Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Kullanıcı deneyimi hakkında duyduklarınızı unutun! SHERPA ekibi tarafından özenli ve etkili bir şekilde Türkçeye çevrilen “UX Myths” içerikleriyle kullanıcı deneyimi hakkındaki bilgilerinizi efsanelere değil, kanıtlara dayandırın. Türkçe’ye kazandırılmış ve kullanıcı deneyimi alanındaki en kapsamlı içerikler olan UX Efsaneleri serisi, SHERPA ekibinin özverisi ve SHERPA Blog’un değerli katkılarıyla Türkiyeli kullanıcı deneyimi meraklıları ile buluşuyor.
Menü tablarının ya da aşağı açılan menülerde yer alan öğelerin sayılarını kısıtlarken George Miller’ın öneridiği sihirli rakam 7’yle sınırlamak yanlış. Miller’ın orijinal teorisi insanların kısa süreli hafızalarında 7’den (+/- 2) fazla öğeyi tutamadıklarını öne sürer. Oysa bir web sayfasında bilgi görünür durumda olduğu için, kullanıcıların herhangi bir şeyi hafızasında tutmasına gerek kalmaz ve böylece daha çok sayıda seçenekle başa çıkabilirler.
Halen çoğu firma, kullanılabilirlik testlerinin “pahalı ve lüks ekipmanlar gerektiren” - haftalarca zaman alan - uzun soluklu bir süreç olduğunu düşünüyor. Halbuki bugün, kullanılabilirlik testlerini çok daha hızlı, pratik ve - eskiye göre - makul bütçelerle yürütebilmek mümkün.
Pek çok kurum Yeni Coca-Cola (Coke) veya Aeron sandalyeleri gibi geçmişte yaşanmış araştırma fiyaskolarını göz ardı ederek, insanlara internet sitelerinde veya hizmetlerinde ne tür değişiklikler görmek istediklerini sormaya devam ediyor. İnsanlara sorarken şunu unutmamak gerekir: insanlar gelecekteki davranışlarına dair kendinden emin ancak yanlış tahminlerde bulunabilirler; özellikle yeni ve aşina olmadıkları bir tasarım kendilerine sunulduğunda. Bir şeyi kullanmayı hayal etmekle, onu gerçekten kullanmak arasında büyük bir fark vardır. Dahası, insan tercihleri oldukça istikrarsızdır. Gelin, kullanıcı araştırmaları yaparken nelere dikkat etmek gerektiğini UX Efsanesi #21'de okuyalım.
Amazon’un hem mükemmel, hem de kendini kanıtlamış özellikleri olsa da ne yazık ki bunlar her e-ticaret sitesinde işe yarayan şeyler olmayabiliyor. Bu, başkalarının tasarımlarından ilham almayacağınız anlamına da gelmiyor, ancak neden başarılı olduklarını ve size ne gibi faydalar sağlayabileceğini de bilmelisiniz.
Birçok tasarımcı wireframe’leri ve comp’ları “lorem ipsum” içeriği ile oluşturur. “Lorem ipsum” kullanmak, estetik olarak hoş ancak gerçekçi olmayan bir tasarım ile sonuçlanır. Daha kötüsü, içerik ikincil öncelikteymiş gibi bir izlenim yaratır.
İnternetin ilk yıllarında, birçok web tasarımcısı, Flash animasyonları gereğinden fazla kullanarak internet bağlantısı yavaş olan veya Flash oynatıcısı olmayan kullanıcıları tamamen gözardı ederdi. Bu ilk uygulamalarda, temel kullanılabilirlik prensipleri de ihmal edilirdi. Bu yüzden teknoloji kökten kullanışsız veya erişilemez olmakla eleştirilirdi. Acaba Flash günümüzde nasıl kullanılıyor? Devamı UX Efsanesi #18'de!
Jakob Nielsen’ın da aralarında bulunduğu kullanılabilirlik uzmanları uzun süre ana sayfanızın, sitenizin en önemli alanı olduğunu savundular. Bu yüzden de çok sayıda arayüz tasarımcısı ve geliştiricisi hala en çok emeği ana sayfa tasarımına harcıyordu.
Web sitelerinde, kullanıcılar genellikle, tetikleyici kelimeleri gözleriyle ararlar, arama fonksiyonuna ise, istedikleri gibi bir gezinti bağlantısı bulamadıkları durumda başvururlar.
İdeal dünyada kullanıcıların web sayfanızın tümünü tarayarak aradıkları ufacık bir bilgiyi bile bulması beklenir fakat araştırmalar bunun doğru olmadığını gösteriyor. Kullanılabilirlik testleri gösteriyor ki kullanıcılar gözlerine çarpan ilk mantıklı seçeneği tercih ediyor. Kullanıcıların tercihlerini nasıl yaptıklarını öğrenmek için UX Efsanesi #15'e mutlaka göz atın.
Bir web sitesi tasarımı yaparken, herkesin sizin gibi olduğunu varsaymak basittir. Fakat bu, kuvvetli bir ön yargıya sebep olur ve süreç yetersiz bir tasarımla sonuçlanır.
Birçok araştırma gösteriyor ki, ikonları hatırlamak zordur ve ikonlar çoğu zaman verimsizdirler. Microsft Outlook’un araç çubuğu buna iyi bir örnektir. Çoğu projede ikonların doğru şekilde tasarlanması ve uygulanması çok zordur ve fazlaca test gerektirir.
Tercih seçeneklerine sahip olmak iyi bir şey olarak kabul edilir. Tercihlere alışkınız ve kontrolün bizde olmasına değer veririz. Fakat, bir web sitesi ya da web uygulaması ne kadar çok seçenek sunarsa, arayüzü anlamak da o kadar zorlaşır. Araştırmalar gösteriyor ki, çok fazla seçenek genellikle karar felcine ve dikkat dağınıklığına yol açar. Genel bir kural olarak, kullanıcılar özelliklerin bol olmasına, ancak ürünü gerçekten kullanmaya başlamadan önce değer verirler. Ürünü kullanmaya başladıklarında en yalın çözüm en yüksek tatmini sağlar.