Bize biraz kendinden ve şu an çalıştığın işten/projeden bahsedebilir misin?
Selam ben Elif Demirci. Dijital projeleri bağımsız olarak yönetiyorum. Şu anda global bir firmanın lokalizasyon projeleri için dijital bir ekip yönetiyorum.
Sabah uyandığında ilk yaptığın şey / seni hayata karşı motive eden şey ne oluyor?
Hareket etmek. Odamda yoga trapeze aletim var, ona çıkıp ters dönüyorum, esniyorum vs. Bazı günler de sabahları yüzmeye gidiyorum, o da epey motivasyon sağlıyor.
Çocukluğunda da teknolojiyle ilgili miydin? Ailen bu duruma nasıl bakıyordu?
Evet ilgiliydim. Evdeki bütün cihazları kullanmayı bilirdim, ailem bu konuda bana danışırdı hep. Abimle bilim kurguya çok meraklıydım, klorofille çalışan bilgisayarlar düşlerdik, bir de abim zaman zaman “sen aslında yapay zekasın, seni ben kodladım” diyip ağlatırdı beni… Ama teknoloji, bilgisayarlar, oyun konsolları, gameboy, walkman her zaman hayatımın merkezindeydi.
İlk bilgisayarını ne zaman almıştın? Ders için miydi, eğlence için mi?
1998 yılında abim ilk bilgisayarımı toplayıp bana hediye etti. Bilgisayarı getirip içini açtı, bana harddisk’leri, üzerindeki jumper’ları, primary master ve slave ilişkisini, ram’leri gösterdi. IRC ve ICQ kurup gitti. Sonrasında epey kullandım, hem oyun oynamak için hem de sosyalleşmek için. Bana çok heyecan verici gelmişti insanlarla iletişim kurabilmek. Bir de tabii harddisk değiştirmeyi bildiğim için bütün lise ve üniversite hayatım boyunca arkadaşlarımın harddisklerini ben değiştirdim.
Teknoloji, iş dışındaki hayatında nasıl bir yer kaplıyor?
Bilgisayar hayatımın merkezinde oturuyor ama son senelerde biraz azaltmaya çalışıyorum. Ama yine de dijital saat kullanıyorum, oyun konsollarım hala var, müzik yaptığım için synth’lerle uğraşıyorum. Doğayla daha fazla vakit geçirdikçe azaldı tabii, ama yine de bu sefer de doğada video/fotoğraf çekmeye başladım. Yani hayatımın önemli bir parçası diyebilirim.
Kariyerini seçerken nasıl bir yol izledin? Önceliklerin, amaçların neydi?
Her şey kendi kendine oldu. İçerik konusunda ilk okuldan beri içimde bir merak vardı. Kendi dergilerimi orta okulda yapmaya başladım. İnternetim gelince de web siteleri yapmaya başladım. İlk işim Ericsson Crea World gibi Türkiye’nin ilk kuluçka merkezinde WAP tabanlı mobil projesinin içerik yöneticiliğiydi. Sonrasında Sistemsensin’de Basatap müzik dergisini çıkarmaya başladık. Nokia ile birlikte çalıştık, bir sürü içerik ürettim. Daha çok, oyun, teknoloji, bilim ve yeraltı müziği hakkında yazdım. İçerik ve medya tabii zaman içinde çok değişti. O zamanlar en dijital iş “flash” dergiyken, sonraları web 2.0 ‘la birlikte kullanıcı da içerik üreticisi oldu. Bu işin rengini çok değiştirdi… Tabletlerin çıkmasıyla video/ses tabanlı dergiler yapmaya devam ettik. Yeni medya gelince, kendimi içerik üretmenin binlerce formuyla beslemeye başladım. Hologramlar, projeksiyonlar, sensörler vs derken proje yöneticisi oldum. Bir amacım yoktu aslında, sadece içgüdülerimi dinledim ve yapmak istediklerimi yaptım. Kendimi sadece güvence için bir iş yerine kapatmadım diyebilirim. Risk aldım, almaya da devam ediyorum.
Okuduğun bölüm ile yaptığın iş aynı mı? Değilse işini nerede/nasıl öğrendin? Aldığın eğitimin yaptığın işe bir katkısı olduğunu düşünüyor musun?
Sosyoloji mezunuyum ben. Entelektüel olmak için Mimar Sinan doğru bir adres. Sanatı okumayı, toplumsal etkileri vs. çok güzel öğreniyorsunuz. Yaptığım meslek sosyologluk değil ama sosyal işler yaparken faydasını gördüm. Ben kendi kendine eğitime inanan biriyim. Bütün Adobe programlarını kendim öğrendim. Video montajlamayı, web sitesi yapmayı yine aynı şekilde. Bir kez öğrenme hevesiniz varsa, bence internet bunun için çok yeterli. Tabii bir de çevrenizden yardım istemek önemli. Şunu da belirteyim, belki işime katkısı olur diye düşünüyorum. Sosyoloji’den mezun olurken tezimi yapay zeka üzerine yazdım. Neredeyse 15 sene geçti üzerinden. Bugün bu konunun gündemde olması beni epey heyecanlandırıyor. Yıllardır üzerine kafa yorduğum konu artık milyar dolarlık bir endüstriye dönüşüyor. Bundan sonra iş hayatımda etkisi olacaktır.
5 sene sonra nerede olmayı hedefliyorsun?
Üniversitede eğitimci olmayı hedefliyorum. Bir de global teknoloji markalarıyla işbirliği yapmak istiyorum. Teknoloji ve etik üzerine odaklandım, bu konuda sosyal etkileri raporlayıp global markaların karar mekanizmalarını etkilemek isterdim.
Bilişim sektörünün erkek egemen bir alan olduğu fikrine katılıyor musun? Bunu destekleyecek veya çürütecek şeyler yaşadın mı?
Kesinlikle katılıyorum. Yaşadım da. Toplantılara ortağımla beraber katılırdık. O erkek olduğu için teknik soruları genellikle ona sorarlardı fakat aslında cevapları ben bilirdim. Yanıtlamaya çalıştığımda ciddiye bile alınmadığımı gördüm.
Sırf kadın olduğun için yapamayacağın varsayılan bir işle/görevle karşılaştın mı? Evetse bu seni nasıl hissettirdi ve sürecin sonunda ne oldu?
Ben biraz üzerime vazife olmayan işlere atlayan bir tipim. O yüzden kablo döşediğim de oldu bazı projelerde. “TomBoy” etkisini üzerimde taşıdığım için kimse bir laf etmedi açıkçası.
Sence Türkiye’de bilişim sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliği var mı?
Sanmıyorum, çok içinde değilim ama bilişimde kadınının eksiğini görüyorum. Özellikle birlikte iş yaptığım ekiplerin çoğu erkek. O yüzden bu sektörden bir kadınla çalışma şansım henüz olmadı. Genellikle markaların iletişim direktörleri ya da marka müdürleri dışında tabii.
Sence erkekler Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliğinin çözümünde bir rol oynamalı mı?
Fırsatlar yaratmak ve kadınları bu noktada değerlendirmek konusunda evet. Özellikle teknoloji ve medya kullanımı ilişkisinde içerik anlamında kadınları çok daha iyi buluyorum. Fakat erkekler üreten sınıf olunca, hikayeyi de kendileri yazmak istiyorlar ve açıkçası güzel işler çıkmıyor. Bence işbirliği yapmayı öğrenmeliler. Animasyon yaparken hikaye desteği almak gibi…
Sırf kadın olduğun için yorumunun/fikrinin dinlenmediğini hissettiğin oldu mu? Bu his seni harekete geçirdi mi?
Zaman zaman oldu. Özellikle karmaşık teknoloji projelerinde müşteri tarafından muhatap alınmadığımı farkettiğim durumlar oldu. Zaman zaman bu beni hırslandırdı tabi. Baştan sona kendim tasarladığım bir projeyi Borusan’a kadar taşıyıp BMW işi almaya çalışmıştım.
Mesleğinle ilgili, ulusal ya da uluslararası ve sadece kadın üyelere açık meslek örgütleri var mı? Herhangi birine üye misin? Evetse faydasını görüyor musun? Hayırsa neden üye olmayı tercih etmedin?
Değilim. Hiç bilmiyorum. İşbirliği yapılan örgütlenmeleri sadece kadınların olduğu örgütlenmelerden daha değerli buluyorum.
Bilişim sektörünün kadınlara yönelik daha kapsayıcı olması için neler yapılması gerek sence?
İşbirliği bu konuda bir çözüm bence. Bu sektöre ait kadınlarla işbirliği yapılırsa, deneyimle gelişme şansları daha yüksek olur. Kadın kalmak zor bu sektörde, erkekleştiğiniz zaman ilerleyebiliyorsunuz. Ben mesela daha çok “anne” rolünü üstlendim. Ekibimin kişisel ihtiyaçlarından, ilişkilerine her türlü derde ortak olarak ilerledim. O yüzden Bager Akbay “mother of digital tribe in İstanbul” der benim için.
Bilişim alanında kariyer hedefleyen genç kadınlara ilk önereceğin şey ne olurdu?
Etraflarındaki kimseyi ciddiye almadan projelerine ve yapmak istediklerine odaklanmaları, yardım istemekten çekinmemeleri. Çünkü durup dururken kimse gelip sizinle işbirliği yapmayacak. Siz eğer davetkar olursanız, o zaman erkek ya da kadın projenize dahil olan herkes bundan keyifli çıkabilir, çünkü işbirliğini oluşturabilirsiniz. Destek alın, kendi işlerinize güvenin ve ilerlemeyi bırakmayın. Bilişim sektörü aktiftir, durmadan ilerler. Kendinizi geliştirmekten asla vazgeçmeyin.