Yıllardan 1989 ve Arda, İzmir'de dünyaya gözlerini açar. Bilinçsiz olarak emeklediği yıllardan, top peşinde koşacak yıllara geldiği zaman zarfında ailenin ufak çocuğu olarak ne kırılırsa ondan bilinir, bakkaldan ne alınması gerekiyorsa hemen o gönderilir. Hızır Arda her şeyden sorumludur, her yere yetişmesi gerekiyordur. Hiperaktif tavırlar ile geçen çocukluk döneminde pek yerinde durduğu görülmemiştir. Nerede farklı, değişik bir iş varsa bir yerinden o çıkar ki bu huyu bugün hala geçerlidir. Bu arada annesinin Almanca öğretmeni olması, onun Almanca bildiği anlamına gelmez.

Büyüyüp delikanlı olduğu senelerde iyice teknoloji delisi olmuş bir halde, yeni çıkan tüm elektronik aletleri almak isteyerek aile ekonomisine büyük zarar verir. Yeni çıkan bilgisayar, oyun, Game Boy ve türevlerin peşinde koşarak yıllarını geçirir; giderek gelişen bilgisayar başında saatler harcayabilme özelliği ile adeta bir koala misali o koltukta kalabileceğini o yıllarda ispat eder. Sancılı bir lise dönemi geçirerek birçok okul değiştirerek eğitim dönemini zar zor olsada tamamlamayı başarır.

Deli gibi bilgisayar oyunları oynadıktan sonra, artık oyunlar sarmamaya başlayınca, kendisi oyun yapım süreçlerine girişir. Bu dönemde Ankara'da faliyet gösteren Ceidot oyun stüdyosu ile iletişime geçer. Her ne kadar tam anlamı ile o dönem oyun yapımcılığı ile çalışmasa da yapılan oyunların web sitelerini tasarlayarak kreatif yönünü gösterme şansını elde eder. Buradan gelen deneyim ve güven ile ilk defa oyun içi arayüz öğeleri tasarlamaya başlar. Zaman geçer ve İstanbul'daki ajanslara gözünü diker. D4D bünyesindeki Gazogen platformu için stajyerlik yapmaya başlar. Flash ile karakter ve mekan çizimleri deneyimini geliştirir. İşin içerisine hayalgücü de girince bu durum daha da ilgi çeker hale gelir. Bu süreçlerde henüz uçup kaçamayan Arda ilerisi için zemin hazırlamış olur.

Beklenen an gelmiştir ve üniversite hayatı başlar, tam da istediği yerde Bilgi Üniversitesi'nde Görsel İletişim Tasarım bölümüne girer, farklı disiplin eğitim anlayışı ile farklı bir yaklaşım kazanır. Üniversitenin verdiği enerji ile çalışmaya devam eder ve farklı işleri hayata geçirerek, çizdiği yolu belirginleştirmeye başlar. Zaten ta lise yıllarında geek olan birinden başka ne beklenir ki? Olması gerektiği gibi tamamen dijital alana yönelerek kendisini son faz olan Matrix'te bulur.

Mobil deneyimler üzerine yoğunlaştığı en parlak dönemlerinde İngiltere'de çalışma fırsatını kaçırmaz ve ilk uçak ile bir maceraya atılır. Ufak bir şehir olan Bournemouth'ta hayatını sürdürürken, nedendir bilinmez daha 1 yılı tamamlamadan İstanbul'a geri döner.