Makaleler

Hiç iyileşmeyen hastalığımız: Gelecek düşmanlığı

Özellikle yapay zeka teknolojisinin gelişimiyle bize resmedilen geleceği kötüleme davranışı aslında insan türünün köklerinden gelen ve peşimizi hâlâ bırakmayan en ilkel dürtülerimizden biri. Kimilerine göre bu dürtü gelişimimizi yavaşlatarak bizi engellerken, kimilerine göre ise tedbirli davranmamızı sağlayarak daha büyük problemlerle karşılaşmaktan koruyor.

Fatih Akgöze 08 Kasım 2017

Esprili bir yaklaşımla “Nerede o eski bayramlar?” sendromu olarak da adlandırabileceğimiz, geçmişe ve eskiye özenme, geleceği kötüleme; insan olarak bir türlü kurtulamadığımız köklerimizden gelen ve peşimizi hâlâ bırakmayan en ilkel dürtülerimizden biri. Kimilerine göre bu dürtü gelişimimizi yavaşlatarak bizi engellerken, kimilerine göre ise tedbirli davranmamızı sağlayarak daha büyük problemlerle karşılaşmaktan koruyor. Peki sizce hangisi? Hızlı ilerleyişimiz bizi kıyamete mi götürüyor? Zihnimizin sınırlarını kaldırırsak ilerleyişimiz çok daha hızlanır mı? Yoksa artık yavaşlamanın zamanı geldi mi demeliyiz?

Merakımızın kısa tarihi

Tam olarak yaşadığımız hangi şeyler bizi bu hale getirdi bilmiyoruz ama kendimizi her daim güvene alma yönündeki ilkel dürtülerimizi dizginlememizi engelleyen ve sürekli distopyalar görmemizi sağlayan bir iç benliğe sahibiz. Örnek vermek gerekirse, şu an medyada da sıklıkla yer verilen, robotların geleceğiyle ilgili ne zaman bir haber duysak pek çoğumuzun içini korku bulutları kaplıyor ve şu soru çınlıyor kulaklarda: Bir gün dünyamızı ele geçirecekler mi?

Bu içerik ücretsiz!

Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.

Üye misin?
İlgini çekebilir