Vatandaşlık kavramı fiziksel ortamdan dijital ortama mı sıçrıyor? Başka bir deyişle, Black Mirror gerçek mi oluyor? Vatandaşların fiziksel ve dijital ortamlardaki davranışlarını bir oyunlaştırma kurgusu içinde puanlayan ve onlara bu puanlara dayalı kredi notları veren Zhima (eski adıyla Sesame) Credit, yarının dünyasında yaşanacak dijital bir kabusun erken habercisi mi yoksa?
Vatandaşlık kavramı fiziksel ortamdan dijital ortama mı sıçrıyor? Başka bir deyişle, Black Mirror gerçek mi oluyor? Vatandaşların fiziksel ve dijital ortamlardaki davranışlarını bir oyunlaştırma kurgusu içinde puanlayan ve onlara bu puanlara dayalı kredi notları veren Zhima (bilinen adıyla Sesame) Credit, yarının dünyasında yaşanacak dijital bir kabusun erken habercisi mi yoksa?
SHERPA Blog okuyucuları oyunlaştırma kavramına yabancı olmasa gerek. Fakat bu kez farklı bir oyunlaştırma yaklaşımından, vatandaşlığı oyunlaştırmaktan söz edeceğiz.
Oyunlaştırma uygulamaları genellikle hem müşterilerin hem de şirketlerin fayda sağlaması prensibine dayalıdır. Örneğin, bir restoranda check-in yaparak elde ettiğiniz puanlar sayesinde bir indirim kazanabilir, zamanla daha fazla puan kazanarak elde edeceğiniz indirim oranını artırabilirsiniz. Siz bu hizmetten fayda sağlarken, şirket de daha fazla satış yapar, hedef kitlesini genişletir ve satış hacmini artırır. Peki sadece “kasanın kazandığı” ve kişilerin sistemden çıkamadığı bir “oyun” hayata geçerse neler olur?
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Zhima Credit adı verilen bir sosyal kredi sistemi, oyunlaştırmayı vatandaşlığın merkezine yerleştirmek için kolları sıvamış görünüyor. Bir distopik bilim kurguya benzeyen uygulama, gerçek hayatta ve dijital hayatta attığınız her adımı topluyor ve değerlendiriyor ve vatandaşların sosyo ekonomik statülerini dinamik bir metriğe dönüştürüyor. Peki bu değerlendirme neye yarıyor? Örneğin, bir Çin vatandaşının Zhima kredi puanı, sosyal medyada Çin hükümetini destekleyen bir görsel paylaştığında yükselirken, “eleştirel” bir içerik nedeniyle düşebiliyor. Üstelik puanınızı belirleyen sadece sizin davranışlarınız değil; aile üyelerinizin ve sosyal medya kanallarındaki bağlantılarınızın ve arkadaşlarınızın puanları da sizin puanınızı belirliyor. Yani düşük puanlı bir akrabanız, belki de anneniz ya da babanız, emek emek biriktirdiğiniz puanlarınızda gözle görülür bir düşüşe neden olabiliyor.
Peki, bu puanlarla neler yapabilirsiniz? Örneğin, yüksek bir puanınız varsa bürokratik işlemlerinizde daha az sıra bekleyebilir, sizden daha düşük puanlara sahip vatandaşlardan daha hızlı hizmet alabilirsiniz. Puanınız düşük mü? Üzgünüz, girmek zorunda olduğunuz sıra binanın diğer tarafından başlıyor.
Alibaba Group bünyesindeki Ant Financial (Alipay) tarafından kredi başvurusunda bulunan vatandaşların kredi notlarını belirlemek için tasarlanan ve hayata geçirilen sistemin tek amacı başlangıçta sadece harcama alışkanlıklarını değil, online davranış paternlerini ve hangi ilde ya da hangi semtte ne kadar süre yaşadığınız gibi karakteristik özellikleri de hesaba katmasıydı.
Bu kredi sisteminin devlet boyutu kazanarak bir ulusal repütasyon sistemine dönüşmesi ise, Çin hükümetinin uygulamayı izlemesi ve yavaş yavaş modifiye etmesiyle gerçekleşiyor. Çin hükümeti artık bu verileri alarak başka bir puanlama sistemine aktarıyor ve vatandaşlarını dinamik olarak sınıflandırıyor. Amaçları ise çok açık: “daha iyi” vatandaşlar.
Peki, burada ne gibi problemler var?
Şu anda “zorunlu” olmayan, fakat 2020 yılında dijitalleşen devlet alt yapısının bir uzantısı olacağı iddia edilen bu sistemin ne olduğunu gelin, Türkçe altyazısı da olan şu videodan öğrenelim.
Oxford Üniversitesi’nde post-doktora öğrencisi olan Rogier Creemers, China Copyright and Media adlı blogunda, “State Council Notice concerning Issuance of the Planning Outline for the Construction of a Social Credit System (2014-2020)” notunu İngilizceye çevirmiş.
Sosyal kredi sistemi, Çin hükümetinin dijital ortamdaki kullanıcılarla gerçek kişileri ilişkilendirmeye yönelik aksiyonlarının ilki değil. Hükümet 2014 yılında çıkardığı bir yasayla şiddet, temel sanat, cinsellik ve abartılı vahşet içerikli videoları filtreleyerek internetteki videoların toplumu olumsuz yönde etkilemesini engellemek amacıyla, web sitelerine video yüklemek isteyen Çin vatandaşlarının gerçek kimlik bilgilerini beyan etmelerini zorunlu hale getirmişti.
Spekülatif bilim kurgu ve kara mizah serisi Black Mirror’ın 3. sezonunda yayınlanan Nose Dive adlı bölümün, içinde bulunduğumuz gidişatı işaret ettiğini görmek güç değil. Dijital dünyadaki davranışlarımızın takip edilmekte olduğundan oldum olası kuşkuluyduk ancak ABD hükümetinin vize başvurularında sosyal medya profili bilgilerini de istemeye başladığını okumak, endişe duyduğumuz “gelecek” kavramının sandığımızdan çok daha yakın bir tarihi işaret ettiğini düşündürüyor.
Yoksa bizi gelecekte böyle bir son mu bekliyor?
Herkese mutlu, güvenli ve huzurlu bir 2017 diliyorum.