“Eğer bizden saklı olan herhangi bir şeyi ortaya çıkarabilseydim — en azından modern kültürlerde — bu, unuttuğumuz bir şey olurdu. Daha önce bildiğimiz bir şey. Adımız gibi bildiğimiz bir şey. O da şudur ki biz becerikli bir evrende yaşıyoruz ve harikulade bir gezegenin bir parçasıyız. Ve etrafımız eşsiz dehayla çevrili.”
Bu alıntı, Biyomimikri alanında çok önemli çalışmalara imza atan biyolog, yazar, inovasyon danışmanı ve kendi ifadesiyle “nature nerd” Janine Benyus’un 2009’da gerçekleştirdiği Biomimicry in Action başlıklı TED konuşmasının açılış cümleleri. Benyus’un da ifade ettiği gibi, aslında hepimizin doğal olarak bildiği ancak; bugün pek çoğumuzun farkında olmadığı bir gerçeği hatırlatıyor bize.
Günümüzde, ürün ve servis tasarımından mimariye, sürdürülebilir ve işlevsel olan yeni tasarımlarla ilgili pek çok tartışma mevcut. Zorlu değişikliklere adapte olabilen, farkındalık yaratan ve güçlü bir çerçeve oluşturan tasarımlar için neyin referans olması gerektiği sorusu hâlâ gündemde. Açık olan şu ki, bu gibi tasarımlar iyi bir ilham ve gerçeklerin türevini gerektirir. Peki, bize ilham olmak için çevremizi saran doğa ana varken neden farklı yönlere gidiyoruz?
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Akıl sahibi bir varlık olarak insan, niyeti bu olmasa bile, — bugün artık çok uzak olmayan — gelecek kuşaklar için büyük sürdürülebilirlik problemleri yarattı. Ancak neyse ki bu küresel zorlukların her birine özel çözümler hepimizi çevrelemiş durumda. Görmek istersek aslında böyle yalın ve bir o kadar vurucu bir gerçekten hareketle ortaya çıkan Biyomimikri, doğanın zaman içinde test edilmiş kalıplarını ve stratejilerini taklit ederek insan yapımı zorluklara sürdürülebilir çözümler arayan bir yaklaşım. Amacı, uzun vadede yeryüzünde yaşama iyi adapte olmuş ürünler, süreçler ve politikalar — yeni yaşam biçimleri — yaratmak.
Kısaca, doğadan esinlenen tasarım yaklaşımı olarak ifade edebileceğimiz Biyomimikri’nin temelinde, doğanın, bugün çekişmekte olduğumuz sorunların birçoğunu zaten çözmüş olduğu fikri yatıyor. Bilimsel araştırmalar sayesinde hayvanların, bitkilerin ve mikropların mükemmel mühendisler olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, milyarlarca yıl süren araştırma ve geliştirme sonrasında başarısızlıklar fosil olmuşken, bugün bizi çevreleyen şeyin “hayatta kalmanın sırrı” olduğunu nasıl reddedebiliriz?
“Bence, 21. yüzyılın en büyük yenilikleri biyoloji ve teknolojinin kesişiminde olacak. Yeni bir dönem başlıyor.” — Steve Jobs
Biyomimikrinin 2 temel misyonu
Deneyim: Doğadan ilham alma konsepti bir bütün olarak, “bir milyon yılı aşkın bir evrim” deneyimiyle birlikte geliyor. Doğanın çeşitli süreçleri için ürettiği çözümler, yine doğanın çeşitli güçleri tarafından test edildi. Bu deneyime kendi araştırmamızı da ekleyerek, mükemmel bir tasarım çözümüne ulaşabiliriz.
Sürdürülebilirlik: Biyomimikri ilhamıyla yapılan tasarım, uyarlanabilir, görsel olarak uyumlu ve en az enerji tüketen çözümler üretir. Nihayetinde doğa da aynı problem için kendi süreçlerini yeniden tasarladı. Bunun referansı, zaman içinde taklit edilen bu sürecin etkili bir şekilde var olmasıdır. Doğa, kaynak tüketimini de kendi doğal süreçlerinde optimize etmiştir. Böylece sürdürülebilirlik, doğadan gelen tasarımların gelişiminde saklıdır.
Biyomimikri yaklaşımıyla tasarlanmış ve ürüne dönüştürülmüş 3 örnekle konuyu somutlaştıralım:
Cırt (Velcro)
1941 yılında, Alpler’deki avcılık gezisi dönüşü, İsviçreli mühendis George de Mestral köpeğinin dulavrat otu ile kaplandığını fark eder. Bu otlardan bir tanesini mikroskopla inceleyen Mestral, kürklere ve çoraplara kolayca takılan basit bir kanca tasarımı keşfeder. Yıllarca üzerinde çalıştıktan sonra ise bugün cırt (ya da cırt cırtlı bant) olarak bildiğimiz keşfe imza atar ve Eylül 1955’te buluşunun patentini alır. Benyus’a göre bu ürün, muhtemelen biyomimikrinin en tanınmış ve ticari olarak en başarılı örneğidir.
Çiy toplama şişesi
Çöl ortamında yaşayan Namibya böceği, sis çöktüğünde sırtını havaya kaldırarak kabuğuna çarpan su damlacıklarını yakalar ve pozisyonu gereği damlalar ağzına doğru akar. Seul Ulusal Teknoloji Üniversitesi’nden Pak Kitae tarafından tasarlanan “tümsek çiğ toplama şişesi”, Namibya böceklerinin su toplama sistemini taklit eder. Ürün, sabah çiyini yoğunlaştırarak suyu şişe içinde biriktirir.
“Kovan aklı peteği yönetir”
Arılar her zaman çalışan ve oldukça çevik hayvanlardır. Sınırlı beyin gücüne rağmen, bireyler, koloninin ne işe ihtiyaç duyduğunu hissedebilir ve içgüdüsel olarak işe koyulur. Buna karşılık, elektrik şebekesi gibi, insan üretimi ve karmaşık altyapıya sahip sistemlerin sorunu ise, çeşitli parçaların birbiriyle konuşamaması, etkileşime geçememesidir.
Bu tip örgü benzeri sistemlerdeki tekil bileşenler, şebekenin tamamını tek bir anda göremez — büyük resmi bilmez. Regen Energy, bir şirketin, hiçbir parçası birbiriyle etkileşime geçmediği için tüm gücünü emen alet ve makinelerinin elektriğin maliyetli ya da daha da kötüsü güvenilmez bir enerji kaynağına dönüştüğü pik anlarında yükü dengeleyebilen bir ağa dönüştürür. Dolayısıyla şirketin alet ve makinelerin her biri, — tıpkı kovandaki her arının senkronize olması gibi — birbirleriyle kablosuz iletişim kurarak verimliliği en üst üzeye çıkaran birer kontrol noktasına dönüşmüştür.
Son yıllarda artan bir ivmeyle, doğadan ilham alan pek çok tasarım fikri, kısa zaman içinde ürünleşerek hayatımızdaki yerini, bize pek de hissettirmeden almaya devam ediyor. Tıpkı doğanın hem kendisi hem de insan için yaptıklarını ve dahası, gerektiğinde kendi kendine yıkıp yeniden tasarladıklarını, biz insanevlatlarının pek çok zaman fark edemediği gibi. Sürdürülebilir tasarım alanında önemli çalışmalara imza atan sosyolog, tasarımcı ve kendi deyimiyle“sürdürülebilirlik ajanı” Leyla Acaroğlu’nun dediği gibi;“Tıpkı biz insanların onu, yine insanın ihtiyaçlarını ve faydasını gözeterek tasarladığı gibi, bizi tasarlayan bir dünyada yaşıyoruz.” Hayattaki rolümüz, çalıştığımız sektör ya da şirketimizdeki unvanımız ne olursa olsun, elimizin değdiği her işin rehberini doğada bulmak mümkün. Yüzümüzü güneşe, aklımızı doğaya dönmekte fayda var.