Severek takip ettiğim, UX dünyasının duayenlerinden Jared Spool, Nisan 2019’da yayınladığı “The Truth About UX/UI Designers” isimli makalesinde, UX/UI Designer diye bir canlı türü olabileceğini, önemli olanın, hem UX hem de UI alanında yeterli birikime ve deneyime sahip olabilecek kadar çalışmış olmak olduğunu vurguladığında, UX/UI Designer unvanına bakış açımın radikal anlamda olmasa da değiştiğini itiraf etmeliyim. Kullanıcı deneyimine verilen önemin ülkemizdeki şahlanışının 6 yıldır en yakın şahitlerden birisi olarak, bu makaleyi okumadan önce, ne zaman bana ulaşan bir CV’de “UX/UI Designer” rolünü görsem, aklıma ilk gelen “Wireframe çizmeyi bilen UI Designer”dan öteye geçmiyordu. Bu çıkarımda yargısız infazda bulunmayacak kadar çok iş görüşmesi yaptığım için kendimi önyargılı bir dede olarak da sınıflandıramıyordum. Ne zaman adayla oturup sohbet etmeye başlasak, iş hedeflerini, kullanıcı araştırmalarını, bilgi mimarisini veya tasarladığı deneyimin bir bütün olarak nelere dokunduğunu, nelerden etkilendiğini hiç hesaba katmadan kendisine o sihirli UX/UI Designer unvanını hak gördüğüne şahitlik ediyordum. UX+UI Designer = UX/UI Designer tümevarımının yetersiz deneyimle aklı selim bir çıkarım olarak kabullenilmesi, sahiplenilmesi ve yetersiz argümanla savunulması içten içe beni kemiriyordu. Jared Spool küçük takımlarda gerçek bir UX/UI Designer’ın ne kadar etkin olabileceği gerçeğinin altını çizdiğinde, konuyu farklı bir bağlamdan analiz etmem gerektiğine karar verdim.
Bugün, deneyim tasarımı ekseninde unvanların henüz çözünürlük seviyesine inemediğini görüyoruz. Bu çıkarımıma yanıt vermeye en yakın unvan Product Designer (Ürün Tasarımcısı) çünkü basit bir şekilde unvana “bağlam ataması” yapma cesaretini gösteriyor. Dijital dünyadaki tasarımcılığın, arayüz tasarımcılığı (UI Designer) ve deneyim tasarımcılığı (UX Designer) olarak ayrıştığı günlerden bugüne, belki de iş hayatındaki karar vericilerin deneyim tasarımı yatırımlarının hızlı ve etkili yatırıma geri dönüş oranlarını görmesinden de kaynaklanan bir evrim ihtiyacı olduğu aşikar. Bugün tartıştığımız konu UX/UI Designer olsa da Servis Tasarımcısı (Service Designer), Etkileşim Tasarımcısı (Interaction Designer), Sistem Tasarımcısı (System Designer) unvanları da ana akım unvanlar olma yolunda dolu dizgin adımlar atıyorlar. Deneyim tasarımına hangi çözünürlükte bakacağımız, sonraki adımların öngörülebirliğini artıyor: Acaba bir iletişim döngüsünün tasarımından mı, yoksa iletişimin gerçekleştiği arabirimin tasarımından mı bahsediyoruz? Belki de o arabirimlerin oluşturduğu bir web / mobil uygulamanın tasarımından ya da tüm o uygulamaları bünyesinde barındıran bir işletmenin organizasyonel tasarımından bahsediyoruz? Daha da ileri gidelim, belki tüm o ekosistemin kendisinin tasarımına adayız, öyle değil mi? Peki o zaman, her bir durumda kendi unvanımızı güncellememiz mi gerekecek? Yoksa bir kerede en tepeden dalıp kendimize The Designer diyerek, “Deneyim gerektiren her işin tasarımını yaparım” mottosuyla alay konusu mu olacağız?
Teknoloji farklı sistemlerle hayatımıza farklı alanlardan kanalize olmaya devam ettikçe, tasarımcıların üzerine kafa patlatabilecekleri çok daha fazla deneyim tasarımı problemi olacağı kesin. Bu gerçeği kendimize kutup aldığımızda, UX/UI Designer unvanından rahatsız olmaktansa, unvanı taşımaktan gurur duyan profesyonellerin yetkinliklerini doğru ve efektif şekilde sorgulamanın, mevzu bahis yetkinliklerin aradığımız kriterlere uyumlu olduğunu gördüğümüzde de normalde 2 kişiye verdiğimiz sorumluluğu tek bir kişinin üstlenmeye niyetli olduğunu kabul ederek gereğini yapmanın en akılcı ilerleme yolu olduğunu düşünüyorum.
Özetle, böyle bir unvanın var olduğunu düşünenlerin haksız olmadıklarını ancak aynı kişilerin, deneyim tasarımının çözünürlüklerini analiz ederek daha yaratıcı ve tanımlayıcı unvanların dolaşıma girmesi için efor harcamalarının anlamlı olacağını düşünüyorum.
Katılıyorum.
Sonuna kadar katılıyorum ama işverenlere de yöneltmek lazım okları. İki kişiyi (hatta Ux araştırma ve tasarım olarak ayırırsak 3 kişi) istihdam etmek yerine kendilerince uyanık davranıp bu işleri sıkıştırarak bir kutuya koyup çalışandan bekleyenler en başta onlar. Tek başına UI Designer’ım diyerek iş bulabilmek çok zor şu günlerde. Bazısına UX biliyorum demen de yetmiyor. Neredeyse kodunu da bize yazdırmayı, pazarlamasını da bize yaptırmayı falan hayal eden bir sürü işveren var.
Evet de, temel ve yaygın UX kalıplarının neredeyse tamamı bile kaç yıllık UI tasarım kalıplarıyken, UI ve UX’i birbirinden bu kadar ayırmaya çalışmak niye?
Merih yorumun için çok teşekkür ederim. Bu ayrıma gidilmesini savunan (benim de aralarında bulunduğum) insanların temel motivasyonu kullanıcının etkileşime geçtiği arabirim (User Interface – UI) ile bu etkileşimin tamamının (User Experience – UX) aynı anlama gelmemesidir. Eskiden de böyle değildi. O zamanlar buna verilen bir isim yoktu ve bu konu önemsenmiyordu. Şimdi önemseniyor. Konuyu kavramlaştıran öncülerden Don Norman’ın şu kısa videosuna göz atmanı rica ederim: https://www.nngroup.com/videos/don-norman-term-ux/ Bir Apple ürün kutusunun aracın arka koltuğuna sığabilecek şekilde tasarlanmasını örnekliyor. Örneği özümsemek için kendimize “Ne yani, UX’çi kutu da mı tasarlamalı?”yı değil, “Bir ürünün kullanıcıya yaşattığı tüm deneyimi, bütüncül olarak nasıl tasarlayabilirim?” i sorarsak, aradaki farkı daha kolay içselleştirebiliriz diye düşünüyorum.
Evet, malesef firmaların birçoğu bu ayrımı hala kestirememekte. Yakın zamana kadar bu işlerle ‘Front End Developer’ arkadaşlar ilgilenmekteydi. Bu kadarı bile çok güzel bir gelişme ülkemiz için. Önemi daha iyi anlaşıldıkça, disiplinlerin de birbirlerinden daha keskin çizgilerle ayrılacağını düşünüyorum. Güzel bir makale olmuş 🙂
Makaleyi beğendiğine çok sevindim Emin.