Proje başlangıcında herkesin aklındaki ortak soru şudur; “Bu ürünü iyi yapmak istiyorsak kullanıcılar için kullanım kolaylığını sağlamamız gerekiyor. Bunun için ne tür evrensel ölçütler uygulayabiliriz?”
Proje başlangıcında herkesin aklındaki ortak soru şudur; “Bu ürünü iyi yapmak istiyorsak kullanıcılar için kullanım kolaylığını sağlamamız gerekiyor. Bunun için ne tür evrensel ölçütler uygulayabiliriz?”. Kullanım kolaylığı, tasarımcıların elde etmek için çok çaba harcadığı bir şeydir ancak kullanım kolaylığı için tasarım nasıl yapılır?
Bu makale, Interaction Design Foundation'ın izniyle, How to Design for Ease of Use başlıklı makaleden Türkçeye çevrilmiştir.
Bir IBM çalışanı kullanım kolaylığı kavramını şöyle açıklamıştır; “Kullanım kolaylığı var ise görünmeyebilir ancak olmadığında kesinlikle fark edilir.”
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Ne yazık ki tasarımcılar için kullanım kolaylığına ait hiçbir evrensel ölçüt yoktur. Bu, her ürün ve proje için farklıdır. Örneğin; bir kaşık için tanımlanan kullanım kolaylığı, bir dijital fotoğraf makinesi için geçersizdir.
Fakat kullanımı kolaylaştırmak için projeye özgü metrikler tanımlanabilir. Örneğin; bir MP3 çalar yapıyorsanız “Kullanıcılar arayüze eriştikten 3 saniye sonra kendi seçtikleri şarkıyı bulabilir ve çalabilir.” hedefi koyabilirsiniz veya “Bir kullanıcı herhangi bir anda ara vermek istediğinde duraklatma düğmesini aramaya gerek kalmadan hızlıca arayüzle etkileşim kurarak oynatmayı duraklatabilmeli.” kararını verebilirsiniz.
Projeye özgü bu metrikler nasıl bulunur?
Bu harika bir soru ve muhtemelen cevabı biliyorsunuz. Kullanıcı araştırması yaparak projeye özgü metriklere ulaşabilirsiniz. Kullanım kolaylığı metriklerini tanımlamak için kullanıcının amaçlarının ne olduğunu ve bu amaçlara ulaşmanın mantıklı olduğunu düşündüklerini bilmeniz gerekmektedir.
Ürününüzdeki farklı hedefleri ve kullanıcıların amaçlarının neler olduğunu görmek için kullanıcılarla etkileşimde bulunduğunuzda veya onları gözlemlediğinizde aşağıdaki başlıkları dikkate almanız faydalı olacaktır:
Yaşam hedefleri – Kullanıcılar hayatlarında neyi amaçlar? Ürününüz onları bu amaca nasıl ulaştırabilir? Kullanıcıyı bu hedefe ulaştıran rakip bir ürün yerine sizin ürününüzü seçmeye motive edecek olan şey nedir?
Sonuçlanma hedefleri – Kullanıcılar, ürünü kullandıktan sonra ne olmasını bekliyor? Bu gerçekleştiği zaman beklentilerinin ne kadar karşılandığını nasıl ölçebilirsiniz?
Davranışsal hedefler – Kullanıcılar ürününüzü kullanmadan hedefe ulaşmak istediklerinde bunu nasıl yaparlar? Ürününüzün onlara tanıdık gelmesi için bu işlemi nasıl taklit edebilirsiniz? (Örneğin zihinsel modellerini taklit ederek).
Not: Zihinsel modeller hepimizin sahip olduğu modellerdir. Örneğin; butonlara basmak gerektiğini biliyoruz ve bu yüzden pek çok bilgisayar uygulamasında gerçek hayatta tanık olduğumuz butonlara benzeyen butonlar var ve öncesinde sahip olduğumuz zihinsel modele uydukları için onları kolaylıkla kullanabiliyoruz.
Bir kullanıcının perspektifinden kullanım kolaylığını anlamak
Kullanım kolaylığının kullanıcı açısından nasıl olabileceğini kullanıcı araştırması olmadan öğrenmek istiyorsanız, görselleştirme ve senaryo kurma yolunu deneyebilirsiniz. Ancak şunu unutmayın: Kullanıcı araştırması yapmak her zaman en iyisidir ve bu süreç boyunca geliştirdiğiniz modeller ve aldığınız geribildirimler ürün tasarımı için zorunlu ihtiyaçlardır.
Bu süreç sihirle gerçekleşmiş olsaydı nasıl olurdu?
Kullanıcılarınız seçtikleri görevi sihir kullanarak ve hiçbir çaba sarf etmeden tamamlayabilselerdi deneyim nasıl olurdu? Bu, bir başlangıç noktası olarak mükemmel senaryoyu oluşturmanızı sağlayabilir. Daha sonra, J.K. Rowling‘in hayal gücüne erişmenize gerek kalmadan, yalnızca bir kaç adım ekleyerek kullanım kolaylığı çok yüksek bir ürün hayal edebilirsiniz.
Kullanıcı, işlemi gerçekleştirmek için inanılmaz derecede bilgili bir yardımcıya sahip olsaydı nasıl olurdu?
Öncelikle o süper yardımcıyı hayal edin ve ürününüzün o inanılmaz derecede bilgili yardımcı olduğunu düşünün; bu durumda deneyim nasıl hissedilirdi? Yine bunu, somut bir şey sunabilmek için mümkün olan en az adımı ekleyebileceğiniz bir başlangıç noktası bulmak için kullanabilirsiniz.
Kullanım kolaylığı ve ticari gerçeklik
Ürününüzü kullanım kolaylığı için tasarladığınızda kullanıcıya mükemmel bir deneyim sunamayabilirsiniz. İşlevselliğin düşük olması veya teknolojik sorunlar deneyimi kötü hale sokabilir. Ayrıca tasarım sürecinde ticari gerçekleri de unutmamak önemlidir. Bir şey en son teknolojiyi gerektiriyor (Örneğin; satın almanın ve uygulamanın pahalı olması) ve bu teknolojinin yalnızca marjinal verimi var ise işletmenin bu teknolojiyi tasarımınıza dahil etme çabalarınızı destekleme olasılığı düşüktür.
Başka bir deyişle; kullanım kolaylığı, çalışmalarınızın işletme üzerindeki etkisini de içerir. Tasarımınızın kullanım kolaylığı sağlaması için ticari uygulanabilirliği de kolay olmalıdır. Bu, kullanıcılarınızın ve işletmenizin taleplerini dengelemek için tasarım süreci boyunca uzlaşma yolu aramanız anlamına gelmektedir.
Kullanım kolaylığı ve işlevsellik
Kullanım kolaylığı sağlamanın bazen işlevsellikten ödün vermeye değebilir olduğunu da unutmayın. Bunun en güzel örneği, akıllı telefon ve DSLR fotoğraf makinesidir.
Akıllı telefon kameraları inanılmaz derecede basittir. Fotoğraf çekmek için kamera simgesine dokunun, çekeceğiniz nesnenin üzerine gelin, yakınlaştırmak için kaydırın ve fotoğraf makinesi simgesine basın. Bu kadar basit. Başka temel kontroller olabilir ancak akıllı telefon kameralarında çok fazla ayar yer almaz. Daha az işlevsellik olmasına rağmen kullanım kolaylığından dolayı kullanıcılara daha çekici gelmektedir.
Buna karşın Canon, Nikon, Fuji gibi DSLR kamera üreticileri kullanıcılara çok daha fazla ayar ile birlikte farklı bir kamera deneyimi sunmaktadır. Fakat bu deneyimin fiyatı akıllı telefonlara göre daha fazladır. Ayrıca lensler, flaş, diyafram kontrolü, çekim hızı gibi özellikler hakkında bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Akıllı telefon kullanıcıları daha fazla olsa da DSLR kamera için oldukça sağlıklı bir pazar bulunmaktadır. Çünkü işlevselliği, kolay kullanıma seçen ciddi sayıda kullanıcı bulunmaktadır. Fakat bu işlevsellik kullanışsız olsaydı hiç bir kullanıcı tercih etmezdi. Aralarındaki farkı oluşturan şey, bu iki kavram arasında önceliğin hangisine verildiğiyle alakalıdır.
Özetle;
Kullanım kolaylığını ürününüze işlemeniz için kullanıcılarla konuşmanız ve o ürün için kullanım kolaylığını keşfederek tanımlamanız gerekmektedir. Her ürüne uyan tek bir çözüm bulunmamaktadır. Gerektiğinde kullanıcı tarafına geçip onların perspektifinden bakmanız gerekir. Ayrıca, kullanım kolaylığının işletmenin hedefleri ile çelişmemesi gerektiğini ve daha çok işlevsellik sağlamak için belirli bir kolaylık derecesini feda etmek gerekebileceğini unutmayın.