Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Nesnelerin interneti (Internet of Things – IoT), fiziksel nesnelerin, araçların, binaların ve diğer nesnelerin birbirleriyle bağlantılı olma durumunu tanımlar. Nesnelerin uzaktan algılanabilmesi ve kontrol edilebilmesi sayesinde fiziksel dünyanın bilgisayar tabanlı sistemlere entegre edilebilmesini, bu nesnelerin mevcut bir ağ al yapısı üzerinde haberleşerek bilgi alışverişinde bulunabilmelerini ve bu bilgileri işleyerek bir çıktı üretebilmelerini; bu sayede verimlilik, doğruluk ve ekonomik fayda elde edebilmeyi amaçlar.
Nesnelerin interneti, 2016 yılı itibariyle kablosuz iletişim, madde algılayıcıları, gerçek zamanlı analizler ve makine öğrenimi (machine learning) gibi birçok teknolojinin iç içe geçmesi sayesinde büyük bir evrim geçirmektedir.
Hayatımıza entegre etmeyi tercih ettiğimiz akıllı ve birbirine internet üzerinden bağlı "şey"lerin sayısı beklediğimiz kadar hızlı artmıyor. Öte yandan ise bu pazar beklenenden çok daha fazla büyüyor. Peki bu nasıl oluyor?
Gelin, nesnelerin internetinin hayatımıza olumlu katkılarda bulunmasını sağlamak için, bir deneyim tasarımcısı ya da ürün geliştiricisi, hatta hepsinden önce birer kullanıcı olarak dikkat etmemiz gerekenlere göz atalım.
Kahve makinem her sabah ben uyanmadan kahvemi hazırlasa, hatta kahve hazır olunca beni e-posta ile bilgilendirse, çiçeklerim her gün ihtiyaç duydukları kadar sulansa, evdeki klimam ben eve yaklaşıyorken çalışmaya başlasa ve eve geldiğimde ev tam istediğim sıcaklıkta olsa; hatta, evim biraz keyiflenmem için beni güzel bir müzikle karşılasa. Peki bunu kendimiz bile yapabilsek? Çok güzel olmaz mı? Bizce de öyle. Öyleyse Internet of Things olarak adlandırılan “Nesnelerin interneti” konusunda bir özet yapalım.
Digital Age Summit 2018 boyunca sektöre yön veren dünya çapında isimlerle “güven” üzerine konuştuk. İkinci konuğumuz nesnelerin interneti konusunda öncü, Ambrosus ürün ve mühendislik ekip lideri Vlad Trifa oldu. Kendisiyle web of things ve nesnelerin interneti arasındaki farkları ve marka sadakati oluşturmada blockchain teknolojisi üzerine konuştuk.
2015 yılının kullanıcı deneyimi tasarımı trendlerini incelediğimizde, Frog Design’ın yaratıcı yönetmeni Jake Zukowski’nin ortaya attığı yeni bir kavram dikkatimizi çekiyor: Kaygan Kullanıcı Deneyimi (UX). Nam-ı diğer Slippy UX. Peki, bunun Sticky UX yaklaşımından farkı ne? Gelin, Slippy UX’in hangi alanlarda kullanılabileceğini ya da Nesnelerin İnterneti ile nasıl ilişkilendirilebileceğini beraber inceleyelim.
Artırılmış gerçeklik hakkındaki ilk konsept, Frank L Baum'un 1901'de yazdığı bir romanında, bir dizi veriyi insanlara eşlediği bir "karakter işaretleyicisi" olarak adlandırılan bir elektronik gözlük olarak olarak ortaya çıktı. Bugün, artırılmış gerçeklik sadece bir bilim-kurgu kavramı değil, gerçek bir şey.
İlham Verenler'in bu bölümünde Kozan Demircan ile yıkıcı inovasyon ve ilk takipçi teorisi (first follower theory) hakkında konuştuk.
İlham Verenler'in bu bölümünde Kozan Demircan ile yeni dünya ve abonelik ekonomisi, nam-ı diğer paylaşım ekonomisi üzerine konuştuk.
İlham Verenler'in bu bölümünde Kozan Demircan ile adeta bilimkurgu hikayelerinden fırlamış gibi bir hikayesi olan Uzay Ülkesi Asgardia üzerine konuştuk.
İlham Verenler'in beşinci bölümünde bilim ile kurgu arasındaki ince çizgiye yaklaşıyor ve insanlığı, evrimin bir sonraki aşamasına geçirme ihtimali bulunan heyecan verici teknolojik gelişmelere göz atıyoruz.
İlham Verenler serimizin dördüncü bölümünde Kozan Demircan ile seçim vaatlerinde kendine yer bulmasına hayli şaşırdığımız Endüstri 4.0 ve çeşitli uygulama alanlarını konuştuk.
İlham Verenler'in üçüncü bölümünde Kozan Demircan ile makine öğrenmesi, Yapay Zeka'nın çeşitli versiyonları, hangi amaçlar ne gibi Yapay Zeka uygulamalarına ihtiyaç duyduğumuzu ve tüm bu gelişmelerin bilişim hukukuna yansımalarını konuştuk.