Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Üniversite sınavlarına girmeden önce hepimizin kafasında nasıl bir iş hayatı istediğine dair binlerce fikir vardı. Ardından seçimler yapıldı ve hayatımız bir yola girdi diye düşündük, ta ki mezun olana kadar...
Üniversite sınavlarına girmeden önce hepimizin kafasında nasıl bir iş hayatı istediğine dair binlerce fikir vardı. Bu fikirlerin bazıları gerçekçi bazıları ise tamamen hayal ürünüydü ancak bunları düşünerek üniversite sınavlarına girmiş ve sonrasında bazı seçimler yapmak zorunda kalmıştık.
Bu seçimler bizi istediğimiz bölümlere de yerleştirdi, hiç aklımıza gelmeyen ama sonradan sevdiğimiz bölümlere de. Hatta çok seveceğimizi düşündüğümüz ancak işin hiç de öyle olmadığı işlere de. Aslında tüm bu düşünceler, yaşananlar ve süreçler oldukça normal. Çünkü üniversitede bölüm tercihi yapmak hayatınız boyunca devam edeceğiniz işi seçmek demek değildir. Bunun canlı bir kanıtı olarak kendimi gösterebilirim. Filolog olarak mezun olduğum okuldan sonra kendimi içeriğin engin denizine atmış oldum ve aklıma hiç akademide devam etmek gelmedi. Çünkü kendimi keşfetmeye başlıyordum.
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Dünyanın en büyük ancak en doğru geyiklerinden bir tanesi “eğer sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmamış olursun”dur. Evet, bu oldukça doğru. Çünkü seçtiğiniz iş size yük gibi gelmemeli. Böyle söylendiğinde işlerin kolay olacağı algısı aslında yanlış olan. Hiçbir iş kolay değildir. Eğer o işi doğru yapmak istiyor, ilerlemenin peşinde koşuyor, kendinizi geliştirmeyi diliyor ve azla yetinmiyorsanız çalıştığınız iş sizin için asla uygun olmayacaktır. Seçtiğiniz işin zorluklarına dahi göğüs gerebiliyorsanız işte o zaman hayatınızı çalışmamış olarak bitirebilirsiniz.
Ancak bu işi seçmek özellikle üniversite döneminde sizleri bir muammaya sürüklüyor olabilir. Gerçekten doktor olmak istiyor musunuz yoksa el sanatlarına mı daha fazla ilginiz var? Öğretmenlik gerçekten size göre mi yoksa aklınızda bir girişim mi var? İşletme okuyorsunuz ancak işletmecilikle ilgili bir hayaliniz var mı? İşte tüm bu soruların cevaplarını aşağıdaki adımlarla bulabilir ve doğru iş seçmeye yavaş yavaş bu noktadan itibaren gidebilirsiniz.
Herkes kendini tanıdığını zanneder ve hatta beylik laflar etmeyi de pek sever. İdealleri konusunda oldukça büyük sözler söylemeye de yatkındır. Ancak kendimizi tanımak sandığımız kadar da kolay değildir. Örneğin bir girişimde bulunmak istiyorsunuz. Fikriniz mükemmel, çok önemli bir ihtiyaca da karşılık veriyor. Her gün düşündüğünüzde midenizde kelebekler uçuşuyor, projenin bir anda nasıl büyüyebileceğinin hayalini kuruyor ve bazı akşamlar bu şekilde kendinizi uyurken buluyorsunuz. Peki şirket kurmak, devlet ve bürokrasi ile bir arada olmak, gelir gider takibi yapmak, network için çalışmak, kendi işine hem zaman, hem emek hem de para olarak yatırım yapmak size göre mi?
Belki de yukarıdaki iş kalemlerinden yalnızca bir tanesi size göre değildir. Belki de devlet ve bürokrasi ile hiçbir şekilde bağınız olsun istemiyorsunuzdur ancak girişim demek bunları da beraberinde getiriyor. Bu nedenle bu işleri de göz önüne alıp düşünmeniz gerekiyor. Kendinizi bu konuda telkin edebilir ve devam edebilir misiniz yoksa her seferinde sizi mutsuzluğa sürükler ve rahatsız mı hissedersiniz? İşte burada kendinizi gerçekten tanıdığınıza çok emin olmalısınız.
Öncelikle kendinize sorular sorarak başladınız. Bu kez çevrenize sorular sorun. Seçmek istediğiniz mesleği bir süredir yapan kişilerle iletişime geçin, onlarla mesajlaşın ya da bir şekilde bir görüşme ayarlayıp deneyimlerinden faydalanın. Bir işin nasıl yapıldığını size en iyi anlatacak kişi yine o işi yapan kişi olacaktır.
Fikirlerine değer verin, hangi açılardan zorlandığını sorun ve hatta tavsiyelerde bulunmasını rica edin. Örneğin tasarım ve animasyon alanında ilerlemek istiyorsunuz o halde hemen LinkedIn üzerinden hayalinizdeki şirketlerde çalışan kişileri arayın. Onlara ulaşamazsanız başka şirketlerde çalışan ve hatta freelance olarak çalışan kişilere ulaşın. Eminim ki pek çoğu size yardımcı olabilmek adına cevap verecektir. Bu mesajlaşma ve iletişimdeki en önemli nokta ise karşınızdaki kişiyi doğru sorularla meşgul etmektir. Gerçekten cevabını öğrenmek istediğiniz soruları listeleyin ve özel olabileceğini düşündüğünüz soruları eleyerek sorun.
Deneyim, bazen çok fazla şeyden üstündür.
İşinizi seçmeden önce o alanda neler yapabileceğinize dair geniş bir araştırma yapın ve durmadan, duraksamadan bilgiyi bir sünger gibi emmeye çalışın. Dijital pazarlama alanında çalışmak istiyorsanız bu alandaki önemli kaynakları mutlaka takip edin. Takip ettikçe bu alana olan ilginizin de ne yöne gittiğini göreceksiniz. Yeni gelişmeleri takip ederek heyecanınızı hissedin, yapmak istediğiniz işin neye benzediğini, nelerle uğraşmak durumunda kalabileceğinizi çok iyi kavrayın.
Sevebileceğiniz işi seçerken yanılmaktan asla korkmayın. Bir işi kısa bir süre sonra sevmiyor olabilirsiniz. Bu da oldukça normal. Size bunun tam tersi olması gerektiğini söyleyen insanları da naçizane önerimle dinlemeyin. Çünkü keyif alabildiğiniz ve kaliteli iş üretebildiğiniz sürece daha değerli hale gelirsiniz. Kalitenin tamamen dışında kalıp vasat seviyesinde bir çalışan olmanız en başında sizi mutsuz edecektir ve bu mutsuzluk da çalıştığınız şirkete ya da kuruma sirayet edecektir.
Ofiste çalışmak size göre mi? Kurumsal bir firmada çalışmak ilginizi çekiyor mu? Evden çalışma fikrine ne kadar yakınsınız? Belki de hiç anlaşamayacağınızı düşündüğünüz insanlarla bir arada olmak yerine freelance dünyasına merhaba der ve böylece kendinizin yöneticisi ve çalışanı aynı anda siz olabilirsiniz. Ancak freelance dediğimizde “evden rahatça çalışma” gelmesin akıllara. Tıpkı tam zamanlı bir işe gider gibi değer vermeniz gereken, iş takibini daha yoğunluklu bir şekilde yapmanız gerektiği, sahış şirketi kurma gibi bürokratik süreçleri de beraberinde getiren bir konudur freelance. Bu nedenle hangi evrende daha mutlu ve huzurlu olacağınızı çok iyi anlamanız gerekiyor.
Çok güzel, kendimizi keşfettik ve hangi mesleği seçmemiz gerektiğine karar verdik. Geldik iş bulma kısmına. Neler yapmalısınız?
Bu yazının aslında yalnızca yeni mezunlar için değil aynı zamanda hali hazırda çalıştığı işten de memnun olmayanlar için uygun olduğunu düşünüyorum çünkü üniversiteden mezun olduktan sonraki boşluk ile sevmediğiniz bir işte çalıştığınız boşluk neredeyse birbirine eş. Bu yüzden iş bulma konusuna da kısaca değinmek istiyorum.
Kimin bulduğunu ya da söylediğini asla bulamadığım ancak her zaman kulaklarımda çınlayan bir cümle ile konuya devam etmek istiyorum: Stop searching, start finding. Yani aramayı bırak, bulmaya başla. İlk işimiz bakış açısı ve kelimeleri değiştirmek!
Artık ne istediğimizi bildiğimize göre kendimizi nasıl tanıtacağımız, neleri sunacağımız önemli bir hale geliyor.
Bu liste uzayıp gider ancak insan kaynakları bloğunda olmadığımız ve ben de bir insan kaynakları uzmanı olmadığım için kendi önerilerimle bırakmak ve iş bulduktan sonra hayatınıza nasıl devam etmeniz gerektiğine dair birkaç öneri ile devam etmek istiyorum.
Biliyorsunuz ki her konuda yapılmış bir TED konuşması vardır ancak bu kürasyon doğru işi bulma konusunda sizi çok fazla cevapla baş başa bırakacak. Şimdiden iyi seyirler.
Oynatma listesi:
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat
Merhaba öncelikle elinize sağlık.
“Eğer o işi doğru yapmak istiyor, ilerlemenin peşinde koşuyor, kendinizi geliştirmeyi diliyor ve azla yetinmiyorsanız çalıştığınız iş sizin için asla uygun olmayacaktır.”
Bu kısımda sanki bir mantık hatası var gibi?
Merhabalar, çok teşekkür ediyorum yorumunuz için. Burada bahsetmek istediğim aslında sizi doyurmayan bir işte çalışırken böyle şeyler hissediyorsanız çalıştığınız işin size uygun olmaması. Yani işi doğru yapacak bir ortamınız yoksa, daha çok ilerlemek istiyorsanız ancak bir fırsat bulamıyorsanız ya da azla yetinmiyorsanız o anda çalıştığınız ve azla yetinmezi isteyen yönetici ya da yapıların olduğu yerde kendinizi ait hissedemeyecek olmanız. Ancak ilk okuyuşta -aradan biraz da vakit geçince- bana da garip geldi 😀