorunları ortaya çıkarabilir. Bu aşama problemin açık bir tanımı ve muhatapları ile bir araya geldiğimiz kullanıcının gözünden asıl sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştığımız aşamadır. Doğal ortamında gözlem yaparız. Ürünü ve tasarlamaya çalıştığınız ürünü anlamak asıl amaçtır. Akış teorisinde belirtilen eylem ve farkındalığın birleştiği ve eldeki göreve yoğunlaşma süreci Oyunlaştırma mekanikleri ile Tasarım Odaklı Düşünce sürecinde motivasyonu başlatır ve sürekliliğini sağlar.
2. Sorunu tanımlayın
İlk aşamadaki tüketicilerin mücadele ettiği sorunları ve bulgularınızı sentezleyerek asıl sorunu tanımlayabilirsiniz. Ayrıca Oyunlaştırma sürecinde oldukça önemli bir bölüm olan hızlı ve direkt geri bildirim verme sayesinde süreç akıştan kopmadan konsantrasyonun sağlandığı bir akışta devam eder.
3. Fikir edinin
Tanımladığınız sorunun nasıl çözeceğiniz konusunda beyin fırtınası yapmak önemlidir. Empati haritasını çıkarıp ihtiyaçları tanımladıktan sonra artık problemimizi açıkça tanımlayabiliriz.
İhtiyaç ve sorunlar ve karşılaşılan zorluklar nelerdir? Sorularının cevaplarını aradığımız aşamadır. Öncelikleri belirlemek ve sürecin berraklaşması adına önemli bir adımdır. Bu adım sayesinde ilerleyebileceğiniz birkaç iyi fikir bulacaksınız. Oyunlaştırma sayesinde bulduğunuz bu fikirleri etkili çözümlere doğru nasıl kurgulayabileceğinizi ve oyun mekaniklerinden hangileri ile sürecin keyifli hale getirilebileceğini belirleyeceksiniz.
4. Prototip oluşturun
Fikirleri gerçek çözüme dönüştüren aşama budur. Tüketicinin fikrin somut versiyonu ile hızlıca karşılaşmasını sağlar. Oyunlaştırma’da ve Tasarım Düşünce’sindehedeflenen davranış/ürün ile oluşturulan prototip arasındaki bağın tam olarak ilişkisi, fikrin hızlı bir şekilde ürüne dönüşmesini sağlamaktır.
5. Test edin
Bu aşama, çalışmanız hakkında geri bildirim topladığınız aşamadır. Muhtemelen diğer aşamalardan bir veya birkaçına geri dönmeniz gerekecek. Test ederek ve sürekli geri bildirim alarak neyin daha etkin çalıştığını görme aşamasındayız. Testteki çıktılar döngü boyunca sürekli geri dönersiniz. Yeniden iç görü elde etme tanımlama yeni öğrendiklerinle yeni fikirler bulma prototip yaratma ve tekrar test gibi yinelemeli bir döngüdesiniz.
Başka bir prototip geliştirmeniz gerekebilir. Tüm oyun tasarımlarında ve Oyunlaştırma süreçlerinde test etme aşaması tıpkı Tasarım Odaklı Düşünme’de olduğu gibi neyin çalışıp çalışmadığını belirlemek ve ortaya çıkacak olan fikrin/ürünün etkin olmasını sağlamak açısından önemlidir.
Oyunlaştırma ve Tasarım Odaklı Düşünme yaklaşımının üç temel ortak noktasından bahsedebiliriz. Bunlar;
Kullanıcıyı tanımak ve tasarımı kullanıcının gerçek ihtiyacı yönünde şekillendirmek,
Kullanıcıda doğru motivasyon ve aktivite döngüleri oluşturmak,
Sistemin sağlıklı ilerlemesi için geri bildirim ve test etme sürecini çözüme ulaştırmaktır.
Örneğin; Nike, “Çalışanlarımızın potansiyellerini nasıl açığa çıkarabiliriz?” sorusuna tasarım odaklı düşünme yöntemi ile cevap buldu. Çalışanlarının ihtiyaçlarını ve motivasyonlarını merkeze alarak eğitim programlarını yeniden düzenledi. Program çıktılarından elde edilen prototipler ile sürekli iyileşme hedeflendi ve çalışan ihtiyaçlarını karşılayan bir eğitim programı bu sayede ortaya çıktı.
Pennsylvania Üniversitesi profesörü Kevin Werbach, D6 Çerçevesi adını verdiği oyunlaştırma modelinde Tasarım Odaklı Düşünme’de olduğu gibi, önceliğin hedefleri belirlemek olduğunu vurguluyor. Sistemde kullanıcının motive edilmesi sağlanarak aktivite döngüleri inşa ediliyor. Oyunlaştırılmış sistemin ilerlemesini sağlayan geri bildirim sayesinde yinelemeli bir sisteme dönüşür ve döngünün sürekliliği sağlanır. İnşa edilen sistemde artık geri çekilip sorma zamanı “Bu öğrenme süreci eğlenceli mi? Hangi oyun mekaniklerini kullanmalıyım?” Uygun araçlar eklenerek süreç etkili bir tasarım haline getirilir. Bu sayede hem Oyunlaştırmanın hem de Tasarım Odaklı Düşünme’ninparalel süreçleri aynı amaçları gerçekleştirme kaygılarını başarı ile sonuçlandırır.
Kaynaklar
Daha fazla bilgi için, şu kaynaklara göz atabilirsiniz.