19 Mayıs günü sabah saatlerinde Well’in demirlediği Tuzla’daki Gisaş tersanesinin yolunu tuttuk. Kış sezonunun bir bölümünü bu tersanede geçirerek yenilenen Well, limanda bizleri bekliyordu. Gisaş tersanesinin limanının, erişilebilirlik sunan az sayıda limandan biri olduğunu öğrendiğimizde, erişilebilirlik için atılan küçük adımların – her ne kadar umut verici olsalar da – erişilebilir bir dünya için yeterli olmadığını ve almamız gereken çok yol olduğunu anlamaya başladık. Erişilebilirlik konusunda çok daha detaylı bilgi ve içgörüyü ise, teknede gerçekleştirdiğimiz sohbet sayesinde edindik. Empati ve duyarlılık açısından çevrenizdeki birçok kişiden daha iyi durumda olduğunuzu düşünseniz de, inanın, hep beraber sorgulamamız gereken onlarca şey var.
Öncelikle erişilebilirliğin küresel anlamda mümkün kılınmasının “engelliler” ve “normal insanlar” kavramlarının yok olmasıyla gerçekleşebileceğini birinci ağızdan dinledik. “Engelliler için” ya da “engelliler yararına” yapılan onca şeyin, onca iyi niyete rağmen, engellileri ötekileştirmekten öteye gidememesi, yüzleştiğimiz en çarpıcı ikilemlerden oldu. Öyle ya, erişilebilirlik engelliler için değil, herkes için mümkün olmalı. Bugün attığımız adımlar henüz sadece bireylerin yaşam standardını çok küçük miktarda iyileştirmeye ve toplumsal iletişim kalitesini ve empatiyi geliştirmeye yarıyor, fakat gelecek hakkında en ufak ipucuna bile sahip değiliz.
Sohbet ilerledikçe, deneyimlemesek de gün gibi açıkta olan onlarca başka ikilemin varlığından haberdar olduk. Erişilebilir metro istasyonları örneğin. Yaptığınız metro istasyonu, erişilebilirlik konusunda ödüllere boğulmuş olsa bile, metro istasyonuna giden yollar erişilebilir olmadığı sürece bu neyi değiştirir?
Üst ve alt geçitleri düşünün; yayalar için icat edildiklerini düşünüyorsunuz, değil mi? Peki, üst ve alt geçitler acaba yayaların erişimi için değil, araç trafiğinin kesintisiz şekilde akmasını sağlamak için icat edilmiş olabilir mi? Modern ve erişilebilir bir kentte – ya da bir kasabada, bir köyde – yayaların öncelikli olması gerekmez mi? Bu sorular size de, daha geçen gün sokağın karşısına geçerken yol verdiğiniz arabayı hatırlatmış olmalı, değil mi? Siz de, bir araç size yol verdiğinde şaşırıyor musunuz?
Bütün bunlar bir kez daha emin olmamızı sağladı ki, bir deneyimin parçalarını iyileştirmek yeterli değil. Deneyimi iyileştirmek, ancak bütünsel olarak ele alındığında mümkün olabiliyor. Ve belki de en büyük hatayı, tüm personaları değil, sadece “hedeflediğimiz” personaları hesaba katarak yapıyoruz.
Well yeniden Gisaş tersanesinin limanına yaklaşırken aklımızda taptaze bilgiler ve onlarca soru vardı. Wellabled ekibine teşekkürlerimizi sunarak tekneden ayrıldık ve yeniden yola koyulduk. Dönüş yolunda ilerlerken, kent için tasarlanan yaşamı artık başka bir gözle görüyorduk.
Bu yazıyı okuduysanız lütfen kendinize küçük bir ödev verin ve okulunuza, iş yerinize ya da evinize giderken, yaşadığınız kentin ya da ürettiklerinizin ne kadar erişilebilir olduğunu ve “herkes için erişilebilirlik” sağlamak konusunda neler yapabileceğinizi birazcık sorgulayın. Emin olun, yapacağınız küçük bir değişiklik bile büyük bir fark ya da farkındalık yaratabilir.
İki çocuğum var, tabi ki bebek arabası kullanıyorum. Yaşadığım şehrin herhangi bir yerinde onlarla geçirdiğim anların keyfini çıkaramayacak kadar çok sorunla karşılaşıyorum.
Hepimiz hayatımızın bir bölümünde bazı kısıtlarımızdan ötürü şehrin (veya herhangi bir deneyimin) daha iyi tasarlanmış olmasına ihtiyaç duyuyoruz. Önemli olan yazıda da bahsedildiği gibi bütünsel bir yaklaşım.
Barış Bey yorumunuz için çok teşekkür ederiz. Aynı hassasiyeti paylaştığımızı bilmekten çok memnun olduk.