Alışveriş sepetiniz şu an boş
Tüm eğitimlere göz atarak ilgi duyduklarını sepetine ekleyebilirsin.
Bir kullanıcının, bir ürün, hizmet ya da sistemden belirli faydalar sağlamak amacıyla, belirli hedeflere erişmek için tecrübe ettiklerine, yani o üründen bütünsel bir bakış açısıyla edindiği tecrübeye dair tüm bildiklerimizi bu kategoride derledik.
Küçük yaştaki çocuklar için tasarım yapmak, o yaş grubunu hedeflemek isteyen bir müşteri tarafından talep gelmedikçe pek çok tasarımcının düşünmediği bir şeydir. Ancak gerçek şu ki 3-12 yaş grubundaki çocukların internet kullanım oranı azımsanamayacak derecede yüksek. On yıl önce, henüz okul yaşına gelmemiş bir çocuğun bilgisayar kullanması nadirdi fakat her geçen gün bu oran artıyor.
Dikkat, hakimiyet ve doğrudan müdahale! Tasarım süreçlerinde başarıyı doğrudan etkileyen bu üç hamle aslında çocukluğumuza kayıtsız şartsız damgasını vuran Tetris efsanesinin temel oyun prensipleri. 32 senelik "bağımlılığımızı" hak ettiği gibi övmenin ve emektar oyun makinelerinizi saklandıkları çekmecelerden çıkarıp, Tetris'i tasarım felsefenizle bütünleştirmenin tam vakti.
Kullanıcı deneyimi, farklı kaynaklara göre farklı tanımlara sahip olsa da, odakta kullanıcının, yani insanın yer almasından dolayı pek çok noktada psikoloji biliminden destek alarak gelişiyor diyebiliriz. Bu da, psikoloji bilimini arkanıza alıp web sitenizin kullanıcı deneyimini iyileştirebilmek anlamına geliyor.
Uzun süredir tasarımcıların tartıştığı ve tartışmaya devam ettiği konulardan birisi de, kullanıcı odaklı tasarımının bazı sorulara yanıt verememesi ve başka sorunları da beraberinde getirmesi. Kullanıcı odaklı tasarımı iş yapma süreçlerinin merkezine koyan birçok şirket, kullanıcıların karşısına ne yazık ki karmaşık ve kafa karıştırıcı ürünlerle çıkıyor. Buna engel olmanın yolu ise aktivite odaklı tasarıma şans vermekten geçiyor.
Kullanıcının tercihlerini belirleme yöntemi, biz deneyim tasarımcıları için en zor tercihlerden biri. Bu kritik sorunun cevabını test ederek aradık ve kullanıcı alışkanlıkları rehberliğinde bulduk.
Evet, blogların altın çağı geride kaldı ama bu süreçte geçici heveslerle açılan bloglar birer birer kapanırken sürekli ve sağlam içerik sunan bloglar ayakta kalmayı başardı. Eğer siz de blogunuzu yeni dijital düzende ayakta tutmayı ya da yeni bir yayın kanalı oluşturmayı planlıyorsanız, profesyonellerin tavsiyelerinden derlediğimiz bu ipuçlarına göz atmalısınız.
Kabul edelim, “Öyle bir fikrim var ki, dünyadaki açlık sorununu çözecek” gibi beylik iddialarda bulunabilmek çoğumuzun hayali. Bu, birçok açıdan aslında lotonun bize çıkmasını beklemekten pek farklı değil. Oysa gözümüzün önünde, burnumuzun ucunda çözüm bekleyen onlarca “küçük” problem hayatımızın tam merkezinde. Bu yazıda bu problemlerden bazılarına ve naçizane çözüm önerilerine değinmek istedim.
Sezgisel davranış (Intuition), herhangi bir eylemi nedensel ya da kanıtsal olarak değerlendirmeden anlayabilmek ve yapabilmek anlamına gelir. Örneğin deneyimli bir müzisyen enstrüman çalarken kendiliğinden ve istemsiz olarak hangi notaya basacağını bilir. Peki bu doğal akışı tasarımla sağlamak mümkün mü?
Kullanıcı deneyimi tasarımı ekranda değil akılda başlar. Bu yüzden ancak farklı veriler, öngörüler ve yaratıcı fikirlerin bütünleştiği bir UX konsepti başarıya giden yolda geçerli kabul edilebilir. Tasarım yolculuğunuza başlamadan önce, kullanıcının merkezde olduğu deneyim tasarımını psikoloji esaslı yaklaşımlarla biçimlendiren, UX psikoloğu John Whalen ile sürecin sağlam temellerini oluşturan 6 akıl yapısını keşfetmeye ne dersiniz?
“Form, işlevi izler.” Amerikalı mimar Louis Sullivan’ın 1986 yılında ortaya attığı bu yaklaşım, bir dijital deneyim ya da bir ürün tasarlarken en temel yol göstericilerimizden biri olsa da; tasarım, aslında kullanıcının duygularını şekillendirmeyi amaçlıyor. Bunu zaten fark etmeden yapıyoruz; öyleyse neden bilinçli olarak yapmayalım?
Bu soruyu, bir kullanıcı deneyimi tasarımı ofisinin kurucusunun yanıtlayacak olması, SHERPA ve SHERPA Blog'u yeni tanıyanlar için ilk bakışta "taraflı bir yanıt" olarak algılanabilir. Lakin bilen bilir, bizler acı gerçekleri hiç evirip çevirmeden aktarmamızla gönüllerde yer edindik. Gelin, farklı yaklaşımların olası sonuçlarını, konuyu enine boyuna ele aldığım yazıda irdeleyelim.
İçgörüler, tasarım sürecinin kritik bir öğesidir çünkü araştırma verilerinizin arkasındaki "neden?" sorularına cevap verirler. Sürecin daha derin inceleme gerektiren ve hatta bazı durumlarda araştırmanızın görünür kısmından, önemli detaylara sezgisel bir sıçrayış yapmanızı gerektiren kısmıdır.