Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Üretken tasarım (generative design), doğanın evrim üzerine kurulu gelişimini odağına alan, bu anlamda doğayı taklit eden bir tasarım yaklaşımıdır. Yapay zeka ile insan aklının yaptığı tasarım alanında işbirliğine verilen isimdir.
Bu yaklaşıma göre tasarım süreci, projenin başındaki tasarımcının bir hedef belirlemesiyle başlar. Örneğin; “4 kollu, uçabilen, son derece hafif bir drone şasisine ihtiyacım var.” Hedefleri ve kısıtlamaları öğrenen yazılım, bu çerçevede yaratılabilecek tüm olası permütasyonları incelemeye başlar. Bunu yaparken de bir buluta bağlanarak binlerce, hatta milyonlarca tasarım tercihini inceler, bu tasarımlara ait kurulumları test eder ve tasarımlarda nelerin işe yaradığı ve nelerin yaramadığını belirler. Bu süreçte tasarımcılar bir küratör gibi davranarak işlerine yarayacak olan tasarımı seçerler ve nihai olarak hangi tasarımın kullanılacağı kararını da onlar verir.
Normalde tasarımcılar bir objenin görünümüne, hangi malzemeden yapılacağına; kısacası tüm imalat kalemlerine karar verir. Bunu yaparken de bazı bilgisayar programlarından yararlanır. Fakat bu programlar tasarımcıya herhangi bir öneride bulunmaz, yapılan işi zenginleştirmek için onu yönlendirmezler. Üretken tasarımda ise, son derece aktif bir tasarım süreci devreye girer. Bilgisayar programları ve algoritmalar, her bir ürün tasarımı için geometrik sentezler yaparak en iyi, en verimli tasarıma ulaşır. Bu noktada tek ihtiyaç duyulan şey bir başlama vuruşudur. Bu noktada; projenin gereklilikleri, hedefleri ve kısıtları belirlenerek programa girilir. Program çalışmaya başlar ve kısa süre içinde pek çok tasarım üretir.
Gamfed Türkiye gönüllüsü Arzu Kupsar, oyunlaştırma ile tasarı modaklı düşünce arasındaki ilişkiyi inceledi.
Şirketler neden UX tasarımcılarını ekiplerine katmalı? Bunun şirketlere ve şirketlerin geliştirdiği ürün ve servislere ne gibi katkıları var?
Bir tasarım sistemi oluşturmak hiç kolay değil. Bu makalemiz, bazı yaygın yanlış anlaşılmaları ve endişeleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Yapay zeka tartışmaları gün geçtikçe alevleniyor: Bu teknoloji insanlığın en büyük düşmanı mı, yoksa hayatımızı hayal edemeyeceğimiz ölçüde kolaylaştırabilir mi?
Prototipleme ile ilgili en yaygın 6 yanlış kanı ve bu tuzaklara düşmeden nasıl daha iyi ürün ve hizmet tasarlayabileceğimize dair çözüm önerileri.
Bir kişi tarafından deneyimlenen ve kullanılan bir tasarım ürünü bile, basit de olsa kullanıcı deneyimi içerir. Dolayısı ile kullanıcı deneyimine maruz kalmak için mutlaka bir akıllı cihaza ihtiyacınız yok; sadece sokağa çıkmanız yeterli. Bu yazımızda, kentsel tasarımda kullanıcı deneyiminin yerini, rolünü, örnek uygulamaları ve faydalarını özetledik.
Jakob Nielsen’in ilkelerine de ilham kaynağı olan psikoloji yasalarının video oyun deneyimine etkisine kısa bir göz atıyoruz.
Tüm dünyada faaliyet gösteren ürün yöneticileriyle gerçekleştirilen röportajlardan, ürün yönetimi hakkında öğrenmeniz gerekenler.
Gamfed Türkiye gönüllülerinden Beray Çinçin, online eğitim süreçlerinin tasarımında oyunlaştırma ve duygusal zekanın katkısı hakkında yazdı.
“Yazarlarımıza sorduk” serimizin ilk bölümünde, SHERPA Blog yazarlarına pandemiden sonra nasıl bir çalışma düzeniyle devam etmek istediklerini sorduk. Bu makalede, anketimizi yanıtlayan 22 yazarımızın tercihlerini ve görüşlerini derledik.
Artırılmış gerçeklik hakkındaki ilk konsept, Frank L Baum'un 1901'de yazdığı bir romanında, bir dizi veriyi insanlara eşlediği bir "karakter işaretleyicisi" olarak adlandırılan bir elektronik gözlük olarak olarak ortaya çıktı. Bugün, artırılmış gerçeklik sadece bir bilim-kurgu kavramı değil, gerçek bir şey.
Edward De Bono, hiç süphesiz 20. yüzyılın en üretken beyinlerinden birisi. Yaratıcılık üzerine kafa yormaktan hiçbir zaman bıkmayan De Bono'nun en çarpıcı sözlerini Disrupt Design derledi.