Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Tasarımcı ve yazılım geliştirici Natalya Shelburne, tasarım ve yazılım ekipleri arasında verimli bir iş birliği oluşturabilmek için atılması gereken adımları anlatıyor.
Tasarım ve mühendislik arasındaki işbirliği kolay olsaydı, herkes bunu yapıyor olurdu ve siz bunu okumazdınız. Gerçek şu ki, disiplinler arasında etkili iş akışlarını kolaylaştırmak, işimizin geri kalanında yaptığımız şeyler kadar gerçek ve zorlu. Neyse ki, bireysel bir katkıda bulunan kişilerden bir ekip liderine kadar herkesin, etkili fikir alışverişi için gerekli koşulları yaratmaya yardımcı olmak ve insanları işlerini iyi yapmaları için güçlendirmek konusunda atabileceği adımlar var. Ancak bu adımlar, “daha fazla konuşmak” veya “yan yana oturmak” değil. Aksine, ilk adım kendinize şu soruyu sormak olmalı: “Düşünme, karar verme ve yaratma biçimimi nasıl daha görünür hale getirebilirim?”
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Bunu biliyorum çünkü o görünmez işi yıllarca kendim yaptım. Hem tasarıma hem de mühendisliğe olan tutkum, bu iki branş arasındaki uçurumu kapatmak için her zaman gönüllü olmı sağladı. Kapsam tanımlama süreçlerinde sürünmek, geç saatlere kadar çalışmak, sürpriz fizibilite sorunları, taskları hafta sonu kapatmak, bildirimlerin her zaman açık olması ve zihnimin her zaman meşgul olması… Birçok kişi gibi ben de uzaklaşmanın suçluluğunu hissettim. Kendimi bu işin uzmanı olarak görüyordum ve ödülüm gece geç saatler boyunca çalışmak, stresli teslim tarihleri ve hayal kırıklığıydı.
Ancak uzun süreli bir izne çıkmam gerektiğinde tüm bunlar değişti. Bu görünmez işi kimse yapamayacağından, ayrılırsam her şeyin tamamen parçalanacağını hissettiğimi fark ettim. İşbirliği kanallarının bakımını yapmazsam, iş birliği durma noktasına gelirdi.
İlk isteğim, tasarım varlıkları ve mühendislik uygulaması arasında çeviri yapmak gibi işleri yapmanın “doğru yollarını” belgelemek oldu. Ama sonra, zamanına değer veren hiç kimsenin bunu okumayacağını anladım. Çözüm, eski etkisiz çözümleri ileri geri hareket ettirmeye devam etmek değildi. Bir şeyleri yapmanın doğru yolunu belgelemek, temelde, duyulma umuduyla daha yüksek sesle konuşmakla aynı zihniyetti. Bunun yerine, açık ve dürüst bir şekilde iç gözlem yapmam ve kendi başarısızlık kalıplarımı tanımlamam gerektiğini fark ettim. Anlamlı bir organizasyonel değişimi benimsemeliydim.
Tasarım ve mühendislik arasındaki boşluklar gibi boşlukların genellikle farklı zihinsel modellerin kesişme noktasında etkili bir şekilde iletişim kurma mücadelesinin sonucu olduğunu öğrendiğim lisansüstü eğitimime geri döndüm ve tekrar göz attım. İnsanlar, bilgisayar değil. Sadece okurken satır satır bilgi edinmezler; bunun yerine zihinlerinde düşünce kalıplarını düzenlerler ve zihinsel modeller biçiminde anlam inşa ederler. Daha fazla bilgiyle karşılaştıklarında ise, işlerin nasıl yürüdüğüne dair zihinsel modellerini güçlendirir veya ayarlarlar. Bu, ön bilginin bu sürecin anahtarı olduğu anlamına geliyor. Her yeni bilgi parçası, işlerin nasıl çalıştığına dair mevcut zihinsel modellerimizle etkileşime girmelidir. En başta öğrenilenler çok önemlidir; anlayışınızı inşa etmenizi sağlar. Başlangıç noktalarımız bakış açımızı bilgilendirir, bu da iki kişinin aynı olayla ilgili çok farklı iki deneyime sahip olabileceği anlamına gelir. Farklı zihinsel modellere sahip kişilerin birlikte çalışması gereken kesişimler, yüksek sesle ve hatta bazen düşmanca olma eğilimindedir — ancak, öğrenmenin gerçekleştiği yer burasıdır.
Etkili tasarımı ve frontend iş akışlarını geliştirmek için doğru koşullar oluşturmak, sahip olmak istediğiniz insanlarla değil, sahip olduğunuz insanlarla çalışmak anlamına gelir. Benim de işlerin nasıl çalıştığına dair zihinsel modelim ile iş arkadaşlarımın zihinsel modelleri arasındaki geçişi kolaylaştırmam gerekliydi ve bunun gerçekleşmesi için, tasarım ve mühendislik arasındaki tercümeyi başkalarının yapmasını sağlamak için sistemler, araçlar ve iş akışları oluşturmam gerekiyordu. Tasarım modellerimizi görünür kılmak için bir stil kılavuzu ve bileşen kitaplığı oluşturdum ve bunu uygulama koduna aktarmak için bir yapı ortaya koydum: yerleşim kuralları, renkler ve mevcut işlevler. Umudum, meslektaşlarımın benimle aynı dili konuşmayı öğrenmelerine yardımcı olmak ve aynı şeyler hakkında konuştuğumuzdan emin olmaktı.
Bu, o zamanlar büyük bir risk gibi hissettirdi. Kendimi tamamen gereksiz ve değiştirilebilir kıldım, bunun ama şimdiye kadar yaptığım en iyi şey olduğu ortaya çıktı. O zamandan beri, engelleri azaltmaya yardımcı olan sistemler yaratma konusunda takıntılıyım. Artık, tek başıma çalışmadığım zamanlarda, odak noktamı ekip arkadaşlarımın benim için en rahat olan şeye odaklanarak çalışmak yerine en iyi şekilde çalışmasılarını sağlayan şeylere kaydırıyorum. Örneğin, arayüz geliştirmede, kendi tercihlerime rağmen CSS modüllerini benimsedim, böylece takımdaki diğer programcılar CSS yazma konusunda yaptıkları işten daha emin olacaklardı. Modüler yaklaşım, mevcut zihinsel programlama modelleriyle daha yakından eşleşti ve artık stil değişiklikleri içeren her “pull request”i gözden geçirmek zorunda kalmıyordum, çünkü artık herhangi bir hata, zaten kapsam dahilinde olacaktı.
Ekibinizin birlikte çalışma şeklini değiştirmek istiyorsanız, kendi çalışma şeklinizi değiştirmek zorundasınız. Neyse ki, kişinin konfor alanından çıkmak, öğrenmenin ve büyümenin en iyi yoludur; hızlı tempolu dünyamızda bu çok iyi bir şey. İster işbirliği yapan ve etkili bir şekilde iletişim kuran uyumlu bir ekibin parçası olun, ister senkronizasyon için mücadele eden bir ekip olun, daha fazla soru sormak, sistemdeki sorunlu noktaları belirlemenize ve sonraki adımlarınıza rehberlik etmenize yardımcı olacaktır.
Bu sorulardan herhangi biri aklınızda beliriyorsa, ortaya çıkan işlev bozukluğuna daha derinlemesine bakmanın zamanı gelmiş demektir. Her iş yeri ve ekip birbirinden farklıdır, ancak engeller keyfi olduğundan ve büyük ölçüde kendi kendine uygulandığından, bunların üstesinden gelmek için çok şey yapılabilir. İlk adım, kendi zihninizin esnekliğini artırmak, kendimizi arındırmak ve kasıtlı olarak farklı zihinsel modeller edinmeye çalışmaktır.
İşbirliği tesadüfen ortaya çıkmaz; üzerinde çalıştığımız ürünler ve servisler gibi, tasarım ve mühendislik gerektirir.
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat