Kullanıcı deneyimi yazımı (UX Writing), kullanıcılara birbirinden farklı biçimlerde rehberlik eden metinlerin aynı zamanda varlığını da hissettirmemesi fikrine dayanır. Başka bir deyişle, metin hiçbir şekilde öne çıkmamalı ve deneyimi kesintiye uğratmamalıdır.
Kullanıcı deneyimi yazımı (UX Writing), kullanıcılara birbirinden farklı biçimlerde rehberlik eden metinlerin aynı zamanda varlığını da hissettirmemesi fikrine dayanır. Başka bir deyişle, metin hiçbir şekilde öne çıkmamalı ve deneyimi kesintiye uğratmamalıdır.
Dijital bir arabirimde kullanıcı deneyimini şekillendiren iki ana unsur bulunur: Yazım ve tasarım. Her ikisi de kullanıcı deneyiminin hem temelini oluşturur hem de ürün ya da servisinizin nasıl kullanılacağına dair kullanıcılarınızı yönlendirmek konusunda eşit sorumluluğa sahiptir. Sunulan deneyim, kullanıcı deneyimi yazımı sayesinde daha da zenginleşeceği gibi; yeterince iyi kurgulanmayan, dağınık bir şekilde metne dökülmüş yönlendirmelerle de —aslında— mükemmel olabilecek bir kullanıcı arayüzü (UI) bataklığa dönüşecektir.
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Kullanıcı deneyimi yazımı, sezgisel derinliği olan teknik bir beceri olarak proje sürecinde de kendine özgü bir yolla var olur. Bu yol, başlı başına ele alınması gereken bir konu olarak bir başka yazıda detaylandırılmak üzere, şöyle özetlenebilir: Tasarım aşamasında olduğu gibi, kullanıcı deneyimi yazımı da kullanıcının bir ürün ya da servisle ilgili mevcut bilgi ve içgüdüsünü çözümleyerek işe başlar. Yazım süreci, içerik stratejisini oluşturan elementleri kapsar: Bilgi mimarisi oluşturma, içerik gereksinimlerini belirleme, video ve çeşitli araçlarla kullanıcı deneyimi sorunlarını çözme. Burada yapılan iş kısaca; modelleme, yapı oluşturma ve bilgi üretimidir.
Peki, kullanıcı deneyimi yazımını tanımlayan ve destekleyen ilkeler nelerdir?
1. Yeşil ışık ilkesi
Yazarken kullandığınız sözcüklerin trafikteki “yeşil ışık” gibi kolay anlaşılır olması gerekir. En azından amaç bu olmalıdır. Metinlerinizi basit, tahmin edilebilir ve aynı zamanda kullanıcılarınızın hissetmeyeceği kadar kısa ve öz tutmalısınız. “Az olan daha fazladır” şeklinde birebir çevirebileceğimiz “Less is more” söylemiyle özdeşleşen ve artık çoğu kişi tarafından bilinen yaklaşım, özellikle kullanıcı arabirimi için metin yazımı söz konusu olduğunda da apaçık bir gerçeğe işaret ediyor. Nihayetinde kullanıcı arabirimleri hızlıca kavranması ve kullanılması gereken yüzeyler olarak hayatımızda.
2. Kısa ve daha kısa olun
Kademeli kısaltma (progressive reduction) tekniği kullanıcı deneyimi yazımının özünü oluşturur. Bu teknik, kullanıcıların bir ürünle daha fazla vakit geçirdikçe daha az yönlendirmeye ihtiyaç duyduğu fikrinden hareket eder.
Kullanıcı deneyimi yolculuğu boyunca metinlerinizin adım adım nasıl ilerlediğine bakın. Kullanıcı yönlendirmelerinin ilk birkaç adımından sonra metinleri daha da kısaltmaya çalışın. Bir kavram detaylarda tekrar karşınıza çıktığında, karmaşık ya da nadir kullanılan bir kavram olmadığı sürece, onu bir kere daha açıklamaya çalışmayın.
3. Unutulabilir olun
Birçok ürünün kullanımıyla ilgili yönlendirme metinleri tek seferlik kullanım için oluşturulur ve kullanıcı tarafından genellikle bir daha görüntülenmez. Bu, kademeli kısaltma tekniğinin son hamlesidir ve aslında kullanıcı deneyimi yazımının çelişkisidir. Çünkü kullanıcılarınızın düşünmeye bile ihtiyaç duymadan ürün ya da servisinizi kullanabilmesini istersiniz. O halde onlara, yazdığınız kelimelerin ötesinde bir destek sunmanız gerekir. Bu noktada, metinlerle açıkladığınız öğelerin bir sonraki kullanımda yerini kolay anlaşılabilir ikonlara bırakması fikrini değerlendirebilirsiniz. Bir tasarımcıyla birlikte “derdini anlatan” ikon (smart copy-icon) eşleştirmeleri üzerine çalışın. Doğru ikonları elde ettiğinizde yönlendirmelerinizi metinlerden arındırabilir ve sahneyi ikonların gösterge gücüne bırakabilirsiniz.
4. “İçerik yok, sadece deneyim var”
İçerik stratejinizi geliştirirken bunu daima aklınızda bulundurun. Başka biri tarafından kullanılacak bir şey ürettiğinizi unutmayın. Ayrıca yaptığınız işin, parçalarına ayrılmış bir şeyi yapıştırarak yeniden var etmek olmadığının farkında olun. Bir deneyim inşa ediyorsunuz ve önemli olan tek şey bu deneyimin kendisi. Çünkü kullanıcılarınız yazdığınız herhangi bir kelimeyi ya da cümleyi hatırlamayacaklar. Ancak ürün ya da servisinizin faydalı, eğlenceli ve güzel olup olmadığını muhakkak hatırlayacaklar, emin olun.
5. Ekibin parçası olun
Reklam ajansları, kreatif rollerdeki çalışanlarının diğer birimlerdeki kişilerle birlikte çalışabileceği ekipler kurarlar. Kullanıcı deneyimi ekibinin de farklı uzmanlıkların birlikte çalışacağı bir kurguyla oluşturulması önemli. Çünkü iyi bir kullanıcı deneyimi —tıpkı iyi bir reklam gibi— içgörü, yazım ve tasarımın karışımıyla mümkündür. Farklı uzmanlıkların bir araya geldiği ekipler, projenin başından itibaren eksiksiz çalışma olanağının da anahtarıdır. Dolayısıyla, “Lorem ipsum” metinlerini sonradan değiştirmeniz gerekmez ya da tamamlanmış bir tasarıma uydurmak için boğuştuğunuz bir içerik stratejiniz olmaz.
Ayrıca bu yaklaşımla kurulan ekipler, kullanıcı deneyimi testlerini de hakkıyla yapabilir. Tasarımcının işlev ve etkileşimi test ettiği noktada, yazar da daha iyi bir dil ve yapı oluşturmaya yönelik bilgi edinebilir. Nihayetinde bir kullanıcı deneyimi testi ancak tasarım ve içerik bir arada incelenirse eksiksiz olabilir.
Son olarak, kullanıcılarınızın kendi uzantıları gibi kullanabilecekleri ürünler geliştirmenize yardımcı olacak bu ilkelerin aslında tüm dijital yazım süreçleri için iyi bir temel oluşturduğunu söylemek abartılı olmaz.
İnsanlar bir şeyleri okumaya, o anda o şeyi okuduğunun farkına varmadan başlar. Yapmanız gereken tam o anda orada olmak ancak kullanıcılarınızın, sizin bu metinleri onlar için yazdığınızı hissetmemesini sağlamak. Sunduğunuz deneyimin başarısı, söz konusu yazı olduğunda varlığınızın ne denli hissedilmediğiyle doğru orantılı.