Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Emrah Kozan, kullanıcı araştırmalarında ve tasarım sürecinde empatiden nasıl yararlanabileceğimizi, empati görüşmeleri için önerileriyle beraber paylaşıyor.
Empati, bir tasarım projesinde başlangıç noktası olarak kabul edilir ve tasarım odaklı düşünce sürecinin birinci aşamasını oluşturur. Empati aşaması sırasında tasarımcı kullanıcıyı tanımak ve ihtiyaçlarını, isteklerini ve hedeflerini anlamak için yoğun bir çalışma içerisine girer.
Bu, insanları psikolojik ve duygusal düzeyde anlamak için gözlemlemek ve insanlarla etkileşim kurmak anlamına gelir. Ürün tasarımında kullanıcınız ile doğru bir etkileşim ve iletişim kurulduğunda doğru sonuçlar elde edebilirsiniz
Empati aşaması özünde önyargılarımızı tamamıyla bir kenara bırakmanızı gerektirir. Bu açıdan amatör ve sıfır noktasında bir bakış açısına sahip olmak oldukça elzemdir.
Başkalarının belirli durumlarda sizinle aynı şekilde düşüneceğini ve hissedeceğini varsaymak insanın doğasında vardır. İnsan önyargıları neredeyse her insanda doğal olan ve çoğu zaman istemsizce ortaya çıkan durumlardır. Bu bağlamda ön yargılarımızı farketmek ve kontrol etmek bu işe doğru başlamanın birinci adımı olabilir.
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç.
Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Kullanıcılarınızla empati kurmanın ilk adımı, problemi kullanıcılarınızın gözünden gerçek bir bakış açısı ile görmek için kendi fikirlerimizi bir süreliğine askıya almamızı gerektirir. Olabildiğince doğal ve müdehalesiz bir şekilde doğal duygu çıktısına ulaşmak ana hedefimiz olmalıdır.
Problem çözmede ve tam olarak ihtiyacı giderecek bir ürün tasarımı söz konusu olduğunda artık tahmin yürütmeyi bırakmanın ve kullanıcı hakkında gerçek bilgiler toplamaya başlamanın zamanı gelmiş demektir.
Bu bağlamda kullanıcı ile aynı duyguda buluşmak sürecin anahtar noktasıdır.
Şimdi bu anahtar nokta nedir ve nasıl hayata geçirilir biraz yakından bakalım.
Empatik tasarım “varsayımlar” yerine gerçek kullanıcı ihtiyaçlarını belirler. Empati aşamasının temel amaçlarından biri, gizli veya açıkca belirtilmemiş kullanıcı ihtiyaçlarını ve davranışlarını tanımlamaktır. Bir tasarımcı için, kullanıcının belirli bir durumda ne yapacağını söylemesi ile gerçekte yaptığı arasında ayrım yapmak önemlidir. Gerçekte, kullanıcıların farkında olmadıkları alışkanlıkları veya arzuları olabilir. Bu nedenle tasarımcının kullanıcıyı hareket halinde gözlemlemesi çok önemlidir. İyi bir tasarımcı kullanıcının duygu ve davranışlarından empati gücü ile doğru problemi keşfedebilen kişinin ta kendisidir. Bu bağlamda Don Norman’ın şu sözünü hatırlatmak isterim.
“Mühendisler ve iş insaları problem çözmek için eğitilir, gerçek tasarımcılar ise gerçek problemleri ortaya çıkarmak için vardır.”
Empatik araştırma ve tasarım, kullanıcı hakkında yaşları veya konumları gibi noktalarla ilglenmez. Aksine bir ürüne karşı olan duygularına ve sadece belirli durumlarda oluşan motivasyonlarına odaklanır.
• Neden bu şekilde davranıyorlar?
• Bu işi, bunun yerine yapmayı neden tercih ediyorlar?
• Belirli bir ekran veya sayfa sunulduğunda neden buraya değil de başka bir yere tıklıyorlar?
Bunlar empati aşaması sırasında ortaya çıkaracağınız içgörü türleridir ve kitlenize uygun kullanıcı deneyimleri oluşturmanıza yardımcı olurlar.
Tasarım odaklı düşünceyi kariyer gelişiminizde odak olarak yerleştirmek istiyorsanız, empati sanatında usta olmak durumundasınız. Empati sanatı diyorum çünkü gerçekten doğru bir empati kurma süreci tam anlamıyla bir sanata dönüşebilir. İnsan temel ihtiyaç ve gereksinimlerini anlamanın ötesinde onu hissetmek hatta zaman zaman aynı duyguyu fark edebilmek ciddi bir ustalık gerektirecektir. Bu ustalık sürecinin büyük bir oranda sıkı çalışmaya dayandığını rahatça söyleyebilirim.
Yapılan araştırmalara göre empatinin genetik temeli bir insanda sadece %10 kadar etkilidir. Geriye kalan %90 tamamen sizin bireysel gelişiminiz ile ilgilidir. Bu açıdan bakarsak iyi bir empati ustası olmak hiç de imkânsız değil. Empatinin temelinde şefkat ve anlayış vardır. Empati öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir olgudur. Bu sonuçlara dayanarak hepimiz empati yetilerimizi kolaylıkla geliştirebilir ve birer empati ustası olabiliriz.
Peki empati yeteneklerinizi nasıl geliştirebilirsiniz?
Bir de buna göz atalım. Günlük hayatınızda bunu geliştirebileceğiniz harika yöntemler var. Kitabın başlarında bahsettiğim en temel ve en derin insani içgü düleriniz aslında size doğru bir rehber olacaktır. Sevgi ve şefkat bu bağlamda en önemli iki anahtar kelime. Bu duyguyu ve yeteneği geliştirebilmek için günlük hayatınızda zaman zaman empati denemeleri yapmanızı öneririm.
Ben çocukluğumdan beri empati kurmayı çok sevdim ve bugün tasarımcı olmamın belki de en önemli sebebi bu diyebilirim:) Gerçekten nedenini bilmiyorum ama ben bir köşeden insanları izleyip, kendimi onların yerine koyup o anki duygu ve hissiyatı bir an kendi içimde anlamayı ve hissetmeyi çok seviyordum. Bir nevi bilişsel ve duygusal empati kurmaya meraklı bir çocuktum.
Zaman zaman bir parka gidip, bir banka oturur ve gelip geçen insanları gözlemlerim. Özellikle sokak fotoğrafçılığı yaptığım dönemlerde, çevremde bol bol insan yüzleri, hikâyeleri ve enstantaneleri aradım. Belki de empati duygumu geliştiren en önemli etken fotoğrafa olan tutkumdu. İnsanları, hayvanları ve çevreyi gözlemlemek, o anki duyguyu ve o anı ölümsüzleştirmek fotoğraf sanatının en haz verici tarafıdır diyebilirim. İnsanları doğal ortamlarında tamamen müdehalesiz bir şekilde gözlemlediğinizde gerçek anlamda bir empati sürecine geçiş yapmış oluyorsunuz.
Mesela bir parka gidin ve bir banka oturun, gelen geçen genç yaşlı insanları, oynayan çocukları ve onların eşyalarla, problemlerle olan iletişimini anlamaya çalışın. Neredeyse her tasarım odaklı düşünce seminerimde engelli bireylerden ve sokak hayvanlarından bahsederek dinleyicilerimin konu ile ilgili daha basit ve daha etkili empati kurabilmelerini sağlarım. Çoğu zaman işe yaradığını gördüğüm için bu konuda oldukça keyifli eğitimler geçirdik.
İnsan: duyguları ile var olan ve her kim olursa olsun problemler, ürünler ve ihtiyaçlar karşısında istemli ya da istemsiz duygular üreten bir varlıktır. Bize düşen ise tam bir empati avcısı olup, bu duyguları keşfetmek, hissetmek ve tabii ki anlamak olacaktır.
‘‘Tasarım Odaklı Düşünce’’ ile ilk tanıştığımda bana sihirli gelen ve en sıcak nokta empati aşamasına verilen önemdi. Unutmayın ki bu aşama sürecin kalbidir.
Doğru empati kuramıyorsanız doğru tanımlama yapamazsınız, doğru tanımlama yapamazsanız doğru soruna ulaşamaz ve doğru soruları soramazsınız. Doğru soruları sormadan da asla doğru cevaplara ulaşamazsınız.
Tasarım odaklı düşüncenin anahtarı, insanı anlamanın yanı sıra onunla aynı duyguları hissedebilmek olacaktır.
Doğru bağı kurmanıza engel olacak tüm ön yargı ve varsayımlarınızı unutmanız bu süreçte size oldukça rahat ve bağımsız bir sonuç getirecektir. Amatör bir bakış açısı ile probleme maruz kalan bir kişiyi dinlerseniz bu bağlamda çok daha sihirli fikirlere erişebilirsiniz. Bir mühendis ya da tasarımcı bakış açısı ile görüş alanının sınırlamak, bu süreçte yapılan en büyük hatalardan biridir. Genelde masa üzerinde tasarlanan ve kullanıcıyı anlamayan, hissedemeyen nice akıllı ve harika projenin şimdilerde birer çöp olduğunu unutmayın.
Bilişsel empati kurarken, başka bir kişinin bakış açısını alarak pratik yapıyoruz. Aslında, kendi durumlarında bu kişi olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal ediyoruz. Bilişsel empatiye, kendimizi başkasının yerine koyma fikrini veren perspektif alma denir.
Bilişsel empati ile kendimizi başkasının durumuna yerleştirme ve onun deneyimini daha iyi anlayabilme fikrine dokunmaya çalışıyoruz.
O anda onlar gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal etme pratiği yapıyoruz, duruma veya duruma kendi perspektifinden bakıyoruz.
Çocuğunuz, kardeşiniz veya ağlamaya başladığı gibi yakın bir arkadaşınıza yakın oturduğunuzu hayal edin. Yaşadığı şeyin muhtemelen bizim üzerimizde bir etkisi var, değil mi? Biz de üzgün hissetmeye başlayabiliriz. Duygusal empati yaşadığımızda, bilişsel perspektiften paylaşarak duygusal bir deneyime geçiyoruz.
Sosyal psikoloji araştırmacıları Hodges ve Davis, duygusal empatiyi üç bölümde anlatıyor:
Duygusal empati ile başkalarına yardım etme isteği arasında pozitif bir ilişki olduğunu not ederler. Başka bir deyişle, duygusal empati yapmayı kolay bulan birinin, ihtiyacı olan kişiye de yardım etmesi için taşınması daha olasıdır.
Duygusal empatinin genel sağlık ve en önemli ilişkilerimizden yararlanmadaki faydalarını görmek kolay olabilir.
Örnek 1: Bilişsel empati (Yaşanan duyguyu sadece dile getirip yorumlamak)
Örnek 2: Duygusal empati (Aynı ya da benzer frekansta hissiyatı yaşamak)
Doğru ve derin bir empati kurabilmek için:
Olsun, hangimiz unutmuyoruz ki... Yeni bir şifre oluşturmak için e-posta adresini girmen yeterli.
Kapat