Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Dijital olanın insana dair tasarlanması gerekliliği ile iç içe bir bakışla konuları ele aldığımız bu kategoride görsel tasarımdan kullanıcı deneyimine, araştırma tekniklerinden kişilik tiplerine kadar bir çok konuya ışık tuttuk.
Bilgi akışının sonsuz, erişimimizin ise hiç olmadığı kadar kolay olduğu çağımızın başrol oyuncusu beynimiz, kısacık bir süredir hayatımızda olan internet sebebiyle değişimler geçiriyor: Artık bilgiyi değil, ona ulaşma yolunu hatırlıyoruz.
Müşteri edinimi aşamasında markanın ikna odaklı olması, deneyim tasarımcısının bakış açısını daraltıp, kullanıcının deneyimini de zorlayıcı bir hale sokabiliyor. Peki sonuca odaklı bu yöntemin yarattığı soru işaretleri, sizde de bir etik çelişki yaratmıyor mu?
Hikaye anlatımı ve anlatıcılığı, hem kullanıcı deneyimi ve tasarım odaklı düşünme süreçlerinde önemli bir rol oynar; hem de kendileri için tasarım yaptığımız kişilerde merak uyandırır. Peki hikayeler nasıl oluyor da tasarım projenizin en önemli parçalarından birisi haline gelebiliyor?
Bugüne kadar bir dekorasyon öğesi olarak gördüğümüz tasarım, geldiğimiz noktada artık önce problemi tespit edip, sonra çözüm sürecini hep birlikte adım adım tasarladığımız ve kendimizi, ortaya çıkardıklarımızın bir parçası olarak görebildiğimiz bir disiplin halini aldı. Bunda tasarım odaklı düşünme (Design Thinking) kavramının faydası sonsuz. Peki ama cümle içerisine eklendiğinde tüm bileşenleri “sihriyle” kontrol altına alan bu kavram, gerçekten de daha önce eşi benzeri görülmemiş bir yaklaşım mı?
Apple'ın efsanevi "Think Different" kampanyasını yaratan ekibi yöneten Ken Segall, Brand Week İstanbul Efsaneleri’nin sekizinci bölümünde konuğumuzdu. Segall ile basitlik, marka deneyimi ve Steve Jobs üzerine konuştuk.
Bunu kabul etmek bazıları için zor olsa da insan önyargılı bir hayvandır ve duygulara sahip olması nedeniyle yüzde 100 rasyonel olması neredeyse imkansızdır.
Teknoloji, politika ve toplumlar arasındaki ilişkiler üzerine araştırmalar yapan, UCLA öğretim üyesi ve Digital Cultures Lab kurucusu Prof. Ramesh Srinivasan ile dijital teknolojilerin sosyal ilişkilere etkisini konuştuk.
Modern çağın yalnızlaşan bireyleri için “her zaman orada olan” bir arkadaş olma iddiası taşıyan Replika’nın, Black Mirror bölümlerini aratmayan, dramatik bir çıkış öyküsü var.
Duygusal tepkiler, afektif (affective) ve bilişsel (cognitive) sistemler olan iki büyük bilgi işleme sisteminin ürünüdür. Bilişsel sistem duygusal deneyimimizi etkilerken, afektif sistem insan duygusunun aceleci bir parçası olarak düşünülebilir. Örneğin; birinin yolumuzu tıkadığını fark ettiğimizde ve arabamızı çıkaramayacağımızı anladığımız zaman, bilişsel sistem durumu tespit etmemize yardımcı olmak için bilgiyi işlerken; afektif sistem bize fizyolojik uyarılma ile haksızlığa uğradığımız bilgisini sunar ve öfke ya da hayal kırıklığı gibi duygusal bir tepki oluştururuz.
Bitirilmesi gereken işler varken ıvır zıvır şeylerle oyalanıp asıl işleri öteleme alışkanlığımızı ve odaklanamama sorunumuzu değiştirmeye ant içmiş 13 uygulama.
Tasarım ve pazarlama süreçlerinde olgu ve gözlemler yerine kullanıcı içgörülerine göre hareket etmek, doğru çözümler tasarlamanın ilk adımı. Peki nasıl?
Hayır, iyiler her zaman kazanmaz, çünkü iyiler kazanmak için oynamaz. Kazanmak için oynamak çoğu zaman nitelikten taviz vermek anlamına gelir ve iyi olmak bunun tam karşıtıdır.