Türkiye’de yaklaşık 10 milyon engelli bulunuyor, ancak böylesine yaygın bir durum karşısında bile neredeyse körlük derecesinde bir kayıtsızlık var... Peki yazılım geliştirme alanında farkındalık seviyemiz ne? Yavuz İnal araştırdı...
Oldukça klişe bir söz olsa da, hepimiz aslında birer engelli adayıyız. TÜİK tarafından verilen istatistiklere göre, Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişi herhangi bir engel grubuna dahil olarak hayatını idame ettirmekte. Ancak bu yaygın durum karşısında bile Türkiye’de engelli kullanıcılara yönelik bilgi ve farkındalığın yeterli seviyede olmaması üzüntü verici. Özellikle yazılım dünyası içerisindeki oyuncuların bilgi ve farkındalık seviyeleri ile bu konuya verdikleri önem oldukça kritik. Bu yazıda, geleceğin yazılım geliştirici adaylarının engelli kullanıcılara yönelik yazılım geliştirme farkındalıkları ile ilgili bir araştırmadan bahsedeceğiz.
Yöntem neydi?
Çalışmada 35’i erkek, 14’ü kadın olmak üzere 49 yazılım mühendisi adayı katılımcı olarak yer aldı. Katılımcılardan bir engel grubu (fiziksel, görme, işitme, mental gibi) seçmeleri ve bu gruba yönelik bir yazılım geliştirmeleri istendi. Katılımcıların hazırladıkları projeler analiz edilerek, engelli kullanıcılara yönelik yazılım geliştirme farkındalıkları belirlenmeye çalışıldı.
Bu içerik ücretsiz!
Okumaya devam etmek ve SHERPA Blog okuru olmak için aşağıdakilerden birini seç. Her hafta yenileri eklenen yüzlerce içeriğe ücretsiz ve sınırsız eriş.
Erişilebilirlik ile ilgili yeterli seviyede ön bilgilerinin olup olmadığının anlaşılması amacıyla, katılımcılardan erişilebilirliği tanımlamaları istendi. Sadece 4 katılımcı erişilebilirliği doğru tanımlayarak; geliştirilen uygulamaların yaşlılar dahil tüm engel gruplarına ait kullanıcılar tarafından sorunsuz olarak kullanılabilmesi şeklinde ifade etti. Buna karşın, katılımcıların oldukça büyük bölümünün erişilebilirlik hakkında yanlış veya eksik bilgi sahibi olduğu görüldü. Örneğin; bilgiye sorunsuz ulaşım ve geliştirilen sistemin 7/24 çalışılabilir olması sıklıkla yapılan erişilebilirlik tanımlarından oldu. Bu bağlamda, erişilebilirlik (accessibility) kavramının genel olarak sistem durumu kavramı (availability) ile karıştırıldığı belirlendi.
Katılımcıların engelli kullanıcılara yönelik yazılım geliştirme konusundaki bilgi ve tecrübeleri de incelendi. Buna göre, neredeyse yarısının engelli kullanıcıların web uygulamalarını nasıl kullandıkları hakkında bilgi sahibi olmadığı görüldü. Sadece 1 katılımcının engelli kullanıcılar için web uygulamaları geliştirdiği, geri kalan katılımcıların engelli kullanıcılara yönelik bir çalışma yapmadıkları belirlendi.
Çalışma kapsamında katılımcıların geliştirdikleri yazılım projeleri incelendiğinde, çoğunlukla zihinsel engelli kullanıcılara yönelik bir uygulama geliştirmeyi amaçladıkları görüldü. Zihinsel engel altında otizm, down sendromu, asperger sendromu veya dikkat dağınıklığı ve öğrenme güçlüğü çeken kullanıcılar hedef kitle olarak belirlendi. Bunu görme engelli ve işitme engelli kullanıcılar takip etti. Fiziksel engelli kullanıcılar katılımıcıların oldukça az bir bölümü tarafından seçildi.
Katılımcıların neredeyse yarısı hedef kitle olarak kendilerine çocukları seçerken, geri kalanlar bir engel grubundaki tüm kullanıcıları adresledi. Geliştirilen uygulamaların türlerine bakıldığında ise, oyun, web uygulaması ve öğrenme materyali neredeyse eşit oranda çıktı.
Katılımcıların kendilerine belirledikleri kullanıcı gruplarına yönelik olarak öğretmeyi düşündükleri konu ya da temalara bakıldığında, fiizksel ortama adaptasyon açık ara ilk sırada çıktı. Örneğin engelli kullanıcıların bulundukları ortamda arabalarını kolaylıkla park edebilme, hızlı yazı yazabilme, çevreleriyle daha etkin ve etkili biçimde iletişime geçebilme, düzenli kullandıkları ilaçları varsa bunları hatırlatma gibi konular bu başlık altında detaylandırıldı. Bunu zihinsel egzersiz ve temel kavramları, öğretme konuları takip etti.
Katılımcılar, geliştirilecek olan uygulamaların hedef kitlesini ve kapsamını gerçekçi sınırlar içinde tanımlamakta zorlandılar. Bunun temel sebeplerinin, hedef kitleye yönelik gereksinim analizlerini yeterince yapmamaları, alanın uzmanları ve hedef kitleden geribildirim almamaları olduğu söylenebilir.
Buna göre katılımcıların akademik çalışmalara ulaşım ve bu kaynaklardan yararlanmalarının, çevrimiçi web sayfaları veya bloglara göre daha zayıf olduğu görüldü. Çevrimiçi kaynaklara ulaşımlarında da çoğunlukla belirledikleri engelli kullanıcı gruplarına yönelik haber sitelerinde yer alan açıklamalardan yararlanmayı tercih ettiler.
Özellikle alanın uzmanı veya hedef kitle ile görüşme ve bu kaynaklardan yararlanma konusundaki farkındalıklarının oldukça zayıf olduğu belirlendi. Zira katılmıcıların büyük bölümü, alanın uzmanı veya hedef kitleden bir engelli kullanıcı veya ailesi ile hiç görüşme yapmadı.
Yazılım geliştirme yaşam döngüsü içerisinde analiz süreci oldukça kritik öneme sahip. Bu süreç içerisinde, gerek kullanıcı görüşmeleri, gerekse de uzman geribildirimleri oldukça değerli veriler sunarken, mevcutta yapılmış benzer uygulamaların değerlendirmesi (benchmarking) de yine analiz süreci açısından önemli. Ancak katılımcılar, geliştirecekleri yazılımlara yönelik benzer ulusal veya uluslararası uygulamaların bulunması ve analizini yeterli şekilde gerçekleştiremediler.
Özetleyelim mi?
Engelli kullanıcıların sorunsuz olarak kullanabilecekleri uygulamalar geliştirmek, yazılım geliştirme sürecinin önemli bir parçası. Dolayısıyla, proje ekibi içerisinde yer alan tüm çalışanların bu konuda yeterli bilgi ve farkındalık seviyelerine sahip olması gerekmekte. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre, katılımcılar çok büyük bir oranda erişilebilirliğin tanımını eksik ya da yanlış ifade ettiler. Ayrıca engelli kişiler için geliştirilebilecek uygulamalarla ilgili bilgi seviyelerinin ve tecrübelerinin de son derece sınırlı olduğu görüldü.
Bu bağlamda, erişilebilirlik konusunda yeterli eğitim almayan mühendis adaylarının, bu konuda herhangi bir bilgi ve farkındalık seviyesine sahip olmadan mezun olacakları görülmekte. Çalışmanın sonuçları, mühendis adaylarının ileride geliştirecekleri sistemlerin erişilebilirliğinin artırılması amacıyla mühendislik eğitimi sürecinde erişilebilirlik konusundaki farkındalıklarını artırıcı çalışmalara gerek duyulduğunu ortaya koymakta.
Sonuç olarak
Yazılım geliştiricilerin erişilebilirlik konusunda yeterli seviyede eğitim almamaları durumu, sadece ülkemize özgü bir sorun değil. Bu konuda yapılan diğer ülke örneklemlerinde de geliştiricilerin erişilebilirlik konusunda eğitim almaya ihtiyaç duydukları vurgulanmakta.
Dolayısıyla, mühendislik eğitimi müfredatında erişilebilirlik konusuna yer verilmesi, geliştirilen sistemlere özgü gereksinim analizlerinin, kodlama faaliyetlerinin ve test süreçlerinin önemine yönelik kazanımların belirtilmesi son derece önemli.
Hatta bu yaklaşımların orta öğretim ve lise müfredatlarında da işlenmesi, mühendis adaylarının bu konulardaki farkındalıklarını artırabilir ve bilinçlenmelerini sağlayabilir, dolayısıyla engelli vatandaşlarımızın topluma adaptasyonları konusunda daha etkin çözümlere katkı sağlanabilir.
Bu yazıda bahsedilen çalışma hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.