İlk bilgisayarını ne zaman almıştın? Ders için miydi, eğlence için mi?
İlk bilgisayarım orta okulda alınmıştı. Kişiselden ziyade tüm ailenin kullandığı bir bilgisayar şeklinde evde konumlanmıştı. Dersler, ödevler için araştırmalar yapsam da daha çok işin eğlence tarafında kullanıyordum.
Teknoloji, iş dışındaki hayatında nasıl bir yer kaplıyor?
Çok fazla kapladığını söyleyemeyeceğim. Daha çok analog bir insanım, defterim kalemim ile gezeyim, dokunayım hissedeyim ihtiyacım mevcut. Diğer yandan teknoloji alanında gelişmeleri takip etmekten çok keyif alıyorum. Özellikle yeni çıkan ürünler, dijital servisler, müzik aletleri ya da yeni nesil sanat süreçlerinde etkileri nasıl bunları takip ediyorum.
Kariyerini seçerken nasıl bir yol izledin? Önceliklerin, amaçların neydi?
Kariyet seçimim biraz değişik ilerleyen bir durum. Üniversitede sosyoloji okuduğum için sonrasında ne yapacağım hep bir soru işareti idi. İstediğimi bildiğim yegâne şey tasarım ile ilgilenmekti böylece Endüstri Ürünleri Tasarım’ında yüksek lisansa başladım. İkinci senesinde okulun e-posta grubu sayesinde “User Experience Stajyeri” ilanına denk gelip “nasıl bir şey acaba” diye başvurarak pek sevdiğim kariyer yolculuğuma tesadüfi bir akış içerisinde başladım.
Okuduğun bölüm ile yaptığın iş aynı mı? Değilse işini nerede/nasıl öğrendin? Aldığın eğitimin yaptığın işe bir katkısı olduğunu düşünüyor musun?
Üniversitede sosyoloji okudum ki bu bölümde okuyan birçok kişinin hala kullanıcı deneyimi (UX) alanından haberdar olduğunu sanmıyorum. Yüksek lisansta Endüstri Ürünleri Tasarımı okuyana kadar benim de haberim yoktu açıkçası. Bir staj ilanı ile haberim oldu ve sektöre adımımı atmış oldum. Sosyoloji eğitimimin büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Deneyim tasarım ve araştırmaları kapsamında doğru yöntemler ile araştırmayı kurgulamak, kullanıcıların ihtiyaçlarını anlamak ve fikir aşamasında farklı yönleri görebilmek adına eğitimimden bolca yararlandığımı söyleyebilirim.
5 sene sonra nerede olmayı hedefliyorsun?
Bu biraz değişken, bir yanım hala Türkiye’de durmayı istiyor. Lakin burada kalırsam bir ajans değilde kurumsal hayat ya da kendi iş akışlarım ile ilerlemeyi hedefliyorum. Olur da yurt dışına gidersem sanırım İngiltere ya da Fransa’da yaşamak isterim.
Bilişim sektörünün erkek egemen bir alan olduğu fikrine katılıyor musun? Bunu destekleyecek veya çürütecek şeyler yaşadın mı?
Katılıyorum, eski çalıştığım yerlerden birinde araştırma ekibi olarak full-kadın-power şeklindeydik. Sektörde hala baktığımda araştırma alanında daha çok kadınlar, tasarım tarafında da daha çok erkekler yer almakta. Belli noktalarda “kadından tasarımcı olmaz” lafları kulağıma gelen şeylerdendi. Başka bir noktadan, konferanslara baktığımızda konuşmacıların çoğunluğunun erkek olduğunu da gözlemliyorum. Hatta yurtdışında takip ettiğim bir konferans bu konuyla ilgili son konferans kadın konuşmacılara ağırlık vererek ve bunu da destekliyoruz ve dikkat ediyoruz bildirimi ile yapmıştı.
Sırf kadın olduğun için yapamayacağın varsayılan bir işle/görevle karşılaştın mı? Evetse bu seni nasıl hissettirdi ve sürecin sonunda ne oldu?
Yapamayacağım mı varsayıldı ya da farklı nedenlerle mi görevi almak için koşturmam gerekti tam bilmiyorum lakin görevi almak için sürekli bir konuşma yapmak, kırk takla atmak, normalden daha fazla takip etmem gereken durumlar oluştu. Hırs ve sinirlenmek arasında gidip gelmek pek hoş hissettirmedi. Sürecin sonunda ise “hımm güzel olmuş bu kadar beklemiyordum” gibi bir cümle duymak da traji komikti. Atfedilen değerlerin karşınızdaki kişilerin algısı kadar olduğunu görmek biraz üzücü, biraz manasız hissettiriyor.
Sence Türkiye’de bilişim sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliği var mı?
Yeni yeni bazı şirketlerin dikkat etmeye çalıştığını, bazı alanlarda atölye çalışmaları ile kadınları daha fazla sektöre kazandırmaya çalışıldığını gözlemliyorum. Fakat dikkat etmek, çalışmak gerçekten düzeltmek anlamına geliyor mu çok emin değilim. Sorguladığım ve merak ettiğim noktalar bunlar. Biraz unutkan bir toplum olarak, bir şeylere başlayıp dikkat edip sonra gündeliğimizde havaya bırakıyoruz tüm bu dikkat etmemiz gerekenleri sanırım.
Sence erkekler Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliğinin çözümünde bir rol oynamalı mı?
Tabii ki de bir rol oynamalı, buna dikkat etmeli, teşvik etmeliler. Bunu yaparken sadece dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Üstün olarak kendilerini atfederek bunu çözmeye çalışmakla, aslında karşı tarafın yeteneklerini sorgulamadan, destekleyerek ve eş bir noktadan yaklaşmak önemli.
Sırf kadın olduğun için yorumunun/fikrinin dinlenmediğini hissettiğin oldu mu? Bu his seni harekete geçirdi mi?
Bol bol 🙂 Günümüzde herkesin kendini haklı bulduğunu düşünürsek, sırf kadın olduğum için ya da bazen sakin bir kadın olduğum için konuşmanın / fikirlerimin / yorumlarımın dinlenmediği durumlar oldu. Bu his kimi zaman beni harekete geçirmedi çünkü o an uğraşacak enerjiyi bulamadığım zamanlar da oldu, inatla aynı cümleyi zamanlamayı bekleyip dördüncü kez söylediğim de oldu. Bir de en keyif aldığım o an konuyu bırakıp, zamanı geldiğinde var olan gerçeklik, bilgi, örnek, sonuç ne ise onunla yorum ve fikirlerimi ortaya geri koyup, aslında belirtmiştim demek -biraz burnu havada bir nokta olsa da- keyifli oluyor.
Mesleğinle ilgili, ulusal ya da uluslararası ve sadece kadın üyelere açık meslek örgütleri var mı? Herhangi birine üye misin? Evetse faydasını görüyor musun? Hayırsa neden üye olmayı tercih etmedin?
Meslek örgütünden ziyade topluluklar mevcut. 2013 yılında Manchester’da kullanıcı deneyimi (UX) alanında çalışan kadınları bir araya getirmek adına Ladies That UX adlı bir topluluk oluşturuldu. 2015 yılında topluluğun İstanbul ayağını kurdum ve çevremdeki kadınların da desteği ile etkinlikler düzenledik. Faydasını gördüğüm noktalar mevcut, sadece kadınlar için böyle bir alan oluşturulmasından memnuniyet duyan kadınlar da vardı, etkinlik normalde erkekleri ağırlamasa da İstanbul ayağında katılmak isteyen ve destekleyen erkekler de. Onlarla birlikte bu alanı geliştirmek faydalıydı. Diğer yandan böyle bir eşitsizlik olduğunu düşünmeyen, bu nedenle etkinliklere katılmayan birçok kadınla da karşılaştım. Ya da cinsiyet eşitsizliğinden ziyade aslında kadınlar arasında da farklı beklentiler – hırslar nedeniyle çekişmeli süreçler olduğunu ve dayanışmadan ziyade beslendiğimiz noktaların çok farklılaştığını gördüğüm insanlar da oldu. Şu an LTUX Istanbul etkinlikleri oluşturamasak da, yurtdışı ekipleri ile konuşarak neler yapılabilir, farklı şehirlerde neler oluyor konuşmaları içerisindeyiz. Kısaca aslında İstanbul’da bir örgüt – etkinlik serisini yapmanın ve sürekli bir hale getirmenin farklı birçok nedenden ötürü keyifli yanları, kattıkları ve bolca zorlukları mevcut.
Bilişim sektörünün kadınlara yönelik daha kapsayıcı olması için neler yapılması gerek sence?
Kadınların bu alanda gelişmesi, kendilerine güvenlerinin artması, kendi alanlarında daha rahat çalışabilmeleri için gerekli araçlar – geribildirim mekanizmaları – eğitimler ve daha da önemlisi mentor seansları sağlanabilir. Bilinçlendirme, geliştirme ve destekleme süreçlerinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Bilişim alanında kariyer hedefleyen genç kadınlara ilk önereceğin şey ne olurdu?
Meraklı kalsınlar, bolca gözlemlesinler ve bolca dinlesinler. Bununla birlikte ne istediklerini buldukları / bildikleri an bundan vazgeçmesinler ve kesinlikle kendilerini sakinleştirebilecek, ifade edebilecek bir hobi edinsinler. Gerçi sanırım bu herkes için bir öneri 🙂