Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Bilgisayar ile insan arasındaki etkileşimin en kritik adımlarından biri olan arayüz geliştirme konusunda hem SHERPA Blog yazarları hem de uzman konuklarımızdan makaleler, ipuçları, öneriler ve eğitimler bu kategoride toplandı.
Kullanıcı deneyimini etkileyen en önemli faktör, görsel iletişimde kullanılan imgelerdir. Arayüz tasarımında kullanılan animasyonlar ise bu imgelerin etkisini üst seviyeye taşımaya, canlı kısa hikayelere dönüştürmeye ve deneyimi daha akıcı hale getirmeye yardımcı olur. İyi bir animasyon bir hikayeyi herhangi bir kelime veya resimden daha hızlı anlatabilir. Bu nedenle deneyim tasarımcıları animasyonu kullanıcıları yalnızca eğlendirmek olarak görmemeli, başarılı bir kullanıcı deneyimi için önemli fonksiyonel bir araç olarak değerlendirmelidir.
Kullanıcı deneyimi aktiviteleri her ne kadar yazılım geliştirme yaşam döngüsüne istenilen seviyede entegre edilmese de, bu aktivitelerin yazılım dünyası içerisinde giderek daha da önemli hale geldiği bir gerçek. Son yıllarda organizasyonların kullanıcı deneyimi aktivitelerine karşı ilgilerindeki büyük artış da bunun kanıtı.
Uygulamalar, akıllı cihazların artık her an elimizin altında olmasıyla birlikte, gündelik hayatımızın vazgeçilmezleri haline geldiler. Bugün herhalde sunduğu hizmetin hedef kitlesinde, mobil cihaz kullanıcılarının olmadığını iddia edebilecek kimse yoktur. Ancak uygulamalar dünyası heyecan verici olduğu kadar da kafa karıştırıcı: "Nasıl bir uygulama geliştirmeliyiz?" sorusunu sorduğunuzda net bir cevap almak yerine, cevap vermeniz gereken daha fazla soruyla karşı karşıya kalmanız gayet olası. Bu yazımızda belki de bu kafa karıştırıcı soruların en önemlisinden, "native uygulama mı, hibrit uygulama mı?" ikileminden bahsedeceğiz.
Formlar insan-bilgisayar iletişiminin gerçekleştiği en kritik noktalar. Kullanıcılarınıza sorunsuz bir hizmet sunabilmenin yolu da bu formların doğru bir şekilde tasarlanmasından geçiyor. Bu yazımızda, formların HTML yapısını oluştururken dikkat edilmesi gerekenlerden bahsedeceğiz.
Biliyoruz ki, yazılım dünyasının “geliştirici” ihtiyacını büyük oranda bilgisayar mühendisliği bölümü mezunları karşılıyor. O zaman sorulması gereken soruya geçelim: Yazılım geliştiricileri erişilebilirlik konusunda ne kadar bilgi sahibi? Bu sorunun cevabı, tek başına belirleyici olmasa bile, son kullanıcı olarak karşımıza çıkan uygulamaların ne kadar erişilebilir olduğu ile de bağlantılı olacak.
Yazılımcılar ve tasarımcılar bir madalyonun iki yüzü gibi. Her ne kadar farklı dili konuşsalar da aslında tasarımcılar da yazılımcılar da inovasyon ve sorun çözebilmek için ıraksak (divergent) ve yakınsak (convergent) düşünme stratejileri kullanıyorlar. Bu iki harika disiplin bilinenden çok daha fazla birbirine benziyor aslında. Aradaki uçurumun en büyük nedenleri iletişim eksikliği ve diğer disiplin hakkındaki yetersiz bilgiler olabilir.
Geleceğin toplumunda başarılı olacak bireylerin artık dijital dilde konuşmak dışında pek fazla seçeneği yok. Bu yüzden çocuklarınızı dijital dünyada tüketici olmaktan, üretici olmaya yönlendirmeye ve bir an önce kodlama konusunda eğitmeye başlamanızda yarar var.
Arayüz geliştirme sürecinde en çok zaman kaybettiren noktalar, çoğunlukla kararsız kalınan anlar olur. Projenin başında belki de zaman kaybı olarak görülebilen, ön değerlendirmeye ve hazırlık sürecine harcamamız gereken zaman aslında çok daha rahat bir çalışma ortamı oluşturmanızı sağlar.
Kişisel ve kurumsal dijital yayıncılıkta bir Medium rüzgarı esiyor ki sormayın... SHERPA Blog gibi Wordpress kurulum üzerinde koşan blogların ve web sitelerinin sayısı 75 milyon gibi "Yuh! O kadar da değildir herhalde!" diye yorumlanabilecek limitleri çoktan aşmış olsa da, Medium'un yaratıcısı Ev Williams'ın şahsına münhasır "yeni yayıncılık felsefesi" ile hızlı bir çıkış yapan Medium bizlere, yerinden kımıldaması imkansız gibi gözüken blogların dahi teker teker Wordpress'ten Medium'a kayışlarına şahit olduğumuz bir dönemi yaşatıyor.
Geçtiğimiz haftalarda birçok yerde karşılaştığımız ve “İnterneti çökerten adam” manşetleriyle tanıdığımız Azer Koçulu’nun hikayesini duymuşsunuzdur. Azer Koçulu, yaşanan bir iletişim krizi sonrasında npm’deki 273 kod paketini silerek internette küçük bir krize sebep olmuş, Facebook gibi büyük firmalar tarafından geliştirilen bazı yazılımların çalışmaz hale gelmesine yol açmıştı. Olay yavaş yavaş gündemden düşse de, asıl önemli sorular bu kriz sonrasında sorulmaya başlandı. Açık kaynak kodlu projeler ve özgür yazılım aslında ne kadar özgür hareket edebiliyor? Açık kaynak kodlu yazılım geliştiriciler telif hakları karşısında ne kadar korunabiliyor?
Web arayüzlerinde vektörel ikonlar kullanmamızı sağlayan iki yöntem var: ikon font ve SVG kullanımı. Font ikonlar kullanımı son yıllarda oldukça yaygın bir yöntem. İster kendi oluşturduğunuz ikonları ister internetten elde edebileceğimiz ikonları derleyip, ikon font dosyalarına dönüştürmemizi sağlayan birçok araç var. Ancak son zamanlarda, tarayıcılardaki gelişmelerle birlikte SVG kullanımı daha yaygın hale gelmeye başladı. Bu yazımda, font tabanlı ve SVG formatlı ikonların kullanımlarındaki avantajları ve dezavantajları derledik.
Eğer web arabirimleri tasarlamaya yeni başladıysanız ya da bu konuda kendinizi geliştirebileceğinizi düşündüğünüz konular varsa, konuk yazarımız Emre Balkanlı'nın SHERPA Blog okuyucuları için derlediği notlara kulak verin.