Servis ve etkileşim tasarımcısı Cansın Bozoğlu, Fjord Berlin ofisinde çalışmaya başladığı günlerde yaşadığı "Berlin deneyimini" SHERPA Blog okurları için kaleme aldı.
Tasarımcı olarak gününüzün en az 8 saatini daha iyiyi yaratabilmek için tasarlayarak geçiriyorsanız, mesleki deformasyon kavramının ne demek olduğunu çok iyi biliyorsunuz demektir. Günlük hayatınızda aldığınız her hizmeti sorguluyor, anlamlandırmaya çalışıyor ve sonunda daha iyisi tasarlanabilecekken “Abi neden böyle yapmışlar ki?” diye kendinize soruyorsanız sizi bu tarafa alalım.
Bindiğimiz otobüsten kullandığımız haritaya, bastığımız akbilden satın aldığımız kahveye kadar; birbirinden habersiz birileri, hayatı ayrı parçalar halinde tasarlarken biz onu bir bütün olarak yaşıyoruz. Peki, bir gün başka bir ülkeye taşınmaya karar verip hiç bilmediğiniz bir kültürde olgunlaşmış bürokrasiyi deneyimlemeye başladığınızda neler olur dersiniz?
“Bir deneyimi anlamak için onu yaşayan kişiye anlattırın”
Bu bir deneyimin öyküsü; bir servis ve etkileşim tasarımcısı olarak Fjord’un İstanbul ofisinden Berlin ofisine transfer olmamla başlayan bir öykü. Hikâye, benden önce şehre yerleşen arkadaşlarımın deneyimlerini dinleyerek başladı; aslında daha çok, farklı kültürlerin bürokrasiyi nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışarak.
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Kullanıcılar için yalnızca aldıkları hizmetin tasarlanması, tasarım süreçlerinde yapılan en büyük hatalardan biridir. Vermek istenilen hizmetin kaliteli, sorunsuz ve kolay elde edilir olması için kullanıcıların/süreci deneyimleyecek insanların, aksiyonu almaya başlamadan önceki ve aksiyonu aldıktan sonraki süreçleri de gözlemlenmelidir. Bu pratik, tasarımcılara, tasarımda hangi ihtiyaçlara cevap vermeleri ve hangi problemleri çözmeleri gerektiğini gösterir.
Berlin’e taşınma süreci ile ilgili bilgiye, arkadaşlara sorma, araştırma, Facebook gruplarını takip etme derken; binbir yerden, binbir şekilde erişilmeye başlanır ve ilk kural ile karşılaşılır: Ülkeye giriş yaptıktan sonra kısa bir süre içinde kalıcı ikamet adresinin gösterilmesi. Otel veya Airbnb değil; işin sırrı evinde kaldığınızı ispat edebileceğiniz gerçek bir ev sahibi bulmaktan geçiyor, çünkü ikamet adresini tanımlatmak tüm deneyimin kalbini oluşturuyor; bütün resmi evraklar kaydın yapıldığı ev adresine gönderiliyor. Yani, ev sahibinin imzaladığı form olmadan adres kaydı yapılamıyor, adres kaydı olmadan da banka hesabı açılmıyor. Bir banka hesabınız yoksa, ilk ay heyecanla beklenen maaş bir sonraki aya kalmış oluyor. Yani deneyim Berlin’e varıp uçaktan indiğiniz an değil, daha da öncesinden, siz henüz kendi ülkenizdeyken başlıyor.
“Willkommen in Berlin.”
Öncesinde ne kadar araştırma yaparsanız yapın, yaşadığınız her süreç, sizin ihtiyaçlarınıza ve beklentilerinize göre eşi benzeri olmayan bir deneyim haline gelebilir.
Diyelim ki geçici süreyle kalacağınız evi ve ikamet adresini gösterebileceğiz o tatlı ev sahibini buldunuz. Şimdi sıra kalıcı evi bulmakta. Tüm satılık ve kiralık ev ilanlarının bulunduğu www.immobilienscout24.de üzerinden görmek istediğiniz ev/evler ile ilgili, ev sahibine ya da aracı emlakçıya bir motivasyon yazısı yazılır. Kilometrelerce uzaktan kısa süreli ev bulmanın zorluğu dışında, kendinizi sevdireceğiniz bir ev sahibiyle iletişime geçmeyi başardıysanız sakın durmayın haykırın, ne kadar iyi bir kiracı olduğunuzu göstereceğiniz yegâne anı kaçırmayın.
“Maaşım bu kadar! Burada çalışıyorum! Evcil hayvanım yok! Bekârım!”
Talepler web sitesi üzerinden paylaşıldıktan sonra, şanslıysanız evi görebileceğiniz gün ve saat bilgisi e-posta olarak yollanacaktır ve her bir ev ziyareti için siz ve diğer kiracı rakipleriniz, tüm belgeler hazır halde beklersiniz ama şöyle bir manzaraya hazır olun:
Ev ile ilgili dikkat edilmesi gereken birkaç unsur var; ısınma masrafları kiraya dahil mi ve evin mutfağı var mı? Her ay sabit olarak ödenen ısınma masrafları, yıl sonundaki kullanımınıza göre size yıllık ekstra bir masraf çıkarabilir. Bunun için ısınma dahil kiralar (warm rent) yeni hayat kuranlar için daha sağlıklı olacaktır. Tabi eklemem gerekir ki ödediğinizden az yakarsanız yıl sonunda size paranızın bir kısmı geri ödenebilir de. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise, Almanya’da bir evin mutfağının olmamasının olağan bir durum olması. Kiracılar kendi mutfaklarını satın alıp monte ediyorlar, evden ayrılırken de mutfaklarını beraber götürüyorlar (!) Şanslıysanız mutfaklı bir ev bulursunuz ya da eski kiracının mutfağını satın alabilirsiniz. Bu durumun hangi ihtiyaçtan doğduğu veya hangi probleme karşı bir çözüm olarak getirildiği henüz açıklığa kavuşmuş değil.
Tüm bu ev arama sürecini göz önünde bulundurduğunuzda, “İlk gelen alır.” kültüründen “Sen önce gel bakalım, evi beğendin de ben seni beğenecek miyim?” kültürüne geçişin bir Türk için ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz.
“Almanya’da huzurlu yaşamın sırrı, gelen mektupları kaybetmemekten geçer.”
Kiralamak istediğiniz evi bulup ev sahibi ile anlaştıktan sonra beklemeniz gereken şey, ikamet adresinizi gösterdiğiniz yeni adresinize ulaştırılacak resmi evraklar. Onlar mektup halinde ayrı ayrı posta kutunuzda beklerken siz onlar için evinizde güzel bir alan yaratın, çünkü resmi evrakların kaybolması durumunda haftalarca süren süreci en baştan yaşamak zorunda kalıyorsunuz.
Artık bir eviniz ve bir de ev sahibinizin size teslim ettiği bir ev anahtarına sahipsiniz. Anahtarlığa takılı onlarca anahtar pek çok Türk insanının giyimini tamamlayan bir aksesuarken artık tek bir anahtar ile apartmanın, evin, posta kutusunun ve otoparkın kapısını açabilirsiniz. 40 Haramiler’deki sihirli sözcük misali her kapıyı açarken komşuların kapısı da açılır mı diye düşünmeyin. Denedim, çalışmıyor.
Tabi ki arada bahsetmediğim birçok prosedür var ama son olarak da banka hesabı açtırmaktan bahsetmek istiyorum. Dilediğiniz gün ve saatte, Deutsche Bank’ın web sitesi üzerinden randevu alınması gerekiyor. Deneyimli, güler yüzlü, şık bir banka çalışanı sizi karşılar, evraklar Almanca olduğu için tüm belgelerin ne ile ilgili olduğunu anlatır. Online bankacılık kullanıp kullanmadığınızı sorar ve küçük bir oryantasyon yapar. İnternet bankacılığını aktif olarak kullananlardansanız biraz beklemeniz gerekecek; çünkü banka kartınız, talep ettiyseniz kredi kartınız, banka kartınızın şifresi, telefon bankacılığı ve internet bankacılığı şifrelerinin her biri ayrı postalarla size ulaştırılıyor. Yalnız benden size bir ek bilgi: Para transferi yapmak isterseniz SMS ile alacağınız her bir doğrulama kodu, SMS başına 9 cent. Türkiye’de çekirdek gibi kullandığımız her servisin ücretli sunulmasına alışmak biraz zaman alıyor.
Daha önce de bahsettiğim gibi ilk maaşa sahip olmak, bürokrasiden dolayı çok da kolay olmuyor. Bu nedenle, asıl banka hesabını açtırmadan önce, ilk iş günümde tüm Y jenerasyonunun önerdiği, tamamen dijital bir deneyim sunan N26’dan bir hesap açtım. Bu kadar analog bir prosedürde tamamen dijital, ıslak imzayı öldüren bir deneyim, kısa süreli de olsa size biraz nefes aldırıyor ama bu başka bir yazının konusu olsun.
Tüm süreçleri deneyimleyip öğrendikten sonra anlatması ne de kolay, ya o süreçte yaşanılan endişeye ne diyeceğiz? Amerika’dan sonra dünyanın en çok göç alan ikinci ülkesi Almanya’da yeni bir hayata başlamak için zorunlu bürokrasi deneyimi nasıl iyileştirilebilirdi? Araştırma yapma, yeni bir ev bulma, adres kayıt işlemleri, banka hesabı açma, mobilya alışverişi, teslimat ve montaj işlemlerinden oluşan tüm bu sürecin minimum endişeyle gerçekleştirilmesini nasıl sağlayabiliriz?
Süreci yaşayan kişiler farklıysa, deneyim de farklıdır ama bu hikayeyi yaşayan; Cansın gibi hisseden, Cansın gibi endişelenen ve Cansın gibi cevaplar arayanlar için nasıl bir çözüm olabilirdi? İşin sırrı tesadüfen bulunan cevaplarda değil, insandan insana iletişimin sağlanabileceği, aynı deneyimi yaşamış insanları bir araya getirebilmekte aslında, çünkü bazen sora sora Bağdat’ı bulmak zaman alabiliyor. “Fakat biz yine de mesleki deformasyonun tadını kaçırmayalım Cansın. Hayat devam ediyor”.
Berlin’de yaşamanın en ürkütücü tarafı bu başlangıç süreci. Öğrenilen ilk kelime; Anmeldung! Çok fazla oynayan parça var, bunlar bir o kadar eski usül ve keskin bir bürokratik işlemler silsilesi. Avrupa olunca daha hızlı ve yumuşak bir süreç arzuluyor insan, N26’nın sunduğu bankacılık hizmeti benzeri. Fakat bu bilinçlerin yayılmasını uzun bir zaman daha bekleriz diye düşünüyorum. Değişen göç kanunun Mart 2020’de yürürlüğe girmesi ile, başvurusu sürecini de uzun bir zaman sonra tekrar ele almış ve yeniliğe açık olduklarını göstermiş oldular. Bakalım kullanıcı deneyiminin genişletilmesi ve iyileştirilmesi Alman bürokrasisini geçebilecek mi…
Bunlar da ilgini çekebilir
Keşfetmeye Devam Et
DAM BİLGİ TEKNOLOJİLERİ A.Ş. | SHERPA BLOG SİTE KULLANIM KOŞULLARI
Demek şifreni unuttun.
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Berlin’de yaşamanın en ürkütücü tarafı bu başlangıç süreci. Öğrenilen ilk kelime; Anmeldung! Çok fazla oynayan parça var, bunlar bir o kadar eski usül ve keskin bir bürokratik işlemler silsilesi. Avrupa olunca daha hızlı ve yumuşak bir süreç arzuluyor insan, N26’nın sunduğu bankacılık hizmeti benzeri. Fakat bu bilinçlerin yayılmasını uzun bir zaman daha bekleriz diye düşünüyorum. Değişen göç kanunun Mart 2020’de yürürlüğe girmesi ile, başvurusu sürecini de uzun bir zaman sonra tekrar ele almış ve yeniliğe açık olduklarını göstermiş oldular. Bakalım kullanıcı deneyiminin genişletilmesi ve iyileştirilmesi Alman bürokrasisini geçebilecek mi…