Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
İçerik stratejisi, iyi ve doğru bir kullanıcı deneyimi tasarlayabilmek için işe yarayan, kullanılabilir ve ilgi çekici içerikler oluşturmayı sağlayacak planlı yöntemler olarak tanımlanır. Tüm SHERPA Blog içerik stratejisi röportajları, makaleleri, incelemeleri ve uygulama örneklerine buradan erişebilirsin.
Marka iletişiminin içeriğinde kullanılan dilin, tonun ve stilin incelikleri ve bunları birbirinden ayıran noktalar nelerdir? Bunların yolun başında belirlenmesi ne gibi avantajlar sağlar?
Mobil cihaz kullanımı ve kişiselleşme ihtiyacıyla birlikte yükselişe geçen, uyarlanabilir içerik (adaptive content) kavramına giriş: Nedir, ne değildir?
Web projelerinin kullanıcı deneyimi tasarımında yapılan en yaygın hata, tüm deneyimi wireframe üzerinde planlamaya çalışmaktır. Oysa wireframe dökümanları, tasarlanan dijital deneyimin sadece görünen parçalarını -yani arayüz tasarımını- içerir. UX ise görünmeyeni, algılananı, yaşananı ve hissedileni de kapsar.
Yemek programlarını izliyorsanız şu cümleyi sıkça duymuş olmalısınız: “Önce malzeme listemize bir göz atalım…” Bir kullanıcı deneyimi tasarlıyorsanız ve üretim süreci öngördüğünüzden daha uzun sürüyorsa ya da hedeflenen kullanıcı deneyimi ile final kullanıcı deneyimi arasında gözle görülür bir fark varsa klişelere son vermenin tam zamanı: Kervan yolda düzülmüyor ve yayında “toplamıyor”.
Yalınlık, büyük ve yenilikçi ürün tasarımının ilk adımıdır. Fakat yalınlık, minimalist stille sıkça karıştırılır. Gelin, aslında yalın gözüken minimal ürün arabirimlerinin sahip olduğu gizli karmaşıklığa göz atalım.
Menü tablarının ya da aşağı açılan menülerde yer alan öğelerin sayılarını kısıtlarken George Miller’ın öneridiği sihirli rakam 7’yle sınırlamak yanlış. Miller’ın orijinal teorisi insanların kısa süreli hafızalarında 7’den (+/- 2) fazla öğeyi tutamadıklarını öne sürer. Oysa bir web sayfasında bilgi görünür durumda olduğu için, kullanıcıların herhangi bir şeyi hafızasında tutmasına gerek kalmaz ve böylece daha çok sayıda seçenekle başa çıkabilirler.
E-posta içeriğinin sonunda yer alan, çoğu zaman dikkatsizce hazırlanan ya da aşırı anlam yüklenerek link deryasına dönen e-posta imzalarını nasıl daha efektif kullanırız? Aslında bu sorunun cevabı, en temel tasarım prensibi ile aynı kapıya çıkıyor: “Keep it simple.”
Amazon’un hem mükemmel, hem de kendini kanıtlamış özellikleri olsa da ne yazık ki bunlar her e-ticaret sitesinde işe yarayan şeyler olmayabiliyor. Bu, başkalarının tasarımlarından ilham almayacağınız anlamına da gelmiyor, ancak neden başarılı olduklarını ve size ne gibi faydalar sağlayabileceğini de bilmelisiniz.
Birçok tasarımcı wireframe’leri ve comp’ları “lorem ipsum” içeriği ile oluşturur. “Lorem ipsum” kullanmak, estetik olarak hoş ancak gerçekçi olmayan bir tasarım ile sonuçlanır. Daha kötüsü, içerik ikincil öncelikteymiş gibi bir izlenim yaratır.
İnsanlar yazılarınızı görmezden geliyorsa onlarla nasıl iletişim kuracaksınız? İyi bir web deneyimi ancak iletişim bariyerlerini aştıktan sonra tasarlanabilir. O halde işte size yeni nesil web kullanıcısının dikkatsizliğine karşı kullanabileceğiniz birkaç püf noktası…
Jakob Nielsen’ın da aralarında bulunduğu kullanılabilirlik uzmanları uzun süre ana sayfanızın, sitenizin en önemli alanı olduğunu savundular. Bu yüzden de çok sayıda arayüz tasarımcısı ve geliştiricisi hala en çok emeği ana sayfa tasarımına harcıyordu.
Web sitelerinde, kullanıcılar genellikle, tetikleyici kelimeleri gözleriyle ararlar, arama fonksiyonuna ise, istedikleri gibi bir gezinti bağlantısı bulamadıkları durumda başvururlar.