Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Bilişsel sürtünme kullanıcılarınızı hatta gelirinizi kaybetmenize neden olabilir. Peki, bilişsel sürtünme nedir ve nasıl önlenebilir?
İşlerin beklediğimiz gibi işlememesinden daha sinir bozucu bir şey yoktur. Kullanıcı arayüzleri tasarlar ve geliştirirken, onu “gerçek dünya” ile ilişkilendirmeye çalışırız — çoğu uygulamada “kaydetme” için disket ikonu kullanırız. Neden? Çünkü dijital dünya için ihtiyaç duyulan ipuçlarını, günlük hayatlarımızda zaten geliştirmiş olduğumuz şeylerden almayı tercih ederiz. Bilişsel sürtünme, işte tam burada, bu ipuçları beklentilerimizle eşleşmediğinde ortaya çıkar. Arayüz tasarımında bilişsel sürtünmeden kaçınmayı öğrenmek, ürünlerin kullanıcı deneyimini daha iyi hale getirmeye yardımcı olabilir.
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Harika bir kullanıcı deneyimi sunmanın önemli bir parçası, bir dijital ürün için doğru kullanıcı arayüzünü elde etmektir. Neyse ki, kullanıcı arayüzü söz konusu olduğunda basit bir kısayol vardır — kullanıcı arayüzündeki nesne gerçek dünya nesnesini ne kadar çok taklit ederse, nesnenin sezgisel olarak kullanılması ve kaliteli bir kullanıcı deneyimi sağlama olasılığı o kadar artar. Skeuomorphism dediğimiz şey de budur.
Bu, uzun süredir arayüz tasarımının temelini oluşturuyor. Bilgisayardaki dosyaların klasörlerinin ikonlarının gerçek hayattaki bir dosya dolabı içindeki kağıt dosyalara benzemesinin ve silme ikonunun ofisinizin köşesindeki bir çöp tenekesine benzemesinin bir nedeni vardır; dijital deneyimler için gerçek dünyadan beklentiler sunarlar.
Gerçek dünyada bunu taklit etmek kolaydır. İnsanların, bir etkileşimin diğerine yeterince benzemesini ve benzerlikle çabucak anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla uyarılabilen çok sayıda duyusu vardır. Dijital dünyada ise — artırılmış gerçeklik daha yaygın hale gelene kadar — mühendisler (ve tasarımcılar), kullanıcının deneyim beklentilerini karşılayacak ipuçları konusunda görmeyle ve bir ihtimal seslerle sınırlıdır.
Yol göstericilerden kabul edilen tasarımcı Alan Cooper, Mahkumlar İlticayı Yönetiyor (The Inmates are Running the Asylum) adlı kitabında (ilk olarak 1999’da yayınlandı, ancak revize edilmiş versiyonları mevcut) Bilişsel Sürtünme kavramını öne sürdü ve bilişsel sürtünmenin, bir kullanıcı sezgisel gibi görünen ancak beklenmedik sonuçlar veren bir arayüz veya yeterlilikle karşılaştığında ortaya çıktığını söyledi.
Cooper, bilişsel sürtünme hakkında arabasının ön panelindeki bir düğmeye basma örneğini verir. Düğme, basar basmaz alarmı kapatıyordu — ki yapması gereken buydu. Ancak, bu beklediği şey değildi ve etkileşim onun için çıldırtıcı bir hayal kırıklığı kaynağıydı.
Bir web sitesini ziyaret ettiğinizi ve o sitede üzerinde “Kaydolun” yazan bir düğme gördüğünüzü ancak düğmeye bastığınızda sizi başka bir web sitesine götürdüğünü hayal edin. Bu, dijital bir üründeki bilişsel sürtünmeye bir örnek olabilir. Beklentiniz bu butona tıkladığınızda bir kayıt ekranına götürülmektir, internette başka bir yere yönlendirilmek değil.
Bir kullanıcı bir ürünle etkileşime girdiğinde bilişsel sürtünme ne kadar çok ortaya çıkarsa, o ürünü kullanma deneyimi o kadar sarsıcı olabilir. Ve bu sıkça meydana gelirse, kullanıcının görevini yerine getirmek için alternatif bir yol araması gayet olasıdır. Bilişsel sürtünme önemlidir çünkü kullanıcı deneyimlerine zarar verebilir ve hem kısa hem de uzun vadede kullanıcı kaybına ve gelirin azalmasına neden olabilir.
Bilişsel sürtünmeden kaçınmak, kullanıcı deneyimi tasarım ekibinin kullanıcı arayüzü ve etkileşim tasarım ekipleriyle birlikte yapması gereken bir şeydir.
Bilişsel sürtünmenin nerede meydana gelebileceğini belirlemeye ve bundan kaçınmaya yardımcı olabilecek yollar vardır:
Geliştirme yaşam döngüsü boyunca ortaya çıkan her versiyonda, bilişsel sürtünmeyi de test edebilirsiniz:
Mobil tasarım, bilişsel sürtünme söz konusu olduğunda ortaya yeni zorluklar çıkarır. Bundan kaçınma süreci masaüstündeki ile aynıdır, sadece bir mobil cihaz etkileşim için geleneksel fare-klavye kombinasyonundan çok daha fazla yol sunar — el hareketi kontrolleri, göz hareketi kontrolleri, hareket kontrolleri, dokunmatik ekranlar ve kamera girişleri gibi.
Bu, UX tasarımcısının bu etkileşimleri yakından incelemesinin çok önemli olduğu anlamına gelir; çoğu durumda bu tarz etkileşimler için önceden tanımlanmış (disket, kaydetme düğmesi veya kağıt dosya, klasör kombinasyonu gibi) “standartlar” yoktur. Bilişsel sürtünmeyi önleyen sezgisel etkileşimler yaratmak gerçekten özen göstermeyi ve düşünmeyi gerektirir.
Bilişsel sürtünme, bir üründeki bir şey gerçek dünyadaki bir nesneye benzemesine rağmen beklediğimiz şekilde tepki vermediğinde ortaya çıkar. Bu, kullanıcı için bir hayal kırıklığı kaynağıdır ve potansiyel olarak kullanıcı deneyimini, kullanıcı karmaşası yaratacak kadar bozabilir. Bilişsel sürtünme sorunları, daha iyi kullanıcı deneyimleri sunmak için yürütülecek kullanıcı araştırmaları ve kullanıcı testleri yardımıyla önlenebilir.
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat