2015
McKinsey & Company, Apple, HP ve Sandisk gibi devlere tasarım stüdyosu olarak hizmet veren Lunar’ı satın aldı. Karar, stratejik iş ortaklığı olarak duyuruldu. Lunar, marka adını, ofislerini ve hatta farklı (McKinsey’nin müşterileri dışındaki) müşterilere hizmet vermeye devam edeceğini duyurdu. Lunar’ın başkanı John Edson “Bu satın alma tamamen kapsam ve ölçek ile ilgili ve hiçbir şekilde bir çaresizlik finali değil.” dedi.
BT, stratejik iş yönetimi ve kurumsal süreç yönetimi danışmanlığı alanındaki operasyonlarını global olarak sürdüren Wipro’nun çatısı altındaki (dijital dönüşüme odaklı) Wipro Digital, ürün ve servis deneyim tasarımı özelinde kendi ekolünü yaratmayı başarmış İskandinav Designit’i satın aldı. Designit’in Chief Visionary Officer’ı Mikal Hallstrup, “Wipro Digital ile tanıştığımızda, birçok farklılığa rağmen özde bize oldukça benzeyen, global penetrasyon gücü sayesinde her daim en büyük arzumuz olan ölçeklenme hedefine bizi çok daha çabuk ulaştırabilecek bir iş birliği imkanıyla karşılaştık. Bu adım, Designit’in daha güçlü bir etki alanına sahip olabilmesi için gerekli evrimi temsil ediyordu.” dedi.
Facebook, Medium.com’un dünyaca ünlü “okuma deneyiminin” ve Apple App Store’daki binlerce uygulamanın tasarımcısına rehber olan iOS UI kitin tasarımcısı olan Torontolu tasarım ofisi Teehan+Lax’ı satın aldığını açıkladı. Satın almanın tamamıyla bir yetenek transferi olduğunu ve Teehan+Lax ekibinin bir bölümünün Facebook, bir bölümünün de Facebook Design Team’e katılacaklarını belirten kurucu ortak Jon Lax teklifin, Facebook’un Atlas projesi üzerinde birlikte çalıştıkları dönemde geldiğini belirtti. Jon Lax, haberin oldukça ses getirmesi sonrasında “Aslında bu tam anlamıyla bir satın alma sayılmaz. Facebook ile yürüttüğümüz çalışma formatı biz kurucu ortaklar ve bazı takım arkadaşlarımıza, kariyerlerimizi Facebook ekibiyle birlikte yürütebilme fırsatını sundu. Oldukça detaylıca bir analiz süreci yürüttükten sonra bu fırsatı değerlendirmeye ve Teehan+Lax serüvenine son vermeye karar verdik.” dedi.
2016
Japonya’nın ve dünyanın en büyük reklam ajansı grubu Hakuhodo DY Holdings çatısı altındaki Kyuu konsorsiyumu, tasarım stüdyoları arasında belki de en etkin ve tanınmış olanı IDEO’nun (oranı açıklanmayan) hissesini satın aldığını ve IDEO’nun da aralarında Red Peak, SyPartners, Sid Lee, Digital Kitchen ve C2 International gibi dijital tasarım ofislerinin yer aldığı kolektife katılacağını duyurdu. Tüm dünyada, tasarım odaklı düşünme (design thinking) rüzgarını estirmek başta olmak üzere, Fortune 500 içerisindeki birçok firmaya kullanıcı odaklı tasarımı esas alarak, global ölçekte başarı kazanmış ürünler ve servisler tasarlamayı başarmış olan stüdyonun CEO’su Tim Brown “Bu haber, bağımsız bir tasarım ofisinin daha nefesinin tükendiği şeklinde yorumlanmamalı. Biz bağımsız kalmaya, kendi adımızı taşımaya ve kendi müşterilerimizi seçmeye devam edeceğiz. Kyuu kolektifi içerisinde birlikte çalışabileceğimiz yeni iş ortaklarımızın tasarım süreçlerine katacakları multi-disipliner yetkinlikler sayesinde, ölçeği çok daha büyük, sosyal etki alanı çok daha geniş problemlerin çözümünü tasarlama imkanına sahip olacağız.” dedi.
2017
Wipro Digital çatısı altındaki Designit, Visual Basic’in babası olarak da anılan Alan Cooper ve eşi Susan Cooper’ın kurduğu, 25 yıllık deneyimi ve birçoğu kendi icadı olan tasarım odaklı düşünme (design thinking) metodu ile kullanıcı deneyimi alanındaki lokomotif tasarım stüdyolarından Cooper’ı satın aldığını açıkladı. Alan Cooper satın alma süreciyle ilgili “Designit ve Cooper’ın ortak paydasında çok fazla karakteristik olduğunu gördük. Birlikte, daha güçlü olabileceğimizi ve iş yönetiminin geleceğini tasarlayabileceğimize inanıyoruz.” dedi.
Bulut tabanlı ERP yazılımları geliştiren ServiceNow, Quip ve New Relic gibi başarılı SaaS’ların deneyim tasarım süreçlerinde aktif rol oynayıp, oldukça başarılı sonuçlar alınmasını sağlayan Digital Telepathy’yi satın aldı. Digital Telepathy ekibinin ServiceNow’ın ürün geliştirme süreçlerinde ihtiyaç duyduğu yetkinlikleri sağlayabilecek oldukça doğru bir takım olduğuna inanan DT CEO’su Chuck Longanecker, “ServiceNow ile tanışıp, onlardan gelen teklifi değerlendirdiğimizde vizyonumuzdaki hedeflere ışık hızıyla ulaşmamıza sağlayacak bir fırsatla karşılaştığımıza inandık ve Enterprise UX’in geleceğine olan inancımıza kulak verdik ve (25 yıllık bir hikayenin ardından) zor da olsa son müşterimizin ServiceNow olması gerektiğinde karar kıldık.” dedi.
Beni bıraksanız, 2013’den bugüne gerçekleşen tüm benzer satışları listeler ve Digital Age’in bu sayısını tamamen doldurabilirim ancak kanımca yukarıdakiler, ana fikri anlatmak için yeter de artar bile. Ana fikir, tasarım ofislerinin (finansal problemler sebebiyle kapılarını kapatanları hesaba bile katmadan) iş ve gelir modellerinin, arzu edilen iş hedeflerine ulaşmaya imkan vermediği ve sistematik bir evrimin kapıyı kırarcasına çaldığı gerçeğinden ibaret. Finansal özgürlüklerini, oldukça yüklü tasarım danışmanlığı hizmet faturaları, kendi tasarladıkları (ve sonrasında ürettikleri) fiziksel ürünler ya da kendilerine dünyaca geçerli akreditasyon getiren transformasyon odaklı yönetim metodojileriyle sağlamış olan stüdyolar, daha büyük etki alanı yaratabilecek projelerin peşinde koşarak, kendi iş modellerindeki evrimi mümkün kılabilecek iş birlikleri arıyorlar. Onlar kadar güçlü ve olmayan ve bağımsızlıklarını dahi kaybetmeyi göze alanlar, aynı iş modeli evrimini gerçekleştirebilmek amacıyla, hizmetlerini daha geniş coğrafyalara taşıyarak ekiplerini ölçeklemeyi hedefliyor ve bu uğurda, stratejik danışmanlık firmalarına katabilecekleri “kullanıcı odaklı ürün ve servis deneyimi tasarım çözümleri” yetkinliklerini ortaya koyarak pazarlık masasına oturuyorlar. Yöntemler farklı gözükse de sonuç aynı: tasarım stüdyolarının iş modelleri problemli, onlar da (varoluş sebeplerini yadsımadan) bunun çözümünü tasarlamaya çalışıyorlar.
Türkiye’den ses yok mu?
Şimdilik yok. Ancak 2018’de, bazı bağımsız tasarım stüdyolarının, kendi iş modelleri üzerinde güncellemelere gideceklerini, salt danışmanlık veya eğitim hizmetleriyle hareket etmeyi bırakacaklarını, birleşmelerle güçlenme ve dış pazarlara açılma yollarını arayacaklarını işaret eden sinyallerin arttığını söylemem gerekir. 2019 yılında tozu dumana katacak üçlü seçim parkurunun öncesinde beklenen iç ekonomideki sıkışma riski, (özellikle orta) Avrupa’daki kolay penetre edilebilir pazar dinamikleri ve tabi ki gelişmiş ekonomilere nazaran halen avantaj sağlayan insan kaynağı maliyetleri, Türkiye’deki tasarım ofislerinin evrimlerinde başrolü oynayacak değişim katalizörleri olacaktır.
Bu makalenin daha kısa bir versiyonu Digital Age Kasım 2017 sayısı için yazılmıştır.