Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
SEO ve içerik pazarlaması uzmanı Anastasya Yamaç, 2019'da markaların sahiplenmesi gereken trendleri ve nasıl uygulanabileceklerini yazdı.
2019’a hızlı bir giriş yapmışken içerik pazarlaması ile ilgili kesin olarak söyleyebileceğim iki şey var:
Hal böyleyken 2019 yılında içerik pazarlaması faaliyetlerinizi çok daha ciddiye almanın vakti geldi de geçiyor bile. Teknoloji dünyası yetkinliğini ve yapabileceklerini sürekli artırırken pazarlamacılar da bu teknolojileri nasıl kullanabileceklerine dair yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Her saniye tüketicinin dikkatini çekebilmek için harıl harıl çalışan markalar bir yanda, önlerindeki alternatif bolluğundan şımarmış ve seçim yapmakta zorlanan tüketiciler bir diğer yandayken; devreye adeta bağlayıcı bir köprü niteliğindeki kurtarıcımız giriyor: İçerik pazarlaması.
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
İçerik, marka ve tüketici arasındaki sıfır noktası niteliğini taşıyan, işletmeyle hedef kitlesini birbirine bağlayan yegane bir hazine. Böylesine mühim bir değer söz konusu olduğunda içerik pazarlaması trendleri de haliyle sürekli olarak gelişmekte, evirilmekte, güncellenmekte ve değişmekte. 2019 yılında daha önce ekmeğini yediğimiz taktiklerin güncel versiyonlarını yanı sıra, yepyeni içerik pazarlaması stratejileri ile de karşılaşacağımız bir gerçek. Şimdi gelin, lafı daha fazla uzatmadan bu yıl trend olacak – hatta olmaya başlamış – içerik pazarlaması stratejilerine yakından bakalım.
Önce şu konuda bir anlaşalım: Üzerinde çalıştığınız pazarlama faaliyeti ne olursa olsun orijinallik, transparanlık ve değer her zaman önemini koruyacak. Bununla birlikte 2019 yılında bu üç değerin çıtası, bir tık daha üste çıkacak demek mümkün. Eğer içeriğiniz markanızın sesini, misyonunu ve hedef kitlenin sizin için değerini birebir yansıtmıyorsa, onu hiç üretmeyin daha iyi.
Yapılan araştırmalar da beni bu konuda destekler nitelikte. Şöyle ki;
Elbette bu şeffaflığı sağlamayan ve kopya içerik oluşturma yoluna giden markaların ileriye dönük sıkıntı çekecekleri de aşikar. Her şeyden önce şeffaf olmamak, tüketici nezdinde bir tehlike işareti olarak algılanıyor. Bununla birlikte bu tehlike işaretlerini tespit eden kullanıcıların marka hakkında daha detaylı araştırma yapmaları ve markanın geçerliliğini ya da orijinalliğini sorgulamaları da ihtimaller arasında. Eğer markanın yaptığını söyledikleri ile gerçekte yaptıkları çelişiyorsa, bunu fark eden kullanıcıyı kazanma ihtimali oldukça düşük.
İçerik pazarlaması faaliyetleriniz üzerinden değer sunmanın en güzel yolu;
Yine güncel araştırma sonuçlarına bakılırsa tüketicilerin yüzde 78’i, kişiselleştirilmiş içeriğin satın alma aşamasında belirleyici rol oynadığını öne sürüyor. Yine aynı araştırma sonuçlarına göre kişiselleştirmeyi artırmak, yüzde 500’e kadar daha yüksek tüketici harcamalarına yol açabiliyorken alakalılık ve kişisellik yetersizliği, etkileşim oranlarını yüzde 83 oranında düşürebiliyor. Böylesine çarpıcı istatistikler söz konusu olduğunda 2019 yılında kişisel içerik üretmenin önemi de artacak gibi görünüyor. Kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş içerik, bir marka için tüketicinin kalbine giden yegane yol haline geliyor.
Belki de kişiselleştirilmiş içeriği üretip kullanıcıya sunmanın en kolay yolu, kullanıcı ile birebir etkileşime geçmek ve markaya dair yaşadığı güncel deneyimlerle ilgili fikirlerini almaktan geçiyor. Özellikle otel, restoran ve benzeri hizmet işletmeleri, bunu çok iyi derecede yapmaya başladı bile. Konaklaması sonlanan konuklarına kişiselleştirilmiş bir mail gönderen oteller, nazikçe geri bildirim isteyerek kendilerini rakiplerinin bir adım önünde konumlandırabiliyor. Bu şekilde tüketici sadece söz konusu işletmeyle ilgili değerlendirme yapmakla kalmıyor, aynı zamanda bu kişisel yorumunun işletmenin gelişiminde ve markanın büyümesinde katkısı olduğunun farkına vararak kendini daha özel hissedebiliyor.
İçerik üretimi süreçlerinin sadece tüketiciye dönük değil, aynı zamanda şirkete yönelik bir bakış açısı ile yürütülüyor olması şart. İçerik pazarlaması faaliyetleri, sadece içerik üretiminden sorumlu departman tarafından değil, çapraz olarak organizasyonun tamamında yürütülmesi ve farkındalık oluşturması gereken süreçler olmalı. Bir firmanın CEO’sundan alt düzey çalışanlarına kadar herkes, şirketin içerik pazarlaması stratejisinden haberdar ve içerik üretim sürecinin herhangi bir noktasına dokunabiliyor olmalı.
Bu çapraz içerik stratejisinin özellikle önümüzdeki yıllarda daha fazla önem kazanacak olmasının en temel sebeplerinden bir tanesi, her bir ekip üyesinin marka müşterileri ile farklı bir şekilde etkileşim kurabilecek olması. Şirket genelinde herkes müşterilerin temel ihtiyaç ve beklentileri hakkında bir bakış açısı kazanabileceği gibi, şirketin de müşterilere kattığı değer ile ilgili bir fikir edinmiş olacak. Bu her iki kavramı bir araya getirdiğinizde ise ortaya çok daha bütünsel ve yapıcı bir çalışan bakış açısı çıkacak.
Elbette bu trendi benimseyebilmek ve benimsetebilmek, orijinal ve şeffaf içerik üretmek kadar kısa vadeli bir süreç değil. Bu trendden faydalanırken şirketin nasıl içerik ürettiğinin temellerine inmek ve çalışanlara içerik pazarlamasının önemini ufak ufak da olsa aşılamak gerek.
Burada önemli olan sadece pazarlama departmanının içerik üretimi yapıyor olması değil, diğer departmanları da içerik üretmeye teşvik edecek nitelikte bir “motivatör” görevini üstlenebilmesi. Bunun karşılığında uzun vadede ürettiğiniz içerikler “değer adı altında satılan pazarlama materyali” olmaktan çıkar, onun yerine o işi en iyi bilen kişiler tarafından üretilmiş, gerçek birer değer halini alır.
“Ekibimizle Tanışın” temalı blog postları ya da videolar, Instagram ve Facebook’ta canlı olarak paylaşabileceğiniz “Kamera Arkası” hikayeleri ya da şirketin başarılı insiyatiflerini gözler önüne seren raporlar, bu trendin kullanımına dair örnekler olabilir.
Her geçen gün birden fazla markanın birlikte çalışmasına ve farklı alanlarda içerik üretmesine tanık olmaya devam ediyoruz. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi Red Bull ve GoPro’nun “Stratos” projesi. Yine benzer bir örnekle Uber, Spotify ve Pandora ile bir araya gelerek yolculukları kişilerin en sevdiği müzikler eşliğinde kişiselleştirme yolunda bir adım atmıştı.
Ortak çalışmaya dayalı içerik üretirken öncelikli amaç daima işbirliği yapmanın mantıklı olduğu bir markayı seçmek olmalı. Başka bir deyişle kendi nişinize dokunan ya da kendi özel alanınız ile birebir olmasa da kısmen alakalı olan markalarla işbirliği yapmak, rakiplerinizle ortak bir çalışmaya girmenizi önleyen temel unsur olacaktır.
Bununla birlikte ortaklık yapacağınız markayı ya da markaları seçerken içerik pazarlaması alanındaki yetkinliklerinin en az sizin kadar başarılı olmasına dikkat etmeniz gerekiyor. Red Bull ve GoPro örneğinde olduğu gibi; içerik pazarlaması dendiğinde tam bir canavar olan Red Bull ile içerik üretimi konusunda çeşitlilik gösterebilecek esneklikte GoPro bir araya geldiğinde ortaya muazzam bir çalışma çıkıyor.
2019 yılında giderek daha fazla SaaS firmasının, milyonlarca içerik üretebilmesi adına son kullanıcısı olan şirketlere hizmet satmaya çalışmasına tanık olacağız. Aracı firma olarak Saas firmaları ile içerik pazarlaması üzerinden ortaklığa gitmek, her iki tarafın da müşterilerine sağladığı hizmeti geliştirmesine ve iyileştirmesine izin veriyor. Burada asıl büyüme ise doğru ortakları seçmekten ve stratejik olarak ortak pazarlama eforlarına odaklanmaktan kaynaklanıyor.
SaaS şirketleri ile çalışmaktaki öncelikli ve en önemli kural, genel misyonunuz ve sunduğunuz değerler ile uyuşan bir şirketle işbirliğine gidebilmeniz. Bu bağlamda hedef kitleniz ile yeni ortaklarınız arasında anlamlı bir kesişim kümesi olmasına dikkat etmeli, entegrasyon sonucu üretilen içeriğin sizin son kullanıcınıza dokunabilecek nitelikte olmasını sağlamalısınız.
Influencer’lardan ve onların beraberinde getirdiği avantajlardan yararlanmak, son birkaç yıldır her içerik pazarlaması trendleri listesinde kendine yer bulabilir hale geldi; 2019 için de durum pek farklı değil. Etki alanlarını her geçen gün artıran influencer’lar ve online fenomenler, bu etki alanlarını 2019 yılına da taşıyarak pek çok sektörde markaların içerik pazarlaması faaliyetleri için vazgeçilmez bir silah hale geliyor.
Son zamanlarda pek çok marka ise, influencer’ların geniş etkisini bir nevi ters pazarlama taktiği olarak kullanmaya başladı. Bu ne mi demek? Influencer’lar ile ortaklığa gitmek ve markalarını kendi kanallarında tanıtmalarını talep etmek yerine, onları kendi bünyelerine içerik üretmek üzere davet etmeye başladılar. Böylece o fenomen ya da influencer tarafından üretilen içerik, organik olarak markanın bir parçası haline geliyor.
Tıpkı markalarla olan içerik işbirliğinde olduğu gibi burada da sektörünüzle ucundan da olsa alakalı olan influencer’lar ile çalışmakta ve ürettikleri içeriğin yüzde yüz orijinal, samimi olmasına dikkat etmekte fayda var.
Influencer’larla partnerlik yapmanın belki de en büyük faydası, pek çok farklı sektörden ve alandan bireylere ulaşabilecek çok yönlülükte içerik oluşturabiliyor olmanızdır. Markanız da kendi nişini bir şekilde bu sektörlere dokundurabildiği sürece aşçılardan yazarlara, maceraperestlerden sosyal medya fenomenlerine pek çok farklı influencer ile ortak içerik çalışmaları yürütebilmeniz mümkün.
İster video, ister ses kaydı, ister görsel tasarım ürünler olsun; modern multimedya içerikleri, “olsa da olur” bir kavram olmaktan çıkarak bir ufak ufak gereklilik haline gelmeye başlıyor. Video içerik tüketimine dair güncel rakamlara baktığımız zaman 2019 yılı sonuna kadar video trafiğinin toplam internet trafiğinin yüzde 80’ine tekabül etmesi bekleniyor.
Elbette bu videolar yalnızca desktop ya da sadece mobil cihaz üzerinden değil, birden fazla kanalda ve bazen de aynı anda tüketiliyor. Bu, çok kanallı video içerik pazarlamasını 2019 yılı itibariyle daha da önemli hale getiren temel faktörler arasında. Ne de olsa tüketicilerin yüzde 98’inin tek bir gün içerisinde birden fazla cihaz ile etkileşime girdiğini unutmamak gerek.
2019 içerik pazarlaması trendleri arasında bu sene bizi ilk defa kucaklayan bir kavram var: Mikro anlar. Hepimizin bildiği gibi modern tüketici, anlık olarak ortaya çıkan sorularına seri cevaplar arıyor. Kadıköy’e kaç dakikada giderim? Yarın hava kaç derece olacak? Einstein’ın IQ’su kaçtı? Google ise bunu “mikro anlar” olarak tanımlıyor. Buna bağlı olarak tüm bu soruları yanıtlayabilecek anlık cevapların da olması şart.
Mikro anlara hizmet eden içerik üretiminde dikkate almanız gereken iki temel olgu var. Bunlardan bir tanesi, en basit haliyle kullanıcının sorularına cevap verebilen içerikler oluşturmak. Her ne kadar bir konuyu enine boyuna ele alan, kapsamlı ve uzun içeriklerin yeri ve zamanı olsa da, bu tip mikro anlarda oluşan cevap gereksinimleri daha kısa, net ve öz içerikler talep ediyor. Sıkça Sorulan Sorular sayfası ya da Instagram ve Facebook hikayeleri halinde tüketilebilecek cevap içerikleri, bu trende güzel birer örnek.
Mikro anlara özel içerik üretirken göz önünde bulundurmanız gereken bir diğer önemli nokta da bu içeriğin olabilecek en elverişli formatta sunulabiliyor olması. Ne de olsa Sıkça Sorulan Sorular sayfasında birkaç maddede özetleyebileceğiniz ödeme yöntemleri opsiyonlarınız için 5 dakikalık uzun bir video çekmezsiniz, değil mi?
Unutmamak gerekir ki mikro anlara hizmet etmenin esas amacı lafı gevelemek değil, ağzınızdaki baklayı en hızlı, en verimli ve en net biçimde çıkartabilmek.
Tıpkı influencer ve çok kanallı pazarlamada olduğu gibi, 2019 yılında chatbot ve yapay zeka kullanımı da giderek daha yaygın hale gelecek gibi görünüyor. Yapılan bir araştırmaya göre büyük şirketlerin yüzde 40’ı 2019’da chatbot ya da sanal asistan kullanmayı planladığını belirtiyor. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi ise favori markaları ile chat üzerinden bağlantı kurma beklentisi içinde olan tüketicilerin giderek artıyor olması. Özellikle son yıllarda NLP (Natural Language Processing – Doğal Dil İşleme) ve makine öğrenmesi kavramları, şirketlere yüzeysel ve işlem temelli sohbetler kurabilen chatbotlar yaratma imkanı sunmuş durumda. Bu trendin 2019’da da artarak devam edeceği aşikar.
An itibariyle chatbot kullanarak en verimli sonuçları elde etmenin yollarını şöyle özetlemek mümkün:
Bunlara ek olarak elbette chatbot’unuz kullanıcı talebinin insansı müdahale gerektirdiğini tespit edebilecek “zeka” düzeyde olması da çok önemli.
2019 yılında kazandıran bir içerik pazarlaması stratejisi izlemek istiyorsanız, bunun için vakit ayırmanız, bu trendlerle birlikte burada bahsetmeye vaktimin yetmediği diğer trendleri de araştırmanız ve marka nişinize en uygun trendleri uyarlamanın yollarını keşfetmeniz gerekiyor. 2019 hızla yol alırken siz de bu verimli ve eğlenceli içerik pazarlaması trendleri pastasından payınızı almayı ihmal etmeyin!
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat